Paylaş
Tüm bunlar ise Ankara için beka meselesi olan PYD/YPG koridorunu, daha da acil hale getiriyor. Şöyle ki:
PYD-YPG KORİDORU
HER şeyden önce; Başkan Trump’ın Suriye politikasıyla ilgili “ya PYD/YPG ile, ya da Türk ordusu ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile hareket edecek” beklentisi yanlış. Zira 3’üncü bir seçenek daha var. O da, asıl Rusya ve Esad’la birlikte hareket etmesi. Kaldı ki, Trump’ın her halükârda bu iki aktörle çalışacağı artık aşikâr. Zira hem Rusya ile daha fazla işbirliği yapacağı ortada. Hem de Esad’ın yerinden oynamasını istemiyor. İşte ABD’nin Rus ve Esad güçleriyle işbirliği yapması da, PYD/YPG’yi ister istemez denkleme dahil ediyor. Çünkü hem Moskova, hem de Esad rejimi PYD ile işi iyice pişirmiş görünüyor.
*
Astana’daki görüşmelerden sonra, Rusya bu görüşmelere katılmayan PYD temsilcilerini zaten Moskova’da ağırlamıştı. Rus diplomatların Astana’da dağıttığı “Suriye Anayasası” taslağında da, Kürt özerkliğinden söz ediliyordu. Kaldı ki, PYD’nin zaten Moskova’da bir ofisi bulunuyor. Ve Rusya PKK’yı, dolayısıyla PYD/YPG’yi terör örgütü olarak tanımıyor.
Dahası son birkaç gündür çıkan haberlerden anlıyoruz ki, Rusya PYD ve Esad arasında arabuluculuk yapıyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, evvelsi gün PYD üst düzey yöneticileriyle Esad rejimi temsilcilerini buluşturdu. Ve iki taraf, Türk ordusuyla ÖSO’nun PYD kontrolündeki bölgeye ilerleyişini durdurmak için anlaştı. Buna göre: Esad belli bölgelerde göstermelik olarak bayrak çekecek.
Dolayısıyla Trump’ın Rusya ve Esad’la işbirliği yapacak olması, PYD/YPG’yi zaruri olarak denkleme sokuyor. Kaldı ki, tüm bunların ötesinde; Trump’ın Rakka operasyonunda YPG güçlerini kullanması da hala ihtimal dahilinde.
UZUN VADELİ STRATEJİ
BU resim de, önümüze şu gerçeği çıkarıyor: Ankara için beka meselesi olan kuzey Suriye’deki PYD/YPG varlığı, orta ve uzun vadede kalıcı bir durum.
Bu yüzden bu meseleye yönelik kısa vadeden, uzun vadeli bir stratejiye geçmemiz gerekiyor. Evet Fırat Kalkanı ile PYD’nin kuzey Suriye’de Afrin ve Kobani kantonlarını birleştirmesi önlendi. Ve bunun kalıcı hale gelmesi için de Trump yönetimine farklı senaryolar sunuldu.
Ancak artık bu harekâtın ötesine bakmak, Suriye’de şekillenen yeni haritaya göre konumlanmak gerekiyor. Ki Ankara da belli ki bunu yapmaya başlıyor.
*
New York Times’ın evvelsi günkü haberine göre: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bir Kürt yapısını tolere edebileceğini” söyledi. Yani Ankara, Fırat’ın doğusunda PYD varlığını kabul ediyor. Sadece -Çevik’in sözleriyle- “Fırat’ın batısında Arap çoğunluklu olan yerlerdeki Kürt varlığı”nı kabul etmiyor.
Çevik’in söylediği diğer nokta ise çok daha can alıcı. Çevik, “PYD de bir Barzani olamaz mı? Barzani’nin Türkiye ile ilişkileri muhteşem” diyor. Yani nasıl Irak Kürdistan Yönetimi (KBY) Başkanı Mesut Barzani, PKK ile arasına mesafe koyduysa... Suriyeli Kürtlerin de PKK’dan uzaklaşmalarını öneriyor.
İşte bu da, bu meselenin uzun vadeli çözümü için anahtar olabilir. Trump yönetimi de, ABD’nin PKK ve YPG üzerindeki nüfuzunu kullanabilir.
PYD-YPG MESAFESİ
MALUM; eskiden PYD ayrı bir muhatap, siyasi bir odaktı. Ne var ki YPG daha etkin hale geldikçe ve Batı da YPG’ye gittikçe daha fazla rol biçince, PYD gölgede kaldı.
İşte şimdi PYD kendini yeniden bir siyasi aktör olarak ortaya koyup şiddetle arasını açarsa, tekrar muhatap haline gelebilir. Örgüt bu yönde teşvik edilebilir. Bu da hem PKK ile mücadelemizde elimizi güçlendirir. Hem de Suriye politikamızda geniş bir manevra alanı açar.
*
Dolayısıyla şu anda Ankara için yeni bir fırsat var: Trump’la masaya oturulup PYD/YPG’nin etki alanı ve rolü azaltılabilir. Ve PYD ile YPG’nin arasına mesafe koyacak bir strateji geliştirilebilir.
Yalnız bunun için Şam rejiminin ve Rusya’nın da desteğini almak gerekiyor. Bu da, Suriyeli muhaliflere desteğimizi azaltmamız anlamına geliyor. Ankara ve Moskova arasında yürüyen sıkı pazarlıklarda, ÖSO’nun sınırlı bir alana çekilmesinin de masada olduğunu varsayabiliriz.
Paylaş