Paylaş
Sırada ise “Türkiye’nin Suriye politikası değişiyor mu” sorusuna bulduğum cevaplar var.
*
MALUM, Türkiye savaşın en başından beri “Esad gitsin” sloganının baş taşıyıcısı oldu. Ve Suriye halkının tek meşru temsilcisi olarak gördüğü Suriye Ulusal Koalisyonu ve onun askeri ayağı olan Özgür Suriye Ordusu’nu destekledi. Ülkedeki radikal İslamcılara karşı ise hep mesafesini korudu. Peki değişen nedir? Herşeyden önce, Suriye’deki koşullar.
Esad düşmedi. El Kaide bağlantılı radikal İslamcılar da üstünlüğü ele geçirdi. Bu da yetmezmiş gibi, Suriyeli muhalifler de kendi içlerinde iktidar kavgasına tutuştu. O kadar ki, birbirlerini “çekilmezsen Esad’ın tarafına geçerim” diye tehdit ediyorlar bu günlerde. Yani sadece Batı değil, Suriye’deki muhalifler için de Esad “kötünün iyisi” haline geldi. Suriye Ulusal Koalisyonu’nun ise esamesi bile okunmuyor.
*
DEĞİŞEN iç koşullar, uluslararası dengeleri de alt üst etti. ABD bu işi ancak İran ve Rusya’yla el sıkışarak çözebileceğini anladı. Moskova’yla Eylül ayında Esad’ın kimyasal silahlarını imha etmesini öngören anlaşmayı imzaladığından beri, meydanı iyice Rusya ve İran’a bırakmış durumda. Geçtiğimiz cuma günü Humus kentinde başlatılan, sürekli bozulmasına rağmen dün 3 gün daha uzatılan ateşkesi Rusya’nın kotardığı biliniyor.
25-31 Ocak arasında gerçekleşen Cenevre-2 konferansı sırasında da ABD, İran, Rusya ve Suriyeli muhaliflerin birbirleriyle gizli görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. Bundan sonraki Cenevre görüşmelerinde ise İran’ın masada olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Özetle Suriye için tek çıkış yolu, Esad’ın gitmesini kabul etmeyen Rusya ve İran’dan geçiyor.
ABD başta olmak üzere Batı hem alternatifsizlik, hem radikal İslam korkusunun ağır basması, hem de Rusya ve İran’ın suyuna gitmek zorunda kaldığı için, Esad’ın kucağına düşmüş durumda. Ocak ortasında Batılı diplomatların Şam’da rejimle görüştüğü ortaya çıkmıştı. Yakında tekrar böyle bir ziyaret gerçekleşebilir.
*
ANKARA da dümeni akıntıya göre kırıyor. Hükümet en başta Baas rejiminin düşmesini savunurken, zamanla rejimin geçiş sürecinde olmasını kabullenmek zorunda kaldı. Ne var ki bu manevrayı çok daha önce yapsaydı, çözüm sürecinin çok daha önemli ve vazgeçilmez bir parçası olurdu.
Türkiye Esad’ın gitmesi gerektiğinde ise hala ısrarcı. Evvelki hafta ortaya çıkan işkence resimlerinin Esad’ın öldürdüğü muhaliflere ait olduğundan en ufak bir şüphesi bile yok. El Kaide bağlantılı grupları Esad’ın beslediğinden de öyle.
Ne var ki Ankara uluslararası suların aktığı yönü görüyor. Bu nedenle yakında ateşkes ve işbirliğini kabul eden bir Esad’ın geçiş hükümetinde yer almasını kabullenmek zorunda kalabilir.
Paylaş