Paylaş
Aşı merkezleri şimdilik kapandı. Almanya’da dün itibarıyla 57 bin kişi virüs kurbanı oldu. Virüs bulaşan sayısı 2.2 milyon civarında. Alman Sağlık Bakanı Jen Spahn, aynen şöyle demiş: “Temelde Almanya’da Rus ve Çin korona aşılarının kullanımına açığız. Bir aşının üretildiği ülkeden bağımsız olarak güvenli ve etkili olduğu tespit edilirse, pandemiyle başa çıkmaya yardımcı olur.” Bavyera Eyaleti Başbakanı da “Rus ve Çin aşıları da Avrupa’da test edilmeli. Güvenli ve verimli ise bunları da kullanalım” demiş... Bu haberleri duyan Rusya da AB’ye ikinci çeyrekte 100 milyon doz ‘Sputnik V’ aşısı sağlayabileceğini, aşının onaylanması için Avrupa İlaç Ajansı’na başvuru yapıldığını duyurdu. Merkel eyalet başbakanları, sağlık bakanları ile ‘aşı zirvesi’ yapıyor. Ancak açıklamalara göre, zirveden pek bir şey çıkmayacağı söyleniyor.
Manzaraya göre, galiba biz Avrupa’ya göre daha iyiyiz diyebilir miyiz?
GÜNÜN SÖZÜ
“KEMALİZM milli ve evrensel bir ideolojinin adıdır. ‘Sosyal demokrasi’ ise beynelmilel ve gayrimilli bir doktrinin adıdır.”
Tahir ÇALGÜNER
‘MİTOLOJİNİN OĞLU’NU UĞURLADIK
“ŞADAN Gökovalı’ya arkadaşım, oğlum desem azdır. Çünkü mevcut insanlar arasında beni temadi ettirecek, daha doğrusu temadi ettirmeye en müsait insan odur. Ölürsem ölüm bana galebe çalmamış olacak. Çünkü Şadan var.” (Cevat Şakir)
Balıkçı’nın gözünde ölümsüzlük idi Gökovalı Şadan. Mitolojinin kızı Azra Erhat’ın manevi oğlu olarak Türkiye’de mitolojiyi seven, mitoloji ile ilgilenen ve öğrenen bir neslin yaratıcısı oldu. Şadan Hoca her unvanından önce, bir hikâye anlatıcısı, aktarıcısı, bir retorik üstadı idi. Hem de iddia edebilirim ki ülkemizin yetiştirdiği en önemli söz ustasıydı. Ona ilham veren, Hamlet’in dediği gibi “kelimeler, kelimeler, kelimeler” idi. Kelimeler de en çok onun ‘nazik, neşe, enerji, güzellik saçan’ dilinde anlam kazanırdı. Mitolojiyi bizlere anlatmakla kalmaz, hikâye başladıktan bir süre sonra kendimizi o mitolojik kahramanla özdeşleşmiş halde bulmamıza neden olurdu. Derse elinde muhakkak bir çiçekle gelir, söze o çiçeğin mitolojisi ile başlardı. Doğaçlama şiirler yazar, kelimeleriyle bizi illüzyona sokardı. Uluslararası ‘Salihli Şiir İkindileri Festivali’ 20 yıldan fazla Şadan Hoca sayesinde sürdü, Nobel’e aday gösterilen Adonis gibi birçok şairi bizlerle buluşturdu. ‘İletişim’ yeryüzünde kendine bir isim seçse bu kesinlikle ‘Şadan’ olurdu. Bize sadece antik kentler değil, her bir taşın, her bir ağacın hikâyesini en ince ayrıntısıyla anlatırdı. İletişim bilimleri profesörü olması ‘kötülük tanrısı’ Hades’i kıskandırmış olmalı ki, talihsiz bir kaza ile konuşma kasları neredeyse hiç çalışmaz oldu. Ama yine Hades’e meydan okurcasına kalemiyle, tuşlarla, zarif kelimeleriyle bizi hep sevindirdi, motive etti, umutlandırdı, bilgilendirdi. Halikarnas Balıkçısı o sözleri söyleyeli yaklaşık yarım asır geçerken, biz mitolojinin oğlu ‘Gökovalı Şadan’ı ölümsüzlüğe (Gökova’ya) uğurladık dün. Eksildik, yalnız kaldık. Ay tanrısı Selene aydınlatacak yüreğini, Apollon’un lirinden yayılan melodi ile anacağız seni, gökler tanrısı Zeus’un heybeti korusun seni, Polymina ilham verecek yine sana ve hep anlatacaksın o yüzümüzde hayranlık bırakan hikâyelerini. Dört mevsim yeşil kalan, elindeki defnenin yaprağı gibi ölümsüz, sonsuza dek!
Pınar MERTERKEK / Tiyatro sanatçısı-İZMİR
AMAÇ CHP’YE SAHİP ÇIKMAK
CHP’nin ‘kendi ilke, değer ve kadrolarına’ sahip çıkarak halkla beraber vereceği mücadele ile aşamayacağı hiçbir sorun bulunmuyor.
Halkımızla beraber bu mücadeleyi yapacak yegâne örgütlü güç CHP olmakla beraber, böyle bir mücadelenin CHP çatısı altında sürdürülmesi sorunlu.
CHP Ulusal Birlik Kadro Hareketi, mücadelenin CHP çatısı altında yapılması düşüncesiyle, alanında yetkin ve donanımlı, parti tabanında ve halkımızda güven yaratmış, yaşanan sorunları çözecek, kişisel beklenti içinde olmayan kişilerden oluşan bir kadro hareketidir.
Amaç, CHP’de kavga yaratmak değil, yönetime gelerek CHP’nin ilke ve değerlerine sahiplenip halkla beraber verilecek mücadeleyi sorunlarından kurtarmak.
Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU
BİLİYOR MUSUNUZ?
TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, yüz yüze eğitim kararı karşısında eğitim çalışanlarının hemen aşılanması gerektiğini bildirerek “İki doz arasında 28 günlük süre olduğu hesaba katılmalıdır” dediğini...
PROF. DR. BULU TORPİLİ HİÇ SEVMEZMİŞ!
İSTİNYE Üniversitesi Rektörü iken Prof. Dr. Melih Bulu, TV100’de ekonomi editörü Nazlı Bolak’ın ‘torpil’ konusundaki soruları üzerine şunları söylüyor:
“Torpilli olmak ayrı bir şey. Benim torpil için olacak bir şeyim yok, mevkiim de yok. Genelde torpil daha büyük kurumlara insanları sokma tarzında oluyor ama. Ama torpille girilen bir işten şey olmuyor. Bir işe torpille gelindiği zaman, insanın üzerine yapıştığı insan zaman içinde ondan bir türlü kurtulamıyor. O yüzden gençlerin torpille hak etmeyerek işe girmelerini doğru bulmam. Gençlere öğüdüm, bir yere hak edişle girin, bileğinizin hakkı ile girin. Torpilin varsa bile bundan uzak durun.”
Ne ilginç değil mi?
Paylaş