Türkiye’nin Ekseni mi Kayıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu haftaki İran gezisi, Türkiye-İran ilişkilerinin çok ötesinde anlamlar taşıyordu. Ve çok ötesinde sonuçlar doğurdu.

Haberin Devamı

Ankara geliştirdiği yeni dış politikasının işaret fişeğini, Tahran’da yaktı.

İRAN ÖNCESİ ENDİŞELER

Herşey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ın yeni Kralı Selman bin Abdülaziz’ı geçtiğimiz ay ziyaret etmesiyle başladı.

Sormaya başladık: Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmesi, yeni bir açılıma mı işaret ediyor? Yoksa bölgedeki mezhep savaşının tarafı mı oluyoruz?

Bu ziyaretten tam üç hafta sonra da Ankara, Yemen için kurulan Sünni koalisyonu desteklediğini açıkladı. Bu da, Türkiye’nin mezhep çatışmasının tarafı olduğu endişelerini iyice arttırdı.

Hemen akabinde ise Erdoğan, İran’ın bölge politikalarını sert bir dille eleştirdi. İran’dan tepkiler ise gecikmedi. Artık herkes, Türkiye’nin İran’ı karşısına almak pahasına bu kavgaya müdâhil olduğundan emindi.

Haberin Devamı

Ve bahisler açıldı: İran gezisi iptal edilecek mi? Yoksa Erdoğan yine de gidecek mi?

İRAN SÜRPRİZİ

Beklenenin tam tersi oldu.

Gezi iptal edilmediği gibi, ziyaret Erdoğan ve kendisini Sadabad Sarayı’nda karşılayan İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin el ele yürümesiyle başladı. Bu sahne, basın toplantısında verecekleri sıcak mesajların habercisiydi.

Ziyaretten de iki ülkenin Suriye, Irak ve Yemen’e yönelik işbirliği kararı çıktı.

Asıl sürpriz ise, Erdoğan’ın dönüş yolunda uçakta sorularımıza verdiği cevaplar oldu. Zira Ankara’nın yeni bir bölge politikası kurguladığının işaretlerini taşıyordu.

MEZHEPÇİLİK

Öncelikle: Bu gezide, AKP döneminde ilk kez mezhepçiliğe karşı bu kadar açık ve yükses perdeden bir duruş ortaya kondu. Erdoğan uçakta bu mesajını beş kez, daha önce kullanmadığı ifadelerle, çok güçlü bir şekilde vurguladı.

“Benim en büyük korkum mezhepçilik. Birileri Şii olabilir. Ülkemde ağırlıklı olarak Sünniler olabilir. Ancak bizim için belirleyici olan güç, mezhep değildir. İslam’ın ta kendisidir” diyerek.

*
Bu şekilde Ankara İran’la, İran’ı Şiilikten ayırarak ilişki kurmuş oldu. Benzer şekilde Suudi Arabistan ve Sünni cephedeki diğer ülkeleri de, Sünnilikten soyutladı.

Böylelikle Türkiye, Yemen operasyonuna desteğinin İran’a karşı olduğu anlamına gelmediğini de gösterdi. Ve iki cepheye de ait olmadığını vurguladı.

Haberin Devamı

ARABULUCULUK GİRİŞİMİ

Tam da buradan hareketle, Ankara arabuluculuk rolünü uzun bir aradan sonra yeniden gündeme taşıdı.

Bunun ilk işaretini Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın vermişti. Ziyaretten bir gün önce, “Yemen'deki çatışmanın müzakere ve siyasi diyalog ile çözülmesi için girişimlerimiz devam ediyor” sözleriyle.
*
Erdoğan uçaktaki açıklamalarıyla bunu bir adım öteye taşıdı. Ve bir yol haritası çizdi.

Suudi Arabistan ve İran’ın bu girişime olumlu baktıklarını söyledi.

Pakistan’la da görüştüğünü, çok yakında Endonezya ve Malezya, sonra da tekrar Suudi Arabistan’a gideceğini söyledi. Ve ekledi: “Bu turdan sonra inşallah bu değerlendirmelerimizi daha kesin bir noktaya oturtacağız.”

Haberin Devamı

Pakistan Başbakanı Navaz Şerif’in, Yemen operasyonuna katılma kararı almak için Türkiye’nin Suudi Arabistan ve İran’la yaptığı görüşmelerin sonucunu beklediklerini söylemesi de önemli.

YENİ SİYASET

Arap ayaklanmalarıyla birlikte, bölgede dengeler yerinden oynadı. Ve Ankara’nın ikili ilişkileri sarsıldı.

Şimdi dengeler yeniden kuruluyor. Belli ki Ankara da bu yeni denklemde söz sahibi olmak istiyor. Ve buna yönelik yeni bir siyaset üretiyor. İlişkilerini yeniden dizayn ediyor.

*
Bu elbette zorlu bir süreç. Zira hem dengeler çok hassas. Mezhep savaşı gittikçe tırmanıyor. Hem de bu denklemin merkezinde olan bazı ülkelerle aramız gergin.

Bu nedenle herşeyden önce sabırlı olmak, sarsıntılardan etkilenmemek gerekiyor. Ancak daha önemlisi, bu yeni siyaset had safhada esneklik gerektiriyor.

Haberin Devamı

Yine de herşeye rağmen, bu yeni söylem insana ümit veriyor.

Yazarın Tüm Yazıları