Strateji lütfen

AMERİKALI şarkıcı Britney Spears yıllar önce kafasını kazıtmıştı.

Haberin Devamı

Bunun üzerine paparazziler menajerine sormuştu: “Britney bunu uzun zamandır planlıyor muydu?” Menajeri şöyle cevap vermişti: “Hayır. Britney asla strateji yapmaz!”
ABD’nin Suriye politikasını da herhalde en iyi bu özetliyor. ABD “strateji yapmıyor.”

*

GEÇEN hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasını asla değiştirmeyeceğini söyledi. Ve ABD’nin Suriye politikasını değiştirmesi gerektiğini.
Ne var ki bir politikayı değiştirebilmek için, önce bir politikanız olması gerekiyor. Oysaki Suriye savaşı başladığından beri, ABD’nin bir Suriye stratejisi hiç olmadı. Washington kendisi bir strateji kurgulamadı. Kendisini tamamen gelişmelere teslim etti. Ve Suriye ve etrafındaki gelişmeler, Suriye politikasını şekillendirdi.
O nedenle önce Suriye cephesindeki son gelişmelere bakalım.

*

HERŞEYDEN önce, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın görülebilir bir gelecekte gitmeyeceği artık aşikâr. Zira artan IŞİD tehdidi karşısında ABD başta olmak üzere Batı, Esad’ı can simidi olarak görüyor. Devrilmesi hâlinde, boşluğu IŞİD’in dolduracağından eminler.
Esad’ın baş destekçisi olan Rusya da gittikçe oyuna daha fazla müdâhil oluyor. Malûm, Moskova geçtiğimiz hafta Suriyeli muhaliflerin bir kısmını ve rejimden temsilcileri bir araya getirdi. Dahası ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya’nın girişimini desteklediklerini açıkladı.
Batı’nın ve Türkiye’nin desteklediği “ılımlı” muhaliflerin durumu ise zaten iç açıcı değil. Geçtiğimiz hafta Amerikan basınına yansıdı: Ilımlı muhaliflerden umudu kesen CIA, 2013’ten beri yaptığı silah yardımını kesiyor.
Yine aynı habere göre, Pentagon yeni bir program başlatıyor. Buna göre ABD, kendi onayladığı komutanlara daha düzenli yardım gönderecek. Ancak bunlar Esad’a değil, sadece IŞİD’e karşı savaşan muhalifler olacak.

*

BU değişim, Amerikan yönetiminin kullandığı dile de yansıdı. Her zaman Esad’ın gitmesi gerektiğini söyleyen Kerry ve Obama, söylem değiştirdi. Artık Esad’ın politikalarını değiştirmesi gerektiğini söylemekle yetiniyorlar.
Zaten New York Times gazetesi de geçtiğimiz hafta, Obama yönetiminin Esad’ın kalacağını kabullendiğini yazmıştı. Ve bu nedenle Suriye’de aşamalı bir sürecin benimsendiğini.

*

EZCÜMLE, ABD dümeni gelişmelere göre kırıyor.
Bu nedenle de herşeyden önce, “Esad’la çatışmasızlığı” benimsiyor. Ne ABD, rejimi vuruyor. Ne de ABD hava saldırısı yaptığında, Esad Amerikan jetlerine dokunuyor. Dolayısıyla aralarında fiili ve dolaylı bir işbirliği oluşmuş durumda.
ABD IŞİD politikasında da edilgen. Her ne kadar Obama, hedeflerinin IŞİD’i yok etmek olduğunu söylese de, bugüne kadar yaptıkları tek şey: Çevreleme. Malum, ABD bu politikayı Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı uygulamıştı. Bir diğer deyişle, Sovyetler’i çevreleyerek sosyalizmin yayılmasını engellemişti.
Şimdi de sadece IŞİD mevzilerini havadan bombalayarak, örgütün yayılmasını engellemeye çalışıyor. Ne var ki bir tehdidi çevreleyebilmek için, o tehdidin belirli sınırları olması gerekiyor. Ulus-devlet gibi. Görüldüğü üzere bir terör örgütünü çevrelemek, mümkün olmuyor.

*

KALDI ki zaten ABD artık bölgedeki krizleri yerel unsurlara ve bölge ülkelerine havale ediyor. Malûm, Irak’ta kara savaşını peşmergeler ve Şii milisler yürütüyor. Suriye’de de Kürt savaşçılara güveniyor. Ve görünen o ki, IŞİD tehdidi ortadan kalkana kadar bir de Esad rejimine.

*

BRITNEY Spears elbette strateji yapmayabilir. Ama ülkelerin böyle bir lüksü yok. Politikanızı gelişmelere göre şekillendirmek başka. Politikanız olmadan sadece gelişmelere göre hareket etmek başka. Zira bu edilgen tutum, en çok da IŞİD’in konumunu sağlamlaştırıyor. Ve ülkenin bölünmesini hızlandırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Yazarın Tüm Yazıları