ABD’den internet fırçası da mı gelsin istiyorsunuz

"KEÇİÖREN’de Esertepe Yayla Mahallesi’nde internet cafeciliği yapmaktaydım.

Ancak Keçiören Belediyesi’nin zabıtaları gelene kadar. Yaklaşık olarak 1.5 senedir işletmem hizmet vermekteydi. 4 yıl öncesine kadar ruhsat verilen internet cafelere 4 yıldır ruhsat verilmemektedir. Bunun da sebebi olarak Keçiören Belediye Başkanı Sayın Turgut Altınok’un yiğeninin internet cafede karıştığı bir kavga sonucu yaralanmasıyla sonuçlanan olaydan sonra internet cafelere artık ruhsat verilmiyor. Ama nedense Keçiören’de adamını bulan ruhsat alabiliyor. Neyin karşılığı verilir bilemem; bazısı’bahşiş’, bazısı da ’bağış’ diyor... Altınok’un bunlardan haberi var mıdır, onu da bilemem.

Ama sonuç olarak biz internet cafe işletmecileri olarak bu durumdan bir hayli mağduruz. Bizler gibi işletmecilerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.

Bu durumun üstüne köşe yazılarınızda yer verip değerlendirirseniz seviniriz. Sayın Bayer bilmekteyim ki haksızlığa tahammül edemeyen birisiniz. Hiç kuşkum yok ki bu şahıslardan bunun hesabını soracaksınızdır. Bu şahıslar daha bir kaç hafta evvel bir büfe işletmecisini darb edip dükkanını talan edip işyerini mühürlemişlerdir.

Bizler Keçiören’de bulunan işletmeciler olarak artık Belediyenin bu zararlı tutumundan bıktık usandık. Sizlerin köşenizden böylesi bir Belediyenin icratlarını bilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Dikkate alırsanız seviniri.Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Keçiören Belediyesi’den pek şikayetçi olabilmek her babayiğidin harcı değildir. Ben oluyorum; siz lütfen adımı vermeyiniz. ABD Büyükelçiliğinin ’komiseri’ bunları öğrensin, Cumhurbaşkanı’nı ve Başbakan’ı uyarsın. Ne yazık ki, ABD kendi markalarının ürünlerini haklarını koruyorlar.

Bizim hükümet ve belediye ise vatandaşın hakkını koruyamıyor aksine onu dövüyor ve zulüm ediyor."

Kaldırımlar galericinin mi vatandaşın mı

BU
ülkede sağır ve vurdum duymaz idareciler var oldukça bu milletin yüzü gülmez. Galericilerin verdiği eziyeti defalarca gazetelerde dile getirmesine rağmen bir Allahın kulu yöneticinin ilgilenmemesine pes doğrusu... Su sıkıntısı olmasına rağmen hortum takıp onlarca araba yıkayanlar var. Galeride bulunan birçok aracın tüplü olması faciaya da devetiye çıkartmıyor mu? Tabii önceden olduğu gibi felaket yaşamalıyız ki, önlem alınsın!

Sahi merak ediyorum kaldırımlar insanlar için değil mi? Evet ama galerici beylere tahsis edilmiş. Taşradan hastehaneye gelen herhangi bir vatandaşın arabasını iki dakika dahi ana yola park etmesi mümkün değil, anında çekilir... Ama ne var ki galerici beyler neredeyse evimizin içine dahi park edecekler.

Başbakan da bu semtte oturuyor.

Merak ediyoruz hiç mi göze çarpmıyor; sakallı-bıyıklı ve göbekli adamların etrafı rahatsız edecek kadar bağıra-bağıra sohbet etmeleri... Medeniyetten bahsediliyor... Bildiğim kadarıyla ’araba pazarı’ görünümündeki galeriler bu şehrin dışına çıkarılacaktı.

Bu çarpıklığın sorumlusu sayın Gökçek mi; yoksa Altınok mu? Bari bu bilelim. Mehmet ÖNCÜ-Subayevleri

Karayolları sorumlu olmalı

GEÇTİĞİMİZ
günlerde Bursa’dan Ankara’ya yeni aldığım aracımla yola çıktım. Sivrihisar civarında bir kısmı mıcır dökülmüş yolda giderken benim de yeni aracım küçük sıyrıklar aldı.

Böylece Ankara’ya gelebildim.

Karayolları’na soruyorum; böyle bir yöntem dünyanın hangi ülkesinde vardır?

Böyle bir yolda araçların kaportasına ya da camına zarar verirse, bunun Karayolları’nda hiçbir sorumluluğu yok mudur?

E.G.-ANKARA

Atanmadığımız için evlenemiyoruz

ON
yıl geçti artık bu bir kabus... Eğitim Fakültesi biyoloji mezunuyum ve benden bir sene önce mezun olan sıra arkadaşlarım hiçbir şart aranmaksızın öğretmen yapılırken, KPSS’den biyolojide taban puan 89... MEB’e ve Bakan Hüseyin Çelik’e hitaben 100’den fazla dilekçe yazmama karşın hiçbir gelişme yok.

Diğer yandan Ziraat mezunları, İletişim mezunları ve Ev Ekonomisi mezunları bile öğretmenlik yapıyor. Yani herkes bizim işimizi yapıyor ama biz kendi işimizi yapamıyoruz.

MEB’de Ziraatçinin, Ev Ekonomisi mezununun işi nedir?

Evlenemiyoruz, önümüzü göremiyoruz.

Bakan Hüseyin Çelik, ıslık çalarak geziyor. Laftan, sözden, dilekçeden anlamıyor.

Birileri artık bu bakana dur desin, lütfen. Hüseyin CAN
Yazarın Tüm Yazıları