Paylaş
Tüm bunların içinde ise bizi sınayan en iki büyük krizden biri, mülteci meselesi. Malum, 2’nci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük mülteci sayısıyla karşı karşıyayız. Daha kötüsü ise şu: Sayıları neredeyse 65 milyonu bulan mültecilere karşı, tüm dünyada milliyetçilik dalgası gitgide alevleniyor. Bu da onları daha da “istenmez” ve “öteki” kılıyor.
Diğer 2’nci büyük kriz ise; Soğuk Savaş’ın bitmesiyle dünyaya iyice hükmeden kapitalist sistemin içinde bulunduğu tıkanıklık. Karşı karşıya kaldığımız ekonomik krizlere ve gittikçe derinleşen muazzam gelir adaletsizlğine rağmen, bir türlü bu yaraya da merhem bulunamıyor.
Sistemler, ülkeler, kurumlar işte bu iki büyük küresel krize bir çözüm, bir cevap bulamıyor. Sanki insanoğlunun basireti bağlanmış gibi.
MÜLTECİLER İÇİN SEFERBERLİK
İŞTE tam da bu küresel tıkanıklık anında, bu en karanlık gibi görünen noktadan bir ses yükseliyor. Bu sorunlara cevap veren biri çıkıyor. Ve sistemi yavaş yavaş içeriden dönüştürüyor.
Bu kişi, Hamdi Ulukaya. Hani Amerikalılara yoğurdu ilk kez tattıran, öğreten adam. “Çoban” kelimesinden türettiği “Chobani” markasını, ABD’nin en çok satan yoğurdu ve en hızlı büyüyen şirketi yapan insan.
Ancak Hamdi Ulukaya’yı Ernst & Young’ın 2013’te “Yılın Girişimcisi”, Fast Company dergisinin de “2016’nın en iyi lideri” seçmesinin nedeni, Chobani’nin cirosu değil. Nedeni, hem Ulukaya’nın mülteci krizine getirdiği çözüm hem de kendi şirketinde yaptığı çığır açan yeniliklerle kapitalist sisteme getirdiği yeni yorum.
*
Ulukaya işe 2015 yılında mültecilere yardım etmek için “Tent” (Çadır) Vakfı’nı kurarak başladı. Kısa zamanda dünyanın en önde gelen şirketlerinin de desteğini aldı. Böylelikle özel sektörü “Çadır İttifakı” (Tent Alliance) adı verdiği çatı altında topladı. Ve bu girişimi ilk kez geçtiğimiz yıl Davos Zirvesi’nde duyurdu. Daha sonra ABD Başkanı Obama da, Ulukaya’nın modelini örnek alarak “Mülteciler İçin Ortaklık” insiyatifini başlattı.
Hamdi Ulukaya geçtiğimiz kasım ayında Obama’nın bu girişimini devraldı. Bugün Google, IBM, Twitter, Facebook, Microsoft gibi dünyanın en büyük 70 şirketi “Tent” vakfına destek veriyor. Hedefi ise, her şirketin kendi alanına göre belli sayıda mülteciye istihdam sağlaması. Bununla birlikte eğitim imkanı yaratması. Zaten Chobani’de de çalışanların yüzde 30’u mülteci.
Dolayısıyla Ulukaya iş dünyasına aslında vicdani, insani ve sosyal bir görev yüklüyor. Ki buna ekonomi dünyası “vicdanlı kapitalizm” (conscious capitalism) diyor. Böylelikle özel sektörün oynadığı küresel rolü değiştiriyor. Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler’in “Küresel Liderlik Ödülü”ne layık görülmesi de bu yüzden.
DAVOS SIÇRAMASI
İÇİNDE bulunduğumuz hafta ise mülteciler için çok kritik. Çünkü Hamdi Ulukaya, 21-24 Ocak arasında gerçekleşecek Davos Zirvesi’nde dünya liderlerine ve iş dünyasının en üst düzey temsilcilerine bu girişimini bir kez daha anlatacak.
Hafta sonu konuştuğum Ulukaya, bu yıl Davos sonrasında mültecilere verilen desteğin bir anda ciddi bir sıçrama yapacağından emin. Şu an “Tent”e destek veren şirketlerin yüzde 99’u ABD’den. Ulukaya şimdi buna Avrupa ayağını da eklemeye hazırlanıyor.
Hamdi Bey iş dünyasının bu krizin çözümüne liderlik etmesi gerektiğini de özellikle vurguluyor. “Çünkü”, diyor, “her şeyden önce iş dünyası hızlı düşünebiliyor ve hızlı hareket edebiliyor”.
Kısacası bu krizi tek bir ülkenin çözemeyeceği gibi, sadece hükümetlerin veya Birleşmiş Milletler gibi kamu kurumlarının bir araya gelerek çözemeyeceğini söylüyor. Ona göre özel sektörün liderliği olmazsa olmaz.
MÜLTECİ ALGISI
ULUKAYA’nın kendisinin bir mülteci olmasının da elbette büyük etkisi var. Zira o 1994’te Erzincan’ın bir köyünden ABD’ye göç etmiş, Amerika’da yaşayan Kürt kökenli bir işadamı. Dolayısıyla tüm dünyada mültecilere karşı gitgide büyüyen olumsuz algı onu çok rahatsız ediyor. Sohbetimizde, “Mülteci krizinde bir ‘markalaştırma’ (branding) sorunu var. Neredeyse terörle bir tutuluyor, karıştırılıyor” diyor. Ve iş dünyasının el atmasıyla, bu algının yavaş yavaş dönüşeceğine inanıyor.
Ulukaya, “Böyle devasa bir dram yaşanıyorken, insanoğlu bir adım bile ilerleyemez” diyerek sohbetimizi şu sözlerle bitiriyor: “Bu krize verdiğimiz tepki, insanlığın geleceğini belirleyecek. Yalnızca bu neslin değil, sonraki tüm nesillerinkini de...”
*
İyi ki varsınız Hamdi Ulukaya. “Çoban”; koyunları, hayvanları güdendir. Yani aslında vahşi tarafımızı yöneten, insanlara bu yönde ilham verendir. İnsanoğlu sizin gibi “çoban”lık yapan insanlar sayesinde ilerleyecek.
NOT: Ulukaya’nın iş dünyasına getirdiği çığır açan yeniliklerle cumartesi devam edeceğiz.
Paylaş