Paylaş
“Düşmanları azaltıp, dostları çoğaltacağız.”
Ardından da buna açıklık getirdi: İsrail, Rusya ve Suriye'yle ilişkiler normalleşecekti. Zaten hemen akabinde de önce İsrail'le ilişkiler rayına oturdu. Sonra da Moskova'yla mektup trafiği başladı.
15 Temmuz Öncesi
Aynı günlerde ABD Başkanı Obama'nın da Rus mevkidaşı Putin’e mektup gönderdiği ortaya çıktı. Suriye'de işbirliği yapmak için askeri anlaşma yapmayı öneriyordu. Dahası bizde darbe girişimi olduğu gün, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Moskova’dan Rusya’yla el-Nusra'ya karşı ortak operasyon düzenleyeceklerini açıkladı.
Kerry'nin asıl “bomba” sözleri de o günlerde basına yansıdı. Türkiye’nin Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte desteklediği Ahrar’uş Şam ve İslam Ordusu’nun, IŞİD ve Nusra gibi terör örgütü olduğunu söyledi. Her ne kadar sonradan yanlış anlaşıldığını savunsa da, ABD’nin Suriye politikasını iyiden iyiye Rusya’nınkiyle örtüştürdüğü artık iyice ayyuka çıkmıştı.
Zaten Washington Esad’a karşı tutumunu da çoktan değiştirmişti. Esad’ın muhaliflerle birlikte ortak bir hükümet kurması planında Moskova’yla aylar önce anlaşmıştı.
Tüm bunların karşılığında Rusya da, Suriye’de Esad’ı destekleyen hava operasyonlarını kesecekti. Ve ABD’nin desteklediği muhalif grupları vurmaktan vazgeçecekti. Esad’ı da bu gruplarla anlaşmaya ikna edecekti.
15 Temmuz Sonrası
İşte tam böyle bir zamanda, Türkiye'de darbe girişimi oldu. Bu da Ankara'nın başta ABD olmak üzere Batı kampıyla -verdikleri cılız tepki ve destekten dolayı- ilişkilerinin gerilmesine sebep oldu. Öte yandan Rusya ve İran'ın gösterdiği dostane tutum, bu kampla zaten başlamış olan yakınlaşmayı iyice hızlandırdı.
Uzun lafın kısası: 15 Temmuz öncesi ABD ve Rusya zaten Suriye'de işbirliğini arttırmak ve siyasi çözüm için anlaşmıştı. Türkiye de Rusya'yla yakınlaşarak bu işbirliğine dahil olmak üzereydi.
Ki aslında bu üçlü işbirliği için, Türkiye ve Rusya çok daha önceden anlaşmıştı. 15 Temmuz’un hemen öncesinde konuştuğum üst düzey bir Türk yetkili, 24 Kasım'da Rus uçağı düşürülmeden önce Ankara'nın Moskova'yla bir anlaşma yaptığını anlatmıştı. Buna göre Türkiye, Rusya ve ABD, IŞİD ve Nusra’ya karşı işbirliği yapacaktı. Ve Suriye’de siyasi geçişi hızlandıracaktı. Daha sonra aynı ilkelerde uzlaşan “bölge ülkeleri” de bu alaşmaya katılacaktı. Ki bundan kastın İran olduğu aşikar.
Ancak uçak kriziyle birlikte bu anlaşma suya düştü. İşte şimdi darbe girişimi sonrasında Ankara-Moskova hattının hızlanmasıyla, bu üçlü işbirliği de hızlanacak.
Elbette bu denklemde bir sorun var. O da, Türkiye-ABD ilişkileri. Gerilen ilişkilerin kopmaya kadar gidebileceği yorumunu yapanlar çok. Washington'un Ankara-Moskova yakınlaşmasından son derece rahatsız olduğunu iddia edenler de.
Oysaki ABD ve Rusya Suriye'de siyasi çözüm, bir diğer deyişle "çıkarların paylaşımı" için masaya oturmaya hazır. Her iki taraf da bu masa dağılmadan, artık ülkedeki çıkarlarını sağlama almak istiyor.
ABD için şu anda öncelikli konu bu olduğu için, Türkiye-ABD ilişkileri zamanla bu perspektife oturacaktır. Yeni bir Amerikan başkanının elinin kulağında olması da, bu geçişi kolaylaştıracak.
Suriye Politikasında Kırılma
Tüm bunlar tabii ki Türkiye'nin Suriye politikasına yansıyacak.
Herşeyden önce Ankara Esad konusunu şimdilik ajandasından çıkarmak durumunda. Zira Rusya-ABD ortaklığı, en çok Esad’ın ekmeğine yağ sürüyor. Türkiye’nin 15 Temmuz sorasında İran’la bir anda yakınlaşması da bunun göstergesi.
Bununla birlikte, geçtiğimiz Aralık’ta canlanan ama sonra sekteye uğrayan Cenevre süreci de hızlanacaktır. Bu süreçte Ankara’ya düşen de, muhalif gruplara telkinde bulunmak olacak.
Suriye’de siyasi çözüm ilerlediği oranda da, muhaliflere verilen destek ister istemez azalacak. Dolayısıyla Ankara bir süre sonra sadece Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Türkmenler gibi ABD yönetiminin de desteklediği, diğer muhaliflerden daha "ılımlı" olarak sıyrılan gruplara destek çıkacak.
PYD konusunda da değişim kaçınılmaz. Hem ABD hem Rusya'dan destek alan PYD/YPG kanadı, Rusya'nın Türkiye ile yakınlaşmasıyla Rus desteğini yavaş yavaş kaybedecek. Bu zemin kaybının da PYD’nin Ankara’ya yaklaşımını değiştirmesi muhtemel.
Kısacası, Başbakan Yıldırım’ın 3 gün önce dediği gibi: Önümüzdeki 6 ayda Suriye konusunda kayda değer gelişmeler yaşarsak şaşırmayın.
Paylaş