Paylaş
TSK’nın işlevini etkileyecek boyutlara ulaşan ideolojik saldırıların dışında, özel hayatlar ve mezhep ayrımcılığı üzerinden sürdürülen tasfiyeler, artık kıyım ve insanlık dramlarına, insanlık facialarına dönmüş durumdadır” dedi. Kart, kendisine doğrudan ulaşan somut bilgilere göre şöyle konuştu: Kasım 2013 ayı içinde Çiğli 2. Ana Jet Üssü’nde 6 astsubay hakkında istifa işlemi gerçekleştirilmiştir. Özel hayatları üzerinden suçlamalar getirilmiş, karalamalar yapılmıştır. Daha da vahim ve dramatik olan ise yine kasım ayı içinde 7 astsubay intihar etmiştir. İntihar eden astsubayların isimlerini, görev yerlerini, intihar tarihlerini liste halinde ilişikte sunuyoruz. Türkiye’nin muhtelif illerinde vuku bulan intiharların mobbing, baskı, ekonomik yetersizlikler, mesleki tatminsizlik ve yasadışı ayrımcı uygulamalardan kaynaklandığı görülmektedir. İntiharla ilgili konular CHP’li milletvekilleri tarafından 15 gün kadar evvel yazılı soru önergesiyle dile getirilmiştir. İntihar ve istifaya ilişkin bu bilgiler, bize ulaşan ya da kamuoyuna yansıyan bilgilerdir. Bilgimiz dahilinde olmayan gerçek sayıların daha da yüksek olduğundan kaygı duyulmaktadır.
Astsubayların; temsil, görev, makam, kadrosuzluk, komutanlık, komutanlık kursu tazminatı başta olmak üzere pek çok özlük sorunlarının olduğu bilinmektedir.”
Son 2-3 yılda astsubay kitlesini hedef alan ayrımcı bir tasfiye süreci başlatıldığını belirten Kart, ‘Hangarın Sesi’, ‘Bulutaltı Siteleri’ adlı internet sitelerinde, TSK bünyesinde özel hayatlar ve mezhepler üzerinden insanları hedef alan karalamalar yapıldığını ve dijital yollarla delil üretildiğini, Hava Kuvvetleri bünyesindeki istihbarat birimlerinin çoğu zaman bu sitedeki yayınları esas alarak soruşturmaya esas aldıklarını belirterek, “Bu siteleri kim, kimler yayınlıyor; neden sorumlular bulunamıyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler bu soruların cevabını bulmak zorundadır” dedi. Mensuplarının hak ve hukuklarına sahip çıkan Emekli Astsubaylar Derneği yöneticilerine ‘6 ay süreyle orduevlerine girme yasağı’ cezası uygulandığını, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı’nın bu tabloya seyirci kaldıklarını belirten Kart, “Bu tablo hukuk ve demokrasi adına utanç tablosudur” diyerek intihar edenlerin isimlerini şöyle açıkladı:
KİMLER CANINA KIYDI
1- Murat Taşan (Jandarma Astsb Kd.Bcvş. 2 Aralık 2013 Pazartesi K.Maraş), 2- Yücel Çevik(Dnz. Elktrnk. Astsb Kd.Bçvş. 25 Kasım 2013 Pazartesi İstanbul), 3- Mürsel Kayataş (Jandarma Astsubay 21 Kasım 2013 Perşembe Sivas/Divriği), 4- Bülent Aydınöz (Astsubay 15 Kasım 2013 Cuma Bartın), 5- Ferdi Altınsoy (Astsubay 14 Kasım 2013 Perşembe Tunceli ) 6- Yılmaz Doğan (Bando Astsubay 13 Kasım 2013 Çarşamba Ankara), 7- Vedat Tanrıverdi Astsb.Kd.Bçvş 11 Kasım 2013 Pazartesi Kıbrıs/Lefkoşa)
Sadullah Ergin’in işi zor
Biliyor musunuz?
-ANTAKYA’nın AKP’li Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın (2013’te Türkiye’nin en iyi 6. belediye başkanı seçildi) son ankette % 58.8 oy alması, AKP adayı olarak açıklanan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e % 37 fark atmasıyla dikkatleri üzerine toplarken, kulislere göre Savaş’ın AKP’den istifa ederek CHP’ye ya da MHP’ye katılması durumunda AKP’den Hatay’ı kaybedebileceğinin ortaya çıkması üzerine AKP’nin yeni hamlelere yöneleceğinin belirtildiğini...
-BAŞBAKAN Erdoğan’ın geçen hafta Trakya turunda Tekirdağ’da açılışını gerçekleştirdiği yatırım ve eserler arasında 55 bin TL harcama ile yapılan 1 kilometrelik bir yol, 4 bin 985 TL’lik isale hattının yenilenmesi işleri, açıldığı belirtilmesine karşın inşaatı 2006’dan beri süren Şarköy Kültür Merkezi ile özel sektöre ait yatırımların bulunduğunun ortaya çıktığını...
Kılıçdaroğlu gündeme getirmişti
Ne olacak şimdi?
“KAYSERİ Belediyesi’ndeki yolsuzluğu mahkeme tescil etmiş...
Kayseri Belediye Başkanı paralarını geri verecek, özür dileyecek mi?
Başbakan Erdoğan ne diyecek?
Özür dileyecek mi?”
Bunları okur İbrahim Baytak soruyor. Bir ara CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Şevki Kulkuloğlu’nun sözleriyle manşetlere çıkan ‘rüşvet’ ve ‘yolsuzluk’ davası ile ilgili olarak bir hatırlatma yapalım: Her ne kadar Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İncesu Belediye Başkanı Zekeriya Karayol ve Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürü Hilal Aybak’a ceza vermediyse de diğer iki belediyeci, yani Büyükşehir Belediyesi Ulaşım ve Koordinasyon Müdürü Süleyman Temeltaş ve onun emrindeki Hacı Ali Hamurcu’ya 7’şer yıl ağır hapis cezası vererek bu iddiaların doğruluğunu ortaya koymuş olmuyor mu?
Kaldıki geçen hafta, davanın Cumhuriyet savcısı, hem Zekeriya Karayol’un, hem de İmar Müdürü Hilal Aybak’ın cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme ise her iki isme ceza vermedi. Bu da son derece anlamlı değil mi?
Baştan beri CHP’nin anlatamadığı olay şu:
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki bu davanın özünden, doğru veya yanlış olmasından ötürü tazminat kazanmadı; Kılıçdaroğlu’nun hakaret eden sözlerinden ötürü tazminat aldı... “İftira ve üslubuna” siyasetçi dikkat edecek ki, dava ‘tazminatla’ gölgelenmeyecek.
Herkes kendine bu hikâyede yer arasın
KARS’ta meşhur bir hikâye vardır. Bir deyim ile süslenir: Genç adam komşu kızına âşıktır; kız da ona. Naz niyaz, sonunda sıra söz kesmeye gelir. Kızın anası 30 bilezik, üç metre altın kordondan başlar, yüklü bir harcama listesi ortaya koyar. Erkek tarafını bunaltır. Erkek tarafı, “Biz bunu nasıl karşılarız?” diye itiraz edecek olur. Fakat aralarındaki güngörmüş yaşlılar her şeye “Evet” der. Gençler şaşırır. Gün görmüşler “Hele bir yüzük takalım” diyerek eklerler: “Hele dana bir söveden (kapı eşiğinden) içeri girsin.” Düğün zamanı gelir. Kız tarafı her hatırı sayılır kişi için nişandaki “kesim” denilen bileziklerden, altın kordonlardan parça parça vazgeçer. Makul isteklere döner. Ama asıl sebep gelin hanımın kapıdan içeri girişi ve kızlarının huzurudur. Bunları kime hatırlattım: Yeni partili siyasetçilere... Herkes kendisine bu hikâye içinde yer arasın. Özellikle ben şununla geldim, şurayı isterim diyen siyasetçilere! Aday belirleme dönemi genel başkanların, “marş marş ön seçime” zamanıdır da.
Sarıyer Belediyesi’nin Kemerburgaz’daki kültür merkezi kime kiralandı
“SARIYER Belediyesi’nin hiç vicdanı yok mudur, kendisine oy verenleri hiç düşünmez mi?” dedi okurumuz. Sorunun yanıtı “evet, düşünmezmiş” oluyor maalesef!
Hele bu işler ‘aday belirleme’ sürecinde yapılıyorsa herkes altında bir şey arar.
Geçen dönemki başkan AKP’li Yusuf Tülün, Eczacıbaşı’nın ‘Orman Ada’ villalarının yanında Demirciköy Kültür Merkezi yapar... Yerine gelen başkan CHP’li Şükrü Genç burasını kullanmaz... Daha önce çeşitli demokratik kitle örgütlerinin ve Sarıyer Cemevi’nin talip olduğu ‘Demirciköy Kültür Merkezi’ adındaki bu yere birileri talip olur. ‘İstanbul gerceği’ adlı site ‘Sarıyer’de kültüre darbe’ başlıklı tepki yazısında
“Sosyal belediyecilik veya halkçı belediyeciliğin klasik belediyecilikten en önemli farkı, toplumun yoksullarına ve kültür/sanata ilişkin tavrıdır. Yol yapmak, kaldırım yapmak, çöp toplamakla ‘sosyal belediyecilik’ olmaz. Sarıyer’de kültürel ve sosyal yaşam alanları yok. Çok amaçlı kullanılabilecek kültür merkezleri yok. Olanı da belediye başkanı Şükrü Genç ne yazık ki, hizmete açmadı.”
Evet, burası Encümen kararıyla ‘özelleştirildi’, ancak ihale edilmesi yıllar itibariyle 4 yılı buldu.
Kültür amaçlı bir hizmet yapılmasını istiyordu Belediye Meclis üyeleri...
Bunun için başkana yetki verildi.
O zaman bu yere ‘Anadolu Ateşi’nin genel sanat yönetmeni Mustafa Erdoğan’ın talip olduğu ortaya atıldı.
Aradan dört yıl geçti bir şey olmadı.
Seçilmiş üyeler, burada gençlerin her türlü kültürel gelişimimin sağlanmasını istiyorlardı.
Ama, Başkan Şükrü Genç’in kafasında bu yerden bir ‘yarar’ çıkartmak vardı.
Bir gün duydular duydular ki..
Yer Sarıyer’de ünlü Sait Paşa Oteli’nin sahibine kiralanmıştı.
CHP Meclis üyeleri ise burunlarından soluyorlardı; siz burasını el altından nasıl verirsiniz, hani “kültür amaçlı ve ücretsiz hizmet sağlamak” için izin almıştınız, dediler.
Seçim arifesinde bu yer nasıl verilebilirdi.
Bu nasıl bir ‘ayar’dı.
Aylık 51,1 bin TL’ye neye tekabül ediyordu.
Belediye Meclisinin dört yıl önce verdiği yetki suistimal mi ediliyordu?
Hani ücretsiz ‘kültür’ hizmeti verilecekti.
Yalı Tarım, Ürün, Hayvan, İnş. Kuyum, Foto San. ve Dış Ticaret Ltd. Şti. kine aitti.
Belediye çalışanlaır Sarıyer’i siyasetçiler nasıl yağma edebiliyor diye soruyorlar.
Bir belediye meclis üyesi aradı; “Siyaset ne hale geldi, herkes bir şeyler götürmek istiyor... Bizim bölge milletvekilimiz böyle bir
işe nasıl aracılık yapar” dedi...
SEZGİN TANRIKULU’NUN ROLÜ
Kim bu isim dedik:
“Belediye koridorlarında herkes adını biliyor. Siz daha yeni mi öğreniyorsunuz? Sezgin Tanrıkulu adını hiç duymadız mı? Hani İzmir Baro Başkanı Sema Pektaş’ı istifa ettirip Konak’a Belediye Başkan aday yaptırmak isteyen... En çok önerge veren, CHP’nin çalışkan milletvekillerinden.”
- Kime kiralamış Şükrü Genç Bey..
- Sezgin Tanrıkulu’nun Diyarbakırlı hemşehrisine...
- Neden veriyor?
- Böylece Şükrü Genç adaylığını garantiye almak için olsa gerek, böyle bir talebi karşılamış olabilir...
- Peki bildiğimiz saygın milletvekilleri Bihlun Tamaylıgil, Aydın Ayaydın, Umut Oran, Oktay
Ekşi, Faik Tünay, Sabahat Akkiraz, Süleyman Çelebi, Akif Hamzaçebi
Evet, adaylığa soyunan saygın isimler neredesiniz.
Niye “kampanya’da hesap soracağım diyemiyorsunuz!
Beylikdüzü’nde CHP’nin truva atı!
“YALÇIN Bay, Beylikdüzü’nü sık sık yazarsınız, burada oynana oyunları sergilersiniz. Son olarak da belediye başkan adayı olan Ekrem İmamoğlu’nu ‘savunan’ bir yazıya yer verdiniz. Biz bunu pek hoş karşılamadık, işin aslını bizden öğrenmeniz gerekiyor” diyen mektup, ‘Beylikdüzü’lü bir grup CHP’ imzasıyal bitiyordu... Sonra kendileri ile konuştuk; onlara da cevap hakkı verilmesi gerektiğine karar verdik köşe sahibi olarak...
2009’da ‘abi’lerinin CHP’de görevlendirdikleri hem müteahhit hem de ‘taşeron’ olan Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Beylikdüzü’nde belediye başkan aday adayı olarak sahneye çıkar. CHP’den aday olamayınca ortalıktan kaybolan Ekrem İmamoğlu’nun şahsi çekleri, daha seçim bitmeden, AKP’den alacağı olan Hasan Basri Akın’ın sahip olduğu şirkete ‘cirosuz’ olarak ulaşır! 8 ve 6 milyarlık (eski parayla) çekler bölgenin yerel gazetelerinde ifşa edilir. Fakat İmamoğlu tarafından ‘tekzip’ edil(e)mez. Yine malum kişinin kendisine adaylık sözü veren partideki ‘Abi’leri, seçimde ortadan kaybolan İmamoğlu’na ilçe başkanlığı koltuğunu verirler. Böylelikle mağduriyet(!) giderilmiş olur...
Rantiyecilerin CHP’deki taşeronu İmamoğlu, partiyi bir şirket ve dernek mantığıyla 2009’dan 2013’e kadar ilçe başkanı olarak yönetir. 1/1000 ölçekli Gürpınar ve Kavaklı imar planlarını ortak olduğu AKP’li müteahhitler lehine geçirilmesi için her türlü oyunu yapar ve bunu başarır. AKP’li belediyenin 2012 yılı bütçesine grup kararı alarak, bir garabete imza atar, meclisten geçirir ve CHP’ye tarih yazdırır(!) Bunlarla da yetinmez, AKP’li belediyenin usulsüz hiçbir imarını yargıya taşıyamaz!
Geldiği günden beri AKP’li ortaklarının desteğiyle, belediye başkan adayı olmak için partinin kurumsal kimliği üzerinden; hem yaptığı üyeler üzerinde hem de kamuoyunda gerçekle alakası olamayan ‘piar’ yapma uğraşına girer. Böylelikle parti üst yönetiminden adaylığını alma gayretkeşliğine girişir. Parti üst yönetiminin bununla ilgili çekincelerini görünce ise, yapmış olduğu 1.250 yığma üyenin verdiği cesaretle eğilim yoklamasını talep eder ve buradan kendini meşrulaştırmaya çalışır.
Beylikdüzü ve Büyükçekmece bölgesinde bugüne kadar yapmış olduğu inşaatlardaki imar yolsuzlukları hem AKP’li ve hem de CHP’li belediye tarafından hep hasır altı edilmeye çalışılır. Özellikle; İmamoğlu 2 ve Beykonakları inşaatlarındaki toplam 4 bin metrekare yeşil alan gaspları CHP tabanı ve kamuoyunda tepkilere neden olur. İmamoğlu-1, İmamoğlu-2, Beykonakları, Zigana Evleri, Midpoint, Modcity, Beycity, Bey Kasrı, Yeni Moda vb gibi yaptığı tüm inşaatlarda şaibelere bulaşmış İmamoğlu’nun belediye başkanı olması için özellikle AKP’li belediye başkanı Yusuf Uzun da destek verdiği sokakta konuşuluyor.
2009 Yerel Seçimlerinde İl Genel Seçimlerinde ilçede birinci parti olan CHP’yi 2011 Genel Seçimlerinde AKP’nin 5 puan gerisine düşürmesine rağmen, ne hikmetse parti üst yönetimine “başarılı ilçe başkanı!” olarak gösterir.
Ayrıca, AKP’li Yusuf Uzun ve CHP’li Hasan Akgün’ün koruduğu Ekrem İmamoğlu’nun da Trabzonlu olması bir tesadüf olmasa gerek!
AKP eski Beylikdüzü İlçe Başkanı ve AKP’nin Belediye Başkan aday adayı İbrahim Bülbüllü’nün bölgedeki bir gazeteciye söylediği “Sizin İmamoğlu için yazdıklarınız buzdağının görünen kısmı, görünmeyen kısmını da biz çok iyi biliyoruz. Keşke CHP’nin adayı o olsa, bizim işimiz kolaylaşır” demesi ise bir başka soru işareti...
Paylaş