Paylaş
29 Haziran’da ÇED toplantısı yapılmadan önce bir platform oluşturmuşlar, şimdiden stresi, üzüntüyü, hava, kara, deniz ve görüntü kirliliğini de hesaba katarsak, bu projenin her yönüyle, Körfez’in bu konumuna hiç de uygun olmayan bir proje olduğunu savunuyorlar. Bu proje gerçekleşirse cennet koyumuz ve Güllük Körfezi’nin kirliliği katlanarak artacak. Halihazırda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın haritalarında Güllük Körfezi ‘turuncu’ renkte yani çok kirli deniz kategorisindeyken (İzmir Aliağa ‘kırmızı’, yani en kirli) bu proje gerçekleşirse denizimizin ‘kırmızı’ kategorisine girmesi fazla sürmeyecektir.
ÇED süreci başlarken yeniden bir araya gelen ‘Güllük Körfezi Dayanışması’ mensupları diyorlar ki: “Kıyıkışlacık, Zeytinlikuyu, Boğaziçi, Güllük halkı olarak bu projeye tamamen karşıyız; bu projeye onay ve ruhsat verilmesini istemiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız’a, bakanlarımıza ve yetkililere sesleniyoruz. Bu projeyi durdurun lütfen. Maden limanının, turizm, tarım ve balıkçılık bölgesi olmayan, insanların yaşam alanlarından uzakta, sanayileşmeye uygun başka bir yerde yapılması uygundur. Lütfen sesimizi duyun.”
DAKİKADA 2.500 KELİME DİNLİYOR, 400-600 KELİME KONUŞUYORUZ
“BİR insan bir dakikada 2 bin 500 kelime dinleyebilirken, dakikada sadece 400 ile 600 kelime konuşabiliyor. Başka bir deyişle dinleme kapasitemiz çok daha büyük ve hızlı... Dinlemediğimiz için çok hata yapıyoruz. Baştan dinleme yapmadığımız için bedeli daha ağır olur. Geriye dönüp baktığımızda iş hayatımda bu nedenle kaçırdığımız çok fırsatlar olduğunu görüyorum” diyen Vuslat Doğan Sabancı, medya patronluğundan sonra konfor alanından çıktı, kadın katilleriyle, genelev patronlarıyla dindar kişilerle konuştu. Vuslat Hanım, herkesi can kulağı ile dinlemeye çağıran bir vakıf (V Vakfı - www.vuslatfoundation.org) kurdu. Vakıf, küresel bir misyonla küresel faaliyet göstermek üzere Türkiye’de kurulan ilk ve tek vakıf (Oksijen’de, Elif Ergu’nun söyleşisinden).
MESAJ PANOSU
BİYOLOJİK VE KİMYASAL ARITMA YAPILMADI
MARMARA’YA DEŞARJ DURDURULSUN
CHP, Ergene Nehri ve Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununu, en önemli gündem maddesi yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ergene Nehri’nde yaşanan ve giderek büyüyen sıkıntıya dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, 2003 yılındaki TBMM’de Ergene Nehri için kurulan Araştırma Komisyonu Raporu’nda yer alan önerilere uyulmadığını, “caydırıcı cezalar verilmediğini, biyolojik ve kimyasal arıtmanın kurulmadığını, Trakya için Su Kanalizasyon ve Katı Atık Genel Müdürlüğü” oluşturulmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Ergene’den su örneği göstererek “Nasıl olur da bu su, bu hale gelir? Bu suyu kimler bu hale getirdi? Bunun sorumlusu kim? Kim bu ülkeyi yönetiyor?” diye sordu. Erdoğan’ın “Ergene’nin suyu içilecek hale geldi” sözlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, 2003’teki raporu anlattı ve şöyle devam etti:
“Şimdi hangi yıldayız? 2021... 2003’te bu kadar kirli değildi, şimdi daha kirli. Bakın 53 belediyenin alanını kapsıyor. Caydırıcı cezalar getirilmelidir diye TBMM, yürütme organına öneride bulunuyor. Yürütme organı, TBMM’yi dinlemiyor ki! Evsel atıklar için biyolojik arıtma, güzel. Sanayi için kimyasal arıtma yapılması lazım, yapılıyor mu? Yapılmıyor. Hangi gerekçeyle...”
Marmara’daki müsilaj sorununa da işaret ederek, burada Marmara’nın çökertme havuzu gibi kullanıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Doğayı seviyorlarsa deşarjın süratle, ivedilikle durdurulması lazım. Kentlere ihanet edildi; üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul’a ihanet edildi. Yeşillikler yok edildi. Devasa bir kent beton ormanına döndü” diye konuştu.
TRAKYA TAM KORUMAYA ALINMALI
İKLİM değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla TBMM’de kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda (15.06.2021) Kırklareli Milletvekili, TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu çarpıcı bir konuşma yapmış, diyor ki:
“Ormanlarımız, sulak alanlarımız, tarım topraklarımız, meralarımız tam korunmaya alınmalı, geliştirilmelidir.”
Gündoğdu, araştırmalarında Orman Genel Müdürlüğü’nün denetlediği 2019 Yılı Sayıştay Raporu’nda, maden sahalarının rehabilitasyon çalışmalarının tam ve zamanında yapılmadığına vurgu yaptı. Ekosistemle ilgili birçok önerge verdiklerini fakat karşılığında herhangi bir sonuç çıkaramadıklarını söyledi. “Türkiye’nin kömürden çıkış için öngördüğü tarih ve nihai hedefe ulaşabileceği somut adımlar nelerdir? Sodyum, potasyum, lityum, bor tuzları gibi 100’e yakın endüstriyel ham madde işte, linyit taşkömürü, uranyum, bakır, demir, krom, titan, alüminyum gibi metalik madenlerle ilgili projelerinde verilen ruhsat alanlarının çok büyük alanlar için yan yana ya da çok yakın aralıklarla verildiği dikkat çekiyor. Bu alanlar için herhangi bir ekosistem değerlendirmesi yapıyor musunuz? Ülkemizde yeni kömürlü termik santrallerinin yapımına neden hâlâ izin verilmektedir Sayın Bakan?” diye konuştu.
KİTAPLAR
PROF. Dr. Üstün Dökmen ‘Direksiyon’ (Epsilon), Güven Turan ‘Dalyan’ (Kırmızı Kedi), Salim Şengil ‘Anılarda Kalan Portreler’ (H2O), Dr. Bahar Tezcan ‘İmkânsız İlişkilerden Mümkün İlişkilere’ (Küsurat), Nehir Yanar ‘Yine Mi Sen!’ (İthaki Çocuk), Selvi Atıcı ‘Uygar’ (Nemesis), Salih Özbaran ‘Tarihçi ve Doğa’ (Tarihçi), Şenol Çarık ‘Doğu Akdeniz’de Rekabet’ (Halk).
Paylaş