Paylaş
Nefes Yayınevi’nden çıkan “Yeni Amerika” adlı kitabının tanıtımı için bulunduğu İstanbul’da.
Haass, ABD başkanlarına kritik zamanlarda danışmanlık yapmış, Amerikan dış politikasının en önde gelen düşünürlerinden ve politika belirleyicilerinden. Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Irak ve Afganistan savaşları sırasında baş danışmanlığı, Afganistan politikalarının koordinatörlüğü, 1. Irak savaşında baba Bush’un özel asistanlığı ve kuzey İrlanda barış sürecinde elçilik, üstlendiği kritik görevlerden bazıları.
‘Stratejik olarak farklı noktalardayız’
HEMEN ilk soruyla başlıyoruz: Türkiye-ABD ilişkileri ne durumda? Haass’a göre ilişkiler çok zor bir süreçten geçiyor. “Teknik ve hukuki olarak hâlâ müttefikiz, ancak stratejik olarak farklı noktalardayız” diyor.
ABD’nin şu anda stratejik önceliğinin IŞİD’i zayıflatmak olduğunu söylüyor. Ona göre “yok etmek” hedefi fazla iddialı. Esad’ın düşmesi gibi hedefler ise arkadan geliyor. “Türkiye’nin öncelikleri ise farklı” diyor.
Haass, ABD’nin Kürtleri sahadaki en önemli ve en makûl partner olarak gördüğünü söylüyor. Ve Irak ve Suriye’de şu anda ABD’nin en yakın müttefiki olduklarını. Türkiye’yi ve bölgedeki diğer müttefiklerini daha fazla müdâhil olmaya ikna edemedikleri için, sahadaki tek ortaklarının Kürtlerle birlikte Sünni aşiretler olduğunu vurguluyor.
‘Mini Kürdistan’ı savunuyoruz’
ABD’nin Irak ve Suriye’deki Kürtlerle, Türkiye içindeki Kürtlerin durumunu ayrı tuttuğunun ise özellikle altını çiziyor. Haass, Irak ve Suriye Kürtlerinin kuracağı “mini Kürdistan”ı desteklerken, Türkiye Kürtlerini bunun dışında tuttuğunu söylüyor. Ona göre ideal çözüm: Irak ve Suriye’de Kürtlerin daha büyük bir askeri rol üstlenmesi, Türkiye içinde ise Kürtlerin askeri varlığının bitmesi.
Peki Kürdistan’ı “mini” tutmak mümkün mü? Haass’a göre evet. Kürtlerin bağımsız olabilmesi için de bunun tek yol olduğunu savunuyor.
‘ABD Kürtlerle doğrudan çalışmak istiyor’
PEKİ ABD şu anda Kürtlerin bağımsızlığını destekliyor mu? “Washington şu anda Irak’ın bütünlüğünü savunuyor ve Kürtlerin özerkliğini tercih ediyor. Ancak uzun dönemde bunun artık mümkün olmadığını biliyor” diyor.
Ve ekliyor: “Washington’da Kürtlerle doğrudan çalışmak için büyük bir istek var. Hem Irak’ta, giderek daha fazla da Suriye’de.” Artık Kürtlerle Bağdat üzerinden değil, doğrudan çalışmak için daha fazla çaba verildiğini söylüyor.
‘Özgür Suriye Ordusu’nun rolü olmaz’
PEKİ ABD, Esad’ı ortak olarak mı görmeye başlıyor? Cevabı kesin olarak “Hayır”. Suriye’nin zaten fiili olarak üçe bölünmüş olduğunu hatırlatarak, “Esad ya da rejiminden biri Alevi bölgesini yönetecektir, Kürtlerin güçlü bir özerkliği olacak ve Sünni bölgesi de IŞİD ve Sünni aşiretler arasındaki uzun mücadeleye sahne olacak” diyor. “Yoksa Esad sonsuza kadar orada kalmayacak. Ama bir süre Alevi bölgesini yönetebilir. Bunu orta vadede tolere edebiliriz.”
Ona göre Irak için de aynı bölünme senaryosu geçerli. “Bu kaçınılmaz” diyor kesin bir ifadeyle.
ABD’nin son zamanlarda Esad’a karşı tutumunu yumuşattığı izlenimi verdiğini söylüyorum. Bunun tamamen bir öncelik meselesi olduğunu söylüyor. ABD için şu anda en büyük tehdidin Esad değil, IŞİD olduğunun altını çizerek. “Dış politikada önceliklerinizi sıralamalısınız. Ve en önemli ve en acil olana odaklanmak zorundasınız.”
Özgür Suriye Ordusu’ndan ise ümidini kesmiş. “Görünür bir gelecekte bir rolü olacağını sanmıyorum. Birkaç yıl önce onları desteklemeyerek o fırsatı kaçırdık. Kürtlerle ve Sünni aşiretlerle çalışmaya odaklanmalıyız” diyor.
*
HAASS’ın kritik açıklamalarıyla devam edeceğiz.
Paylaş