Tarihi kaynaklarda
'büyük hareket-i arz' diye isimlendirilen bu deprem, Rumi 1310 yılına rastladığından,
İstanbul halkı arasında
'1310 zelzelesi' diye anılıyor.
Kayıtlara göre, deprem öğle üzeri 12.20'de ya da 12.25'te müezzinlerin ezan okuduğu bir sırada önce hafif bir sarsıntı ile kendisini hissettiriyor; güney batıdan kuzey doğuya ve aşağıdan yukarıya olmak üzere bunu daha şiddetli sarsıntılar takip ediyordu.
İstanbul halkı dehşet içinde sokaklara dökülüyor,
‘‘Allah, Allah...’’ nidaları her tarafta duyulmaya başlıyordu.
Marmara Denizi'nde de şiddetli dalgalarla herkes dehşete düşüyor; denizdekiler mavnalardan, balıkçı teknelerinden,
Şirket-i Hayriye vapurlarından kente bakıldığında çöken binalardan yükselen toz bulutları yükseliyordu.
Marmara sahillerinde deniz önce 200 metre geriye çekiliyordu; sonra da şiddetli dalgalar karaya vuruyordu. Çalkalanan bir denizdi sanki
Marmara... Haliç başta olmak üzere kıyılardaki kayıklar, tekneler parçalanıyordu.
YIKIM VE KORKU
İstanbul halkı kendini sokaklara dar atıyor, endişeli bir bekleyiş başlıyordu. Herkes geceyi dışarda geçiriyordu.
İstanbul büyük bir yıkıma uğruyordu.
Kapalıçarşı kelimenin tam anlamıyla
'bir facia yeri'ne dönüşmüştü.
Öğle vaktinde halk ve esnaf panik içinde kalmıştı. Herkes sokaklara fırlamıştı.
Fakat, sarsıntıdan kapılar kapandığından
Kapalıçarşı'nın içinde kalanlar feci şekilde can vermişti.
Kapalıçarşı'nın kubleleri de çökmüştü.
Sirkeci de yerle bir olmuştu.
Bitpazarı, Çadırcılar, Yağlıkçılar, Yeniçeriler Çarşısı, Bodrum ve Kellekesen hanları yıkılmıştı.
Uzunçarşı, Tahtakale, Kutucular, Kantarcılar da, baştan başa harabeye dönmüştü.
Gedikpaşa, Kadırga, Kumkapı, Yenikapı, Langa ve
Samatya'da yüzlerce ev yıkılmıştı.
Adalar'da da büyük tahribat olmuştu;
Heybeliada'daki
Ruhban Okulu dahil birçok büyük bina ağır hasar görmüştü.
BEYOĞLU SAĞLAM
İstanbul'un camileri de depremlerden nasiplerini almışlardı.
Edirnekapı, Mihrimah ve
Kariye camilerinin minareleri yerle bir olmuş,
Nuruosmaniye'nin girişi çökmüştü... Kentte depremle birlikte, yer yer yangınlar çıkmıştı.
Ancak ne ilginçtir,
Beyoğlu'ndaki yapılarda bir hasar meydana gelmemişti.
11.7.1894 tarihli
'Sabah' Gazetesi depremi şöyle bildiriyordu:
‘‘Dün sabah beşe çeyrek kala (öğleye doğru) şehrimizde evvela hafifce bir hareket-i arz hissedilmesini müteakip gayet şiddetli bir darbe ile her taraf sarsılmaya başlamıştır.’’
ADALET HANIM KİMDİR?
Bu bilgileri bize aktaran
Adalet Çelebioğlu idi...
II. Meşrutiyet'ten altı ay sonra, 1908 sonunda dünyaya gelen
Çelebioğlu, Cumhuriyet döneminin ilk ve tek kadın arşivcilerindi. 1943'te Başbakanlık Arşivi'nde çalışmaya başlamıştı. Emekli olduktan sonra da 95 yaşına kadar tarih araştırmalarını sürdürmüştü.
Kendisi 1894'teki
'büyük İstanbul depremi'nde yok olan ve sonrasında yeri ve planları bulunamayan
Fatih Sultan Mehmed dönemine ait
Dar-ül Şifa'nın planlarını ve vesikalarını arşivden bulup Prof.
Süheyl Ünver'e ulaştırarak önemli bir tarih belgesini yeniden kazandırmıştı.
Çelebioğlu aynı zamanda siyakat (rakamla yazı) yazılarını ilk okuyanlar arasında yer alıyordu.
İzmir
Tire'de pazar günü vefat eden
'asırlık çınar tarihçi' Çelebioğlu'nun cenazesi dün Bayındırlık Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Tarih tekerrür eder
İÜ öğretim üyesi Doç. Dr.
Oğuz Gündoğdu,depremle ilgili bilgi ve belgeleri bugüne aktaran arşivci
Adalet Çelebioğlu'nun çalışmalarını şöyle değerlendirdi:
‘‘Bunlar çok önemli bilgi ve belgelerdir. Bize
Marmara'nın su hareketinin ne olduğunu göstermiş; bizler de araştırmalarımızda bunun
tusinami olmadığını tespit etmişizdir. Geçmişle bugünkü depremleri karşılaştırma olanağımız olmuştur. O toz bulutu çok doğrudur. Gündüz saatlerindeki bir depremin fotoğrafını bu sayede öğrenmişizdir. Hesaplarımıza göre 6.5 civarında olduğu sanılıyor. Ne yazık ki depremle ilgili
Padişah Abdülhamid'in yaptırdığı hasar haritaları bugün elimizde varsa da ölü sayısı konusunda net bir bilgi yoktur. O zaman Atina Rasathanesi Müdürü
Eginist'e görev verilmiş; bir gemi ile araştırma yapılmıştır; aynı bugün olduğu gibi... Adalet Hanım'ın ortaya çıkardığı veriler bilim dünyası için çok önemli ve anlamlı kaynak olmuştur. Bunlar olmasaydı yanmıştık diyebilirim. Bunları bizlere aktaranlara teşekkür borçluyuz. Tarihin tekerrür ettiğini hiçbir zaman unutmayalım.’’
Anayasa’ya saygı
MALİYE Bakanı
Kemal Unakıtan'a... Evvela
Anayasa'nın 81. maddesini okuyarak yani ant içerek milletvekili oldunuz. Yemininizi unutmayınız.
Anayasa'nın kararı kesindir, kendinizi temyiz mahkemesi mi sanıyorsunuz?
Kızımın ve benim arabalarım için kanuna saygı göstererek ek vergi adı altındaki vergileri ödedim.
Anayasa Mahkemesi kanunsuz ek vergiyi iptal ettiğine göre 2. takside mahsup edilmesi kaçınılmazdır.
TV'de 50 dönümlük orman arsası sahibi olduğunuzu iftiharla söylüyorsunuz. Ama tapunuz yokmuş. Ormanlar devletindir, yemininizi unutmayın. Ben 2. taksidi ek vergi adı altındaki kararınız icabı ödedim. Tekrar isterseniz AİHM'ye kadar gider, benim ve cümle vatandaşların hakkını ararım. Anayasa'ya saygı gösteriniz.
Nusret ÇAKIROĞLU-ANKARA Biliyor musunuz?
PAZAR günü yapılacak CHP İstanbul İl Kongresi'nde Şinasi Öktem'e karşı, eski il başkanı Mehmet Bölük'ün aday olarak çıktığını...
ESKİ İzmir Belediye Başkanı
Burhan Özfatura'nın,
AKP çevrelerinde
İstanbul veya
Bursa'ya aday gösterilmesi konusunda kulislerde söylenti çıktığını...
Biliyor musunuz?