Paylaş
"Kim bu Çamurcu? Avrupa Birliği’nin istekleri ile ne ilgisi var?"
En iyisi önce Çamurcu’yu anlatayım:
1950’li yıllarda bizim köyde üç kahvehane vardı. Birisinde DP’liler, birisinde CHP’liler otururlardı. Biz çocuklar baba korkusundan bunların önünden bile geçemezdik.
Üçüncü kahvehane ise, asıl mesleği hırsızlık olan Çamurcu’nundu. Onunkinin kapıları parası olan herkese ardına kadar açıktı.
Parası olmayan yoksul çocuklar ise, önce Çamurcu’nun sınavından geçerlerdi. Sınavlar, havanın durumuna göre, mevsime göre değişirdi. Aklımda kalanlar şunlar: Ters takla atmak, herkesi güreşte yenmek, bir başka çocukla dövüşüp onun ağzını burnunu dağıtmak, kurbağa gibi yüzmek.
Diyelim ki iyi takla attınız; yetmezdi. Attığınız taklayı Çamurcu ve yardakçılarının da beğenmesi gerekiyordu.
Diyelim ki güreşte galip geldiniz; "Hile yaptın!" deyip sonuç geçersiz sayılabilirdi.
BAŞÜSTÜNE
Dövüşte galip gelmek de bazen işe yaramazdı.
En zor sınav ise kurbağa gibi yüzmekti. Bu sınav özellikle yağmurlu, bol çamurlu kış günlerinde yapılırdı. İçeriye girmek isteyen çocuklar, kahvehanenin önündeki açık alanda, suyun, çamurun içinde kurbağa gibi yüzme yarışı yaparlardı. Üstleri başları sıvama çamur olur; yine de birinci olan çocuk, hemen içeriye alınmazdı. Önce evine gönderilir, giysilerini değiştirip gelince (Bu arada yüzme yarışına katılan tüm çocuklar gibi önce annesinden, akşam da babasından sıkı bir dayak yerdi), eğer Çamurcu ve yardakçıları uygun görürlerse içeriye alınırdı.
AB ülkeleri de tıpkı bizim Çamurcu gibi, her hafta yeni bir taleple karşımıza çıkıyorlar. "Şunu şunu yapın. O zaman sizi almayı düşünebiliriz" diyorlar. Başımızdakiler, "Başüstüne!" deyip istenilen yasayı çıkarıyorlar.
Tam, ”Oluyor galiba bu iş...” derken, bu kez başka bir istekte bulunuyorlar: “Şimdi aklımıza geldi. Şu yasaları da çıkarmazsanız olmaz.”
İktidarımız, ”Kusura bakmayın onu akıl edemedik” deyip istenilen yasayı yine jet hızıyla çıkarıyor.
ÇAMURA YATMAK
"Oh be, son isteklerini de yaptık. Artık bu iş bu kez kesin gibi..." demeye kalmadan, bu kez yeni bir istekle çıkıyorlar karşımıza.
Kısacası bizim Çamurcu gibi ikide bir çamura yatıyorlar.
Bana göre bu gidişle bu isteklerin sonu gelmeyecek; bizim için AB üyeliği de bir hayal olmaktan öteye geçmeyecek ve biz hiçbir zaman AB’ye alınmayacağız. AB’ye alınmayacağız ama; bu gidişle onlar, bizden çok şeyler alacaklar.
Lozan’ın kazanımları birer birer elimizden çıkacak. Onun yerine yeni Sevr fiilen yürürlüğe girecek. Kıbrıs elden gidecek. Üniter devlet yapımızı koruyabilmek için şehit cenazelerinde daha çok gözyaşı dökeceğiz..
Kısacası ulusça anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelecek. Sonunda da Çamurcu’nun kış günü vıcık vıcık çamurda süründürdüğü çocuklar gibi perişan olacağız.
En iyisi atı alan Üsküdar’ı geçmeden ya gelin bu sevdadan vazgeçelim ya da masaya onurumuzla oturmanın bir yolunu bulalım.
Sadettin ÖZTÜRK (sozturk46@gmail.com)
Soru
BU hükümet tarafından TÜRKSAT uydu merkezinden 200 uzman eleman siyasi sebeplerle Türkiye'nin değişik yerlerine dağıtılmıştı. İşte sonucu;
TÜRKSAT 1B nerede?
GÜNÜN SÖZÜ
"Hukuk sistemi iyi yerleşmedikçe ekonomi gelişemez. 2007 bütçesinde hukuka ayrılan para jandarmaya ayrılan paradan daha az."
(Güngör Uras)
İnsan hayatı
SEYHAN'ın (Adana) Cevat Yurdakul Caddesi üzerinde ve Ata Dershanesi karşısında faaliyet gösteren hem de sağlıkla ilgili malzeme satan bir firma bulunuyor. İşyerinin önüne yayaların geçtiği, araçların park ettiği yere, daha da kötüsü firmanın hemen üzerinde oturan apartman sakinlerini zehirleyecek ve gürültüden etkileyecek şekilde kocaman bir jeneratör koymuş. Gece-gündüz çevrenin kirletilmesine, gürültü kirliliğine yol açan bu cihazın üzerinde "Solumayın, kanser riski ve ölüm tehlikesi vardır" uyarısı var.
İnsan ve çevre hayatı bu kadar ucuz mudur?
Mehmet E. GÜLPINAR
Yaşıyor'muş' gibi yapmak
BAŞBAKAN'ın eğer kalp krizi geçirseydi, arabada kilitli kalma skandalının faciaya dönüşeceğini tüm gazete ve TV'ler flaş haber olarak verdiler.
Yani bu felaketi ucuz atlattık.
Kemal Sunal ise devletin standardını koyduğu ama aynı devletin denetliyormuş gibi yaptığı, hiç kimsede bulunmayan 'ilkyardım çantaları'nın içinde bulunan suni solunum maskesi Airway (havayolu) ve Atatürk Havalimanı'nda bulunamadığı için ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın güya denetlediği sürücü kurslarında kalp masajı dahil tüm ilkyardım uygulamalarını öğrendikten sonra(!) ehliyet alan uçaktaki 200 kişi arasında bir tek kalp masajını bilen birisi olmadığı için ucuz atlatamadı.
Öldü. Türk gibi öldü...
Bakınız bir yazarımız o zaman ne dedi? Burası Türkiye beyler; burada böyle ölüyoruz yıllardır. Her Türk vatandaşı gibi. İhmalden...
Kanunları, kuralları uyguluyormuş gibi yaparak, çalışıyormuş, yoruluyormuş, öğreniyormuş, üretiyormuş gibi yaparak, devletimiz de maaş veriyormuş gibi yaparak...
Yani 'mış' gibi yaparak. Ama gerçekten üreyerek, geldiğimiz nokta bu.
Fransa'ya güya boykot yapıyoruz diye işi gücü bırakarak elçiliğe yumurta atmak, Fransa sabrımızı taşırma demek yerine; biz bundan sonra 'mış' gibi yapmayacağız, koyun olmayacağız, koyun gibi güdülmeyeceğiz, kurtar bizi baba demeyeceğiz, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demeyeceğiz, üremeyeceğiz, insan gibi çoğalacak, insan gibi yaşayacağız, suçlu aramayacağız, sadece ve hemen aynaya bakacağız... dersek en iyi Atatürkçü de, en iyi Müslüman da, en iyi Türk de, en iyi insan da biz olacağız.
Yoksa ucuz atlatarak telef oluyoruz.
Aman Başbakan'ın şoförünü suçlamayalım.
Mehmet ŞAPÇI-Eczacı
Asfalt parası
EYÜP Belediyesi, 82 YTL'lik 'açıklamalı asfalt kaplama makbuzu' göndermiş. Oturduğum caddeye ne asfalt döküldü, ne de cadde yenilendi. Yapılan asfaltlar çöküyor, çukur şekilde bırakılıyor, arabalarımıza zarar veriyor. Bir de parasını vatandaştan istiyorlar, anlayamıyorum... Vatandaş kirasını veremezken, karnını zor doyururken habire ödenek çıkartıyorlar.
Belediyeyi arayıp bunları dile getirdiğimizde karşımızda yetkili yok. Böyle bir hizmet yapılsa eyvallah derim... Ama insanlar 'ne kadar götürürsem sevdası'yla meşgul; dur diyen de yok.
Vatandaş vatandaş olalı habire ödüyor.
Süleyman DEMİR
Balyoz
BİR milletvekili TV'ye çıkmış, 20 YTL'lik bir balyoza 500 YTL verdiğini
söylüyordu. Bununla da kalmıyor bu balyozu başucuna koyacağını ve adını da 'cankurtaran balyoz' koyduğunu ekliyordu. Heykeli dikilesi balyoz. AKP'li vekil ile aralarında duygusal bir bağ oluşmuş
Bir parti liderinin adamı. Bir daha seçilebilmek için her türlü fırsatı değerlendirmeye çalışıyor. Allah mutlu etsin vekilimizle balyozunu!
Yazıktır bu millete.
Anıl MERAY
Mesaj Panosu
- İSKİ'nin taşeron firmasının başka yeri yok mudur ki, kurumun Feriköy'deki hizmet binasının boş alanları kullanıyor? Dozer, kepçe de var, kum ve künk de... Bu taşeronun bir işyerini çalıştırabilmek için Şişli Belediyesi'nden alınmış çalışma ruhsatı mevcut mudur?
Mahalle sakinleri
- RAMAZAN boyunca oruç tutanlarda metabolizmanın yavaşladığına dikkat çekmek istiyorum. Bayramı yalnızca yemek için değil, sevdiklerinizle bir arada olmak ve onlara sevginizi anlatmak için bir fırsat olarak değerlendirin.
Dilara KOÇAK-Diyetisyen
- BEN Turhal Şeker Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencisiyim ve yatılı kalıyorum. Yurdumuz için oluşturmak istediğimiz kütüphane için kitap yardımlarınızı bekliyoruz.
Burak DEMİR-TOKAT
Paylaş