Türkleri suçlamak en kolayı

“DİNİME söven bari Müslüman olsa” diyor insan ister istemez.

Haberin Devamı

New York Times’ın cumartesi günkü “Kobani neden kurtarılmalı” başlıklı baş yazısını okuyunca. Zira bir süredir Amerikan medyasının sık sık dile getirdiği şikâyet hâkimdi yazıya: Türkiye’nin IŞİD’e karşı yeterince işbirliği yapmadığı.

*

PEKİ ABD bugüne kadar IŞİD’e karşı ne yaptı? Ankara IŞİD Suriye’de güç kazanmaya başladığından beri, ABD’yi askeri operasyona ikna etmeye çalışıyor. ABD ise örgüt Ağustos başında kuzey Irak’ı tehdit edene kadar, kılını bile kıpırdatmadı. Kaldı ki, IŞİD’in ortaya çıkışında, ABD’nin bugüne kadarki yanlış bölge politikalarının etkili olduğunu hatırlamakta fayda var.
Bugün ABD’nin yaptığı tek şey ise hava saldırıları. Kara operasyonunu tamamen Peşmergelere ve Şii milislere bırakmış durumda. Bir yandan kendi askerlerini göndermeyeceğini söylerken, Türkiye dahil bölge ülkelerini karada savaşmaya itmekte ise bir beis görmüyor. İngiliz Telegraph gazetesinin iki hafta evvelki baş yazısı bu ironiyi güzel özetliyor: “Türkler Batı’nın kirli işlerini yapmayacak.”

*

KALDI ki, ABD’nin hava operasyonu da sorgulanmaya mahkûm. IŞİD’in önü alınamadığı gibi, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın eli daha da güçleniyor. Zira IŞİD zayıflarken, Esad tüm gücünü Suriyeli muhaliflere karşı kullanıyor. ABD’nin Kobani’ye gönderdiği silahların bir kısmının IŞİD’in eline geçmesi de cabası. Aynı ABD, daha birkaç ay önce Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu’na gönderdiği yardım radikallerin eline geçiyor diye veryansın ediyordu.
ABD’nin hava operasyonunun en sıkıntılı noktalarından biri ise El Nusra’yı da vurması. Bu da Nusra’yı ve taraftarlarını IŞİD’e daha da yaklaştırdı. Ve sonunda Nusra IŞİD’le birleşme kararı aldı. Oysaki Ankara en başından beri bunu söylüyordu. Yani Nusra dâhil olmak üzere muhalifleri dışlamanın ya da yasaklamanın, onları daha radikalize edeceğini ve IŞİD’in kucağına iteceğini.
ABD’nin Suriyeli muhalifleri bugüne kadar desteklememesi de bir diğer gafleti. Oysaki Ankara, ABD’yi muhalifleri daha güçlü desteklemeye ikna etmeye çalıştı hep. Washington’ın buna yanaşmaması da en çok Esad’a ve IŞİD’e yaradı. Sonunda Obama “eğit donat” yöntemini kabûl etmiş olsa da, iş işten geçti.

*

EN önemlisi ise ABD’nin Türkiye’nin çekincelerini görmezden gelmesi. Ankara’nın tek endişesi, IŞİD’in elindeki rehineler değildi. Türkiye’nin sınırlarına dayanan örgütün Türkiye topraklarına saldırma riski, göz ardı edilemeyecek ciddiyette. Dolayısıyla “Neden sınırlarınızdaki yere müdahale etmiyorsunuz” diyenlere, “Tam da sınırlarımızda olduğu için” cevabını vermek gerek. IŞİD’in ülke içindeki uyuyan hücrelerinden bahsetmedim bile. İki gün önce İstanbul’da konsolosluklara bırakılan toz, bunun en iyi ispatı.

*

VE tabii sınırlardan geçen cihatçılar meselesi. Bu konuda Batılı ülkelerin gösterdiği duyarsızlık, özellikle hatırlamaya değer. Zira kendi ülkelerinden Türkiye’ye gelen cihatçılarla ilgili daha yeni istihbarat paylaşmaya başladılar. Daha iki gün önce Alman makamları, Almanya’dan yaklaşık 2 bin cihatçının IŞİD’e katılmak için Suriye’ye gittiğini açıkladı. Birçok kaynak bu resmi sayıyı dörtle çarpmak gerektiğini söylüyor.
Geçtiğimiz hafta Ankara’da görüştüğüm üst düzey yetkili de, çarpıcı bir bilgi vermişti. Türkiye’yi IŞİD’e kaynak sağlamakla suçlayan Fransa’nın, kendi rehineleri için IŞİD’e bugüne kadar 60-70 milyon dolar ödediğini, ABD’nin Fransa’ya karşı bu rahatsızlığını da Ankara ile paylaştığını söyledi. Belçika-Hollanda ve daha birkaç Avrupa ülkesinin de benzer şekilde ödeme yaptığını ekleyerek.

*

TÜRKİYE’nin Suriye politikasını tartışmak, eleştirmek başka. Bu gerçekleri görmezden gelmek başka. Washington Post’un 10 Ekim’deki baş yazısının dediği gibi: “Sadece Türkleri suçlamak en kolayı.”

Yazarın Tüm Yazıları