Paylaş
*
Kuzey Kore’nin “çılgın” ve nükleer denemeleri dışında adını hiç duymadığımız lideri Kim Jong-un, hafta sonu yine dünyaya meydan okudu. Önce askeri geçit töreniyle elindeki balistik füzeleri ortaya serdi. Ardından da -başarısız da olsa- balistik füze denemesinde bulundu. Hem de ülkenin en önemli gününde. Yani Kuzey Kore’nin kurucusu, şu anki liderin de dedesi olan Kim İl-sung’un doğum gününde.
Kuzey Kore’nin zamanlaması oldukça “manidar”. Zira tam da ABD Başkanı Trump’ın “Kuzey Kore nükleer denemelerine devam ederse karşılık veririz” açıklamasından sonra geldi. Dahası, geçtiğimiz hafta Trump savaş gemilerini Kore Yarımadası’na gönderdi.
Peki bu nurtopu gibi kriz şimdi
nereden çıktı? Trump karşılık verirse,
nükleer savaş çıkar mı?
Hedef Çin’i kuşatmak
BU gerilimi tırmandırarak Trump’ın bir hedefi, üzerinde toplanan dikkati dağıtmak. Yani Rusya’nın Amerikan seçimlerine karıştığı iddialarını unutturmak. Suriye’ye füze saldırısı, hemen akabinde Afganistan’ı bombalaması, şimdi de Kuzey Kore ile gerilimi tırmandırması, biraz bundan. Bununla birlikte, onu ülke içinde ve dışında zayıflatan bu iddialara karşı gücünü de göstermek istiyor.
Ancak asıl amacı çok daha büyük, uzun vadeli ve stratejik. O da, Çin’i çevrelemek.
*
Çin gitgide büyüyen bir dev. Uzak olmayan bir gelecekte ABD’nin yerini alması muhtemel. İşte bu da ABD’yi ön almaya, Çin’in daha da devleşmesini engelleyecek stratejiler geliştirmeye itiyor. Ancak Washington, Çin’i doğrudan karşısına almak yerine, kuşatma politikası izliyor.
Çin, Kuzey Kore’nin en büyük ticaret ortağı ve tek müttefiki. Şimdi ABD ikisinin arasına mesafe koyarak, Çin’i önemli bir ortağından ayırmayı hedefliyor.
Bunun için de, Kuzey Kore ile nükleer gerilime Çin’i de dahil ediyor: Trump attığı tweet’lerle bu meselenin çözümünde Çin’den yardım istedi. ABD Dışişleri Bakanlığı da, Çin’in ekonomik gücünü kullanarak Kuzey Kore’nin nükleer programını durdurması çağrısı yaptı. ABD böylelikle Çin’i yanına çekerek Kuzey Kore ile arasını bozmayı hedefliyor.
Güney Kore’ye operasyon mu?
TRUMP bunu yaparak Çin’e ciddi ekonomik zarar da veriyor. Zaten ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan, yakında Kuzey Kore’ye yaptırım uygulaması için Çin’e baskı yapacağı işaretleri de geliyor. Hatta bu politika, meyvesini vermeye başladı bile. Çin havayolu şirketi Air China, Kuzey Kore’ye uçuşlarını durdurduğunu açıkladı.
*
Washington, Kuzey Kore-Çin ilişkisini Güney Kore üzerinden de hedef alıyor. Kuzey Kore ile ezeli düşman olan Güney Kore, şu anda radikal bir dönüşümden geçiyor. Ülkenin ilk kadın Cumhurbaşkanı olan Park Geun-hye, geçtiğimiz Aralık’ta yolsuzluk iddiasıyla Anayasa Mahkemesince görevden alındı. 9 Mayıs’taki seçimlerde seçilmesi beklenen aday Moon Jae-in de, Kuzey Kore ile işbirliğinden yana. ABD de bu adayı destekliyor. Böylelikle Kuzey Kore’yi de yanına çekmeyi planlıyor.
‘Çin-Rusya Ortaklığı Tehlikeli’
ÇİN’i çevreleme stratejisinin 3’üncü ayağı da, Rusya. Daha doğrusu, güçlü ilişkileri olan Çin ve Rusya’yı birbirinden uzaklaştırmak. Ki bu stratejinin asıl mimarı, 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD dış politikasının en önemli stratejisti olan Brzezinski. “ABD için en tehlikeli senaryo, Rusya-Çin ortaklığıdır. Bu yüzden ABD, Çin’e bir düşman gibi davranmamalı. Çünkü bu, Çin ve Rusya arasında daha yakın bir ilişkiyi garantiler” diye yazıp çiziyor.
İşte şimdi Trump, Putin’le işbirliğini arttırmaya çalışarak, Çin’i yalnızlaştırmak istiyor.
Diğer yandan Çin’e de inceden inceye mesaj veriyor. Trump’ın Suriye’ye saldırı emrini Çin Devlet Başkanı Cinping’i ağırladığı sırada vermesi “manidar”. Bununla da kalmayıp, verdiği bir mülakatta “Cinping saldırı haberini, tam akşam yemeğimizde dünyanın en güzel çikolatalı pastasını yerken aldı” demesi yoksa neyin nesi?! Trump, Çin’i bir yandan yanında tutuyor, diğer yandan füze saldırısıyla gözdağı veriyor.
*
ABD’nin bu büyük stratejisi ise tabii ki bugünden yarına sonuç alacak değil. Ama zaten köklü devletler, politikalarını bu tür uzun vadeli ve çok boyutlu hesaplamalar üzerine inşa ederler. O yüzden hiç bir şey göründüğü gibi değil.
Paylaş