Yemen ve tuhaflıklar silsilesi

YEMEN krizi beraberinde, anlaşılması ve içinden çıkılması zor bir dizi çelişki getirdi. Bunlara bir dizi “tuhaflık” da diyebiliriz.

Haberin Devamı

Hemen ilkiyle başlayalım.

*

HER ŞEYDEN önce, uzun zamandır IŞİD’le oturup, IŞİD’le kalkıyoruz. Örgüte karşı hem bölge ülkelerinin, hem uluslararası toplumun harekete geçmesi yıllar aldı.

Geçtiğimiz yaz sonunda nihayet bir koalisyon kuruldu. Yine de hava operasyonu ancak aylar sonra başladı.

Yemen’de ise her şey ışık hızıyla gelişiyor. Bir anda Suudi Arabistan’ın başını çektiği hava operasyonuna, bölgeden 10 Sünni ülke katıldı.

ABD anında lojistik ve istihbarat desteği verdiğini açıkladı. Şu saatlerde ise Arap Birliği Mısır’da, uzun zamandır istediği “Arap ordusu”nun kurulmasını oyluyor.

*

BU da şunu gösterdi: Bölgedeki mezhep savaşı, IŞİD’e karşı mücadeleden çok daha fazla önemseniyor.

Bu ise bir tuhaflığı daha ifşa ediyor: Şu anda aynı bölgede iki ayrı savaş yürütülüyor. Bir yanda, malum, IŞİD’e karşı mücadele sürüyor.

Haberin Devamı

Diğer yanda ise, Yemen üzerinden bir mezhep savaşı yaşanıyor. Zaten uzun zamandır İran ve Suudi Arabistan’ın yürüttüğü vekâlet savaşı ve bunun tetiklediği Şii-Sünni gerginliği, sonunda Yemen’de sıcak savaşa dönüşüyor.

*

BU da bir başka tuhaflığı daha beraberinde getirdi: Şu an elimizde bir koalisyonlar demeti oluşmuş durumda.

Bir tarafta, IŞİD’e karşı kurulmuş 60 üyeli uluslarası bir koalisyon var. Diğer tarafta ise, yine aynı ülkeler, aynı bölgeye yönelik başka bir koalisyon daha oluşturdu.

Ancak daha da tuhafı, bu iki koalisyonun birbiriyle çelişkili olması. Diğer bir deyişle: Bir koalisyondaki bazı müttefiklerin, diğerinde düşman olması.

Bunun bir örneği: İran ve Suudi Arabistan. Bu iki ülke, Yemen ve bölgedeki mezhep savaşının iki ana düşmanı.

Ancak aynı zamanda, başka bir savaşta müttefikler. Zira ikisi de IŞİD’e karşı savaşıyor. Suudlar, IŞİD karşıtı koalisyonun en aktif üyelerinden. Hava operasyonuna güçlü bir destek veriyorlar. İran da Irak’taki savaşın ana aktörü.

*

ABD ve İran da keza aynı şekilde. Her ikisi de Irak’ta IŞİD’e karşı savaşıyor. Hatta İran şu anda ABD’nin Irak’ta en önemli ortağı. İki ülke dolaylı olarak koordinasyon ve işbirliği içinde.

Haberin Devamı

Ancak diğer taraftan aynı ABD ve İran, Yemen’de karşı karşıya. Zira ABD’nin desteklediği Sünni koalisyonun asıl hedefi, Şii Husilerin arkasındaki İran.

Bu tuhaflığı daha da tuhaf yapan ise, ABD’nin İran’la yürüttüğü nükleer müzakereler. İran ve ABD’nin dahil olduğu P5+1 ülkeleri (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya), nükleer bir anlaşmaya varmak üzereler.

Hatta bu hafta sonu Lozan’da, nihai anlaşmaya götürecek adımı atıyorlar.

*

BİR diğer tuhaflık ise, Yemen’in içinden. Her şeyden önce, Şii Husiler ve Sünniler arasındaki mezhep ayrılığı, Yemen’de çok belirgin değil. Hatta Husilerin İran Şiiliğinden çok, Sünniliğe yakın olduğu söyleniyor. Ülke içinde onları destekleyen Sünni aşiretler de var.

Haberin Devamı

Ancak asıl tuhaf olan şu: Şii Husiler, Yemen El Kaidesi’nin ve IŞİD’in ülkedeki baş düşmanı. Husileri “kâfir” olarak gören IŞİD, hatırlarsanız 20 Mart’ta Husilerin gittiği dört camiye intihar saldırısı düzenlemişti. 146 kişi ölmüştü.

Aynı şekilde ABD de Yemen El Kaidesi’ne ve IŞİD’e karşı yıllardır savaşıyor. Bu nedenle Husilerle ABD, bu cephede müttefikler. Ancak aynı zamanda ABD, bugün Husilere karşı operasyonu destekliyor.

Bitmedi: Malum Husiler, Yemen’in Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi uzun süredir devirmeye çalışıyor. Ancak Cumhurbaşkanı Hadi de, Husiler de, yıllardır El Kaide’nin hedefinde. Yani bu cephede onlar da müttefik.

*

İŞTE tüm bu tuhaflıklar silsilesi içinde Türkiye’nin yapacağı en iyi şey, mümkün olduğunca bu krizin dışında kalmak.

Haberin Devamı

Aksi takdirde kendisini uzun yıllar sürecek kanlı bir savaşın içinde bulabilir. Hem de Türkiye tarihinde ilk kez, tüm mezheplere karşı koruduğu eşit mesafesini yitirmiş olarak. Yani çok şeyini yitirmiş olarak.

Yazarın Tüm Yazıları