Paylaş
Kuzey Kore’nin Sony Pictures şirketinin hesaplarını hacklemesi de (izinsiz girmesi) böyle bir dalga yarattı. İlk başta etkisi, aktris Angelina Jolie hakkındaki şirket içi yazışmaların basına sızmasıyla sınırlıydı. Ne var ki zamanla, bu yüzyılın en önemli ana başlıklarını ardı ardına tartışmaya açtı. Ve ABD başta olmak üzere tüm dünyayı, şimdilik cevaplarını bulamadıkları sorularla baş başa bıraktı.
*
MALUM Sony, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a yönelik suikastı konu alan The Interview (Mülakat) adlı komedi filminin yapımını üstlendi. Bunun üzerine önce e-posta hesapları hacklendi. Sonra da Kuzey Kore, film gösterime girerse sinema salonlarına 11 Eylül benzeri saldırılar düzenleyeceğini açıkladı. ABD’nin en büyük sinema zincirleri ve Sony de, gösterimi iptal etti.
*
AMERİKAN tarihinin bu en büyük siber saldırısı, herşeyden önce siber güvenliğin önemini tekrar hatırlattı.
Siber tehdit, bu yüzyılın yeni savaş şekli olarak kabul ediliyor. NATO’nun tehdit sıralamasında ilk 3’te. Rusya 2007’de Estonya’nın, 2008’de de Gürcistan’ın tüm resmi, basın ve finans kuruluşlarının iletişimini 3 hafta kesintiye uğratmıştı. Yine 2008’de ABD’ye karşı büyük bir siber saldırıda bulunmuştu. Bunun üzerine de Başkan Obama siber güvenliği “en ciddi ulusal güvenlik tehdidi” olarak nitelemişti. Ve bir “siber komutanlık” kurmuştu.
Buna rağmen Sony Pictures’ın CEO’su Michael Lynton, hiçbir ülkenin ve şirketin Kuzey Kore’nin teknolojik gelişmişliğine henüz erişemediğini söyledi. Bunun üzerine de Obama, siber güvenliği ciddi oranda arttıracaklarını açıkladı.
*
ALEVLENEN ikinci tartışma konusu ise yine güvenlikle ilgili. Obama, gösterimin yasaklanmasını sert bir şekilde eleştirdi. Bunun, teröristler başta olmak üzere tüm dünya tarafından zaaf olarak algılanacağını söyleyerek.
Ve haklı da çıktı. Zira ABD’nin boyun eğdiğini gören Kuzey Kore, eli arttırdı. Her ne kadar Sony saldırısıyla ilgisinin olmadığını söylese de, pazar günü ABD’ye yeni tehditler savurdu: “Çok daha büyük bir saldırı düzenleyeceğiz, tüm Amerikan topraklarını hedef alacağız ve nükleer silah geliştireceğiz” diyerek.
Bir diğer tartışma konusu: The Interview’un çok yakında YouTube’da yayınlanacağı söyleniyor. Dolayısıyla bugün internet, her türlü yasağı delebiliyor. Ve 20’nci yüzyılın yerleşik kurumları, yani devlet ve geleneksel medya, ne yaparlarsa yapsınlar interneti alt edemiyorlar.
*
VE en hararetli konu: Ulusal güvenlik nerede bitiyor, kişisel özgürlük nerede başlıyor? Bu yüzyılın en çok tartışılacak sorusu. Obama da gösterimin iptaline en çok bu yüzden karşı çıktı. “Diktatörlerin ABD’de sansür uyguladığı bir toplum hâline gelemeyiz” diyerek.
Yazar Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” romanı da benzer bir tartışma yaratmıştı. İran lideri Humeyni, 1989’da Rüşdi için ölüm fetvası çıkarmıştı. Müslümanlığa hakaret ettiği gerekçesiyle. Ancak yine de Batı ülkelerinin çoğu romana sahip çıkmıştı.
Charlie Chaplin’in 1930’ların sonunda çektiği, Hitler’i alaya alan “Büyük Diktatör” filmi de aynı şekilde. 2’nci Dünya Savaşı’na daha girmeden önce Nazi Almanyası ile ilişkilerini bozmak istemeyen ABD ve İngiltere, filmin yayınlanmasına karşı çıkmışlardı. Ancak film yine de 1941 sonunda ülkelerinde gösterilmişti.
*
EZCÜMLE, onlarca yıl önce benzer tehditlere karşı ifade özgürlüğüne sahip çıkılmışken. Bugün ABD’nin bu haktan bu kadar kolay vazgeçmesi, ülkede şiddetli bir tartışma yarattı.
Ancak yine de Kim Jong-un’a teşekkürü borç bilmek gerekir. Bu soruları yüzümüze çarptığı ve bizleri cevaplarını bulmaya sevk ettiği için.
Paylaş