Türkiye’den sıfır noktası operasyonu

TÜRKİYE’nin Suriye’ye yardımı konusu, Hatay’da durdurulan TIR’lardan beri tam bir muamma.

Haberin Devamı

Rivayetler muhtelif. Yardım kime yapılıyor, ne içeriyor, nereden çıkıyor ve nereye gidiyor? Cevapları Dışişleri Bakanlığı’nın ve hükümetin üst düzey yetkililerinden. Buyursunlar.
*
MALUM, Ankara Suriye’ye yardımı iki şekilde yapıyor. Biri Suriye’den gelen mültecilere kapılarını açarak; diğeri de Suriye’ye yardım göndererek.
Suriyeli mülteciler konusunda Türkiye en başından beri “açık sınır politikası” uyguluyor. Yani, teröre bulaşmamış olması kaydıyla savaştan zarar gören herkese kapısı açık.
Rakamlar ise korkunç. Şu an Türkiye’de 22 adet kamp bulunuyor. Bir kampı kurmanın bedeli 10 milyon dolar, aylık masrafları ise 3 milyon dolar. An itibariyle bu kamplarda 214,000, şehirlerde ise 600.000 Suriyeli bulunuyor.
Bugüne kadar Ankara’nın Suriyeli mülteciler için harcadığı toplam bütçe ise 2.5 milyar dolar. Dışarıdan aldığı yardım da sadece 180 milyon dolar! Yani harcadığının yüzde 10’u bile değil. Bunun yarısı BM’den insani yardım şeklinde, 50 milyon doları Suudi Arabistan’dan ve 10 milyon doları diğer ülkelerden gelmiş. ABD’den gelmiş olan hiçbir maddi yardım ise yok.
*
GELELİM TIR olayıyla patlak veren yardım şekline. Yani “sıfır noktası operasyonu”na. Bu kavram Türkiye’nin icadı; dolayısıyla dünya tarihinde ilk kez uygulanıyor. Uluslararası hukuka göre bir ülkeye yardım ulaştırılması için o ülkenin hükümetinin onay vermesi ya da BM Güvenlik Konseyi kararı bulunması gerekiyor. Suriye’de bu iki unsurun da ruhuna el Fatiha okuduğumuz için, Ankara kendi yolunu kendi kazmış: İnsani yardım malzemelerini sınıra kadar tırlarla götürüyor ve sınırın karşı tarafında ihtiyacı olanlar gelip yardımı yine tırlarla alıyor. Yani sadece römorklar değişiyor, sınır da ihlal edilmemiş oluyor. Bu yardım miktarı ise toplam 200 milyon doları bulmuş durumda.
*
PEKİ hangi Suriyeliler bunlar? Dışişleri Bakanı Davutoğlu, durdurulan tırlardan sonra yardımın Türkmenlere gittiğini söylemişti. Üst düzey bir Dışişleri yetkilisi, Türkiye’nin Suriye halkının meşru temsilcisi olarak gördüğü Suriye Ulusal Koalisyonu’na ve onun askeri kolu olan Özgür Suriye Ordusu’na yardım ettiğini söylüyor.
Ve fakat ekliyor: “Ancak Türkmenler de dahil olmak üzere Suriye’de ihtiyacı olan tüm gruplara yardım ediyoruz.”
Türk ve yabancı sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’den geçerek ülkeye ulaştırdıkları yardıma da Ankara göz yumuyor.
Peki ya silah yardımı? O konuda yorum yok. Gönderilen yardımın radikal grupların eline geçme ihtimali? Her şey mümkün. Ama bunlar zaten savaşın beraberinde gelen “olmazsa olmaz” unsurlar.
*
RAKAMLARI dinlerken ister istemez hükümetin “Suriye Türkiye’nin iç meselesidir” sözünü birebir yaşıyorsunuz. Ve tabii düşünüyorsunuz: ABD ve Rusya Esad’ın kimyasal silahlarını imha etmesi için verdikleri çaba kadar, Türkiye’ye yardım elini uzatmak ve bu konuda işbirliği yapmak zorunda. Cenevre konferansında bu konunun gündeme bile gelmemiş olması ise akıl alır gibi değil.
Ankara’nın eksiği ise derdini dünyaya anlatamamış, sesini duyuramamış olması.
*
PEKİ Cenevre’de hiçbir ilerleme kaydedilmemesi ve El Kaide’nin yükselen gücü karşısında Ankara Suriye politikasını değiştiriyor mu? O da bir sonraki yazıda.

Yazarın Tüm Yazıları