Paylaş
Bizler de dün Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun her ay düzenlediği ‘tutuklu gazetecilere ziyaret’ programına katıldık; Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Soner Yalçın, Turhan Özlü, Mehmet Deniz Yıldırım ve Hikmet Çiçek’le Adalet Bakanlığı’nın izniyle ‘açık görüş’ yaptık. Kimler mi?
Ertuğrul Özkök, Uğur Dündar, Melih Aşık, Necati Doğru, Ayşenur Arslan, Ümit Zileli, İdris Akyüz, Bülent Ecevit, Yavuz Selim Demirdağ ve Yalçın Bayer.
Silivri yerleşkesi tam 9 cezaevinden oluşuyor. 938 dönüm üzerine kurulu ve 9 bin 500 dolayında mahkûm ve tutuklunun kaldığı yerleşke giderek büyüyor; giriş kısmının karşısına yeni binalar yapılıyor. Ziyareti, TGF Başkanı Atilla Sertel organize etti; görüşmelerimiz teker teker olmak üzere 6.5 saat sürdü.
Meslektaşlarımızı dinledik; sorular sorduk. Yani dava ve yargılama süreci ile bir brifing oldu bizim için...
Çok üzüldüm, anlatılanları şaşkınlıkla dinledik.
En ‘dirisi’ Mustafa Balbay’dı; ne yazık ki hepsinin yüzleri ‘sarıydı; çünkü ‘tecrit’ koğuşlarında güneş görmüyorlardı.
Balbay davayı çok iyi özümsemiş; “Biz yarınki (bugün) mütalaaya ‘Hayır’ diyeceğiz. Bize savunma hakkımızı verin diyeceğiz. Dava dosyası 5 terabayt tutmuş; yani 120 milyon sayfaya tekabül ediyor. Okunması
3 bin 200 gün sürer!
Davayı hızlandırmıyorlar, hükmü hızlandırıyorlar. Danıştay saldırısını, Ergenekon’a katarak dosyayı biraz daha ‘bulanık’ hale getirdiler. Bu davada öyle bir kişi var ki; hem sanık, hem tanık, hem de gizli tanık... (Gizli tanığın isminin yayınlanması hakkında yayın yasağı var.)
Gazeteciler Silivri’de
Cumhuriyet töhmet altında
BALBAY’ın konuşmasından satır başları:
-(Özkök’ün ‘1 numara belli oldu mu sorusuna) Bizde numara çok! (Gülüşmeler)
-Ergenekon davasında 153 gizli-açık tanık var. Bir kişi bile ‘Ben böyle bir terör örgütü gördüm’ demedi. Her şeyi Ergenekon’a bağlayabilirler; çorap örebilirler.
-Davanın tümüne baktığımızda Atatürk Cumhuriyeti’nin suçlanıyor, Cumhuriyetin bütün kurumları töhmet altında bırakılıyor.
-Biz yarın (bugün) savunma hakkımızı verin diyeceğiz. Emin olun, bir ‘esir kampı’nda yargılama daha insanidir.
En vefalısı gazeteciler
-(iPad kullanıyor musunuz?) Burada daha bilgisayar ve çamaşır makinesi icat edilmedi. Tepinmatik var ama... Çamaşırlarımızı tepine tepine yıkıyoruz.
-1995’te 35 yaşındayken, Ecevit milletvekilliği adaylığı önerdi. Ben Cumhuriyet gazetesinde devam etmek istiyorum dedim. 2002’de Baykal, ‘Seninle Toroslara gitme zamanı geldi’ dedi. Doğum yerim Burdur ya... Hayır dedim.
Ama bu aşamada siyaset zamanı geldi; siyaseti de sevdim. Şimdi 15 günde bir Meclis genel kurulunda konuşmam okunuyor. Çıkınca kalemi elimden bırakmayacağım. En vefalısı gazeteciler çıktı deniyor burada... Sahip çıkanımız çok oldu. Askerler, akademisyen ve diğerleri kendi meslekdaşları ile ilgili böyle
düşünmüyor. (Balbay’ın bir oyun senaryosu yazdığını öğreniyoruz.)
Tuncay Özkan: Ceza üretemezler
TUNCAY Özkan’ın morali yerindeydi; çok hareketliydi. Heyecanlı konuşmasını dinlerken, Ertuğrul Özkök “Cezaevinden çıktığında Tuncay, Cem Yılmaz olacak, çok rayting yapar” diye takıldı. Balbay’a göre, “Özkan TV’lerdeki açık oturumlarda bazı konuşmalara çıldırıyor.”
“Dosyada bir sürü iddia var; ama sorgu yok” dedi Özkan...
Susurluk olaylarını anlattı; gizli tanıkların açmazlarını sıraladı. Daha sonra şöyle konuştu:
“5 Cumhuriyet mitingi yaptım; Türk demokrasisinin yüzakıdır bunlar. Bir kişinin burnu dahi kanamadı. Örgüt üyeliği iddiasıyla sorgulanırken, CHP’yi ele geçirmek istediğimi söylediler; ‘Ben CHP’ye üye bile değilim’ dedim. Kanaltürk’ü ‘Örgüte mi sattım’ denilince “Fethullahçılara” dedim... Bu daha doğru oldu. Çünkü AKP iktidarı tarafından gırtlağımıza yapışılmıştı.”
Soner Yalçın: Vicdan da yok
“ODATV davası, Ergenekon davasının kırılma noktasıdır. Hükümet artık ‘gol’ yemeye başladı. Bütün bunlar bir tertip, ben de bu tertibin ortaya çıkmasını istiyorum. Yaşamım boyunca uğraşacağım, sonuna kadar gideceğim. Ben burada vergi kaçakçılığından değil, gazetecilik yaptığım için bulunuyorum. Tayyip Bey, ‘zulüm’ görerek iktidar oldu. Peki sizde vicdan var mı? Bizleri hangi vicdanla tutuyorsunuz? Örgüt yok demeye utanıyorum, biz de keşke örgüt olsaydık da... Ben burada paçayı kurturmaya bakmıyorum.”
Turan Özlü: Asker yapayalnız
“EN büyük sorunumuz tecrit... Günlük bilgisayar hakkı verilmeyince, savunma hakkınızı gerçek şekilde yapamıyorsunuz. Asker yapayalnız... Burada gazeteci olduğumuzu söylemeye utanıyoruz. Doğu Perinçek’le aramızda bir duvar olmasına karşın, avukatlar aracılığıyla mektuplaşabiliyoruz.”
M. Deniz Yıldırım: Kazanılmış bir dava
MEHMET Deniz Yıldırım şöyle diyor: “Bu dava kazanılmış bir davadır. Bu davayı hazırlayanlar dünyaya rezil oldular. Gazetecilik görevini yaptım, bantları (2004) yayınladım. Yasadışı dinlemeler bir gün gelecek AKP’yi de vuracaktır.”
Hikmet Çiçek: 19 yıldır yatıyor
12 Mart’tan 12 Eylül’ün başına kadar 14.4 yıl yatan, şimdi de 4.5 yıldır Silivri’de bulunan Hikmet Çiçek: “Terör örgütüne neden üye olduğuma dair bir kanıt yok: yani söylem var, suç yok. Polis bana devletin gizli belgelerini ele geçirme suçlaması yaptı ama iddianamede terör örgütüne üye olmaktan tutuklandım. 12 Mart mahkemesi, bu dava yanında sanki bir hukuk abidesi gibi.”
Cezaevinde en yaygın söz; ‘Allah kurtarsın’, ancak Balbay bunu ‘Halk kurtarsın’a çevirmiş.
Paylaş