Paylaş
Bu sözler, malum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Peki nedir bahsettiği bu “oyun”?
*
ABD’nin ve Türkiye’nin şu anda Irak ve Suriye’deki öncelikleri tamamen farklı. Dolayısıyla iki ülke için öngördükleri gelecek de.
*
ERDOĞAN defalarca sordu: “Kobani neden ABD için stratejik? Anlamakta zorlanıyorum. İdlib, Rakka düştüğünde niye oralarda vurmadınız IŞİD’i?” Nedeni, ABD’nin PYD’ye bakışı.
ABD, PYD’ye Erdoğan’ın sözleriyle “Türkiye’ye rağmen” yardım ederek, örgütü ve Rojava’daki (kuzey Suriye) özerkliğini tanıdığını gösterdi. Dolayısıyla Suriye’nin geleceğinde PYD’yi baş oyuncular arasında görmek istediğini de. Kaldı ki Barzani ve PYD’nin iki hafta önce Duhok Anlaşması’nı imzalamasında, ABD’nin etkili olduğu biliniyor. Ezcümle, ABD bölgede Kürtlerin gittikçe gelişen özerkliğini destekliyor.
Ve asıl mesele: Esad. Ankara’nın Suriye’de görmek istediği baş aktör, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO). Esad’ın gideceğine dair ise garanti istiyor. ABD ise “Önce IŞİD’i halledelim, sonra bakarız” diyerek meseleyi erteliyor. Yani aslında, dereyi geçerken at değiştirmek istemiyor.
*
ERDOĞAN’ın bahsettiği “oyun” ise burada bitmiyor. Zira sadece Suriye’yi değil, tüm bölgeyi kapsıyor.
Esad’ın baş destekçisi, İran. Zaten Tahran defalarca Esad’ın düşmesine izin vermeyeceğini açıkladı. Ankara’yı bu konuda uyardığını da.
Ancak diğer taraftan, ABD, İran’la flörtünü gün geçtikçe ilerletiyor. Bunun bir sebebi, bölge bu hâldeyken İran’ın bir istikrar adası olarak öne çıkması. Ancak asıl sebep, İran’ın Irak’ta oynadığı hayati rol. İran şu anda Irak’ta baştan kurulan ordunun ve Şii milislerin baş destekçisi. Yani, IŞİD’e karşı kara savaşının ana sponsoru. O nedenle de ABD’nin Irak’taki baş müttefiki.
*
TAHRAN bölgesel ve uluslararası dengelere de çok iyi oynuyor. Ezeli rakibi Suudi Arabistan dâhil, Körfez ülkeleriyle doğrudan görüşmeye başladı. Ve Suudlarla Irak’ta gayriresmi olarak koordinasyon hâlinde. Batı ile 9 aydır yürüttüğü nükleer müzakerelerin âkıbeti de, 24 Kasım’da belli olacak. İki tarafın tavrı ise son derece olumlu. Anlaşma sağlanırsa, İran’ın bölgedeki nüfuzu daha da artacak.
Ezcümle, ABD bölgede yeni bir denge kuruyor. Geleneksel Arap müttefikleriyle ilişkilerini, İran’la dengeliyor. The Economist dergisinin bu haftaki sayısındaki özel İran dosyası da bunun izlerini taşıyor. Zira yazıya İran’da gelişen demokrasi ve modernitenin, gitgide karışan Arap coğrafyasıyla tezat oluşturduğu vurgusu hâkim.
İşte bu durum da ABD’ye, İran’ın desteklediği Esad’ı yerinden oynatmaması için bir sebep daha veriyor.
*
DİĞER yandan bölge daha da karıştıkça, ABD’nin Türkiye’ye duyduğu muhtaciyet gün geçtikçe artıyor. O nedenle aralarındaki bu açık makasa rağmen, iki ülke ortada buluşmanın bir yolunu bulmak zorunda kalacak. Bu da, iki tarafı da kendi önceliklerinden taviz vermeye zorlayacak.
Kaldı ki bugün ABD’de ara seçimler yapılıyor. Sonucunda Senato’nun Cumhuriyetçilerin kontrolüne geçmesi bekleniyor. Temsilciler Meclisi ise zaten onların kontrolünde. Bu da, Obama’nın dış politikasına ister istemez yansıyacak. Zira Cumhuriyetçiler, ABD’nin Ortadoğu’da askeri varlığını arttırmasını istiyor. Tıpkı Türkiye gibi. Bu da, iki ülke arasındaki makası bir nebze olsun daraltabilir.
*
İŞTE “oyun” bu. Peki oyunun kuralları Ankara’nın istediği yönde değişecek mi? Değişmezse, Ankara yeni oyunu eski kurallarla mı oynamaya çalışacak? Yoksa yeni kuralları kabul mü edecek? İzlemeye devam.
Paylaş