Paylaş
Dünyanın nabzını tutmak için ben de üç gün boyunca burada olacağım.
Ancak bu yılki zirve, salt G20 zirvesi olmanın çok ötesinde.
Zira Suriye’de, bölgede ve dünyada ortaya çıkan yeni güç dengesinde gerçekleşen ilk uluslararası toplantı.
Dahası Türkiye, yerküreye damgasını vuran iki ana krizin de baş aktörü.
Dolayısıyla zirvenin sadece coğrafi olarak değil, siyasi olarak da evsahibi.
G20 İLK KEZ SİYASİ
G20 ülkeleri dünya ekonomisinin yüzde 90’ını, ticaretinin yüzde 80’ini ve nüfusunun 3’te 2’sini temsil ediyor.
İşte bu devlerin zirvesine bugüne kadar hep dünya ekonomisi damga vurdu.
Bu yıl ise ilk kez siyaset onun yerini almış durumda.
Zira dünya gündeminin iki ana krizi, zirveyi ele geçirdi: Suriye ve mülteci krizi.
*
ABD ve Rusya devlet başkanları Obama ve Putin Suriye konusunda ilk kez Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında görüşmüşlerdi.
G20 zirvesinde 2. kez bir araya gelecekler.
Ancak bu seferki çok daha kritik.
Zira ilk görüşmelerinden, yani 28 Eylül’den bu yana tablo tamamen değişti.
Önce Rusya Suriye’ye girdi.
Sonra ABD -muharip güç olmasa da- Suriye’ye asker gönderdi.
Böylece Suriye’de, bölgede ve uluslararası arenada tüm dengeler bir anda alt üst oldu.
İşte bu yeni kuvvetler dengesinde hem iki lider ilk kez görüşecekler, hem de IŞİD’e karşı koalisyonun birçok üyesiyle bu yeni denklemde ilk kez bir araya gelecekler.
TÜRKİYE TEK ORTAK PAYDA
Türkiye ise, hem Suriye krizinin en büyük mağdurlarından, hem de çözümü için kilit pozisyonda.
Herşeyden önce, IŞİD’e karşı savaşta ABD gittikçe yalnızlaşıyor.
Körfez ülkeleri ve Avrupa elini eteğini yavaş yavaş çekiyor.
Rusya ve İran’ın ipleri eline alması karşılığında da, ABD Türkiye’ye çok daha fazla ihtiyaç duyuyor.
Hem hava sahası ve üsleri, hem sınır kontrolü, hem de karadan desteği için.
Hakeza Soğuk Savaş’tan beri ilk defa bu kadar büyük miktarda Amerikan askeri teçhizatı Türkiye topraklarında.
Diğer taraftan ABD ve Türkiye’nin yanında, özellikle Rusya ve Suudi Arabistan da bu zirvede Suriye konusunda aşama katetmek istiyor.
İşte bu nedenle de zirvede Suriye için ayrı bir oturum düzenleniyor.
Türkiye de bu tablonun merkezinde yer alıyor.
*
Dünyaya şu anda damgasını vuran diğer kriz, mülteci krizi.
Bu da Avrupa’nın en önemli siyasi sorunu haline gelmiş durumda.
Türkiye ise bir yandan bu krizin mağduru.
Diğer yandan çözümü için kilit pozisyonda.
Bu yüzden Avrupa ülkeleri tam anlamıyla Türkiye’nin ağzının içine bakıyor.
Yarın bu kriz de ayrı bir oturumda ele alınacak.
Ve Avrupa ve Türkiye bir ilerleme sağlamaya çalışacaklar.
Kısacası dünyanın gündemine damga vuran iki ana başlığın tek ortak paydası, Türkiye.
İşte bu yüzden Türkiye zirvenin sadece coğrafi değil, siyasi olarak da evsahibi.
DEĞİŞEN “AİLE FOTOĞRAFI”
Bu iki krizin de aktörleri çözüm için Türkiye’ye muhtaç olduğu için, Ankara’nın uluslararası alanda şu anda eli çok kuvvetli.
Bu da evsahibi olmasının önemini çok daha fazla arttırıyor.
Zaten bu konumunun farkında olan Ankara da, zirve öncesinde Suriye konusundaki taleplerini bir bir sıraladı.
Eğit-donat programı, IŞİD’den arındırılmış bölge ve uçuşa yasaklı bölgeyi hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Başbakan Davutoğlu tam zirve öncesinde, hem de uluslararası medyada yeniden gündeme getirdiler.
Yine Erdoğan ve Davutoğlu kara harekatı konusunu geçtiğimiz hafta gündemin ortasına bomba gibi attılar.
Bunun bir sebebi, Türkiye’nin “yapabilecekleri listesi”ne operasyonel kabiliyetini de ekleyerek pazarlıklarda elini güçlendirmek.
İkincisi de, kara harekatı kartını masaya koyarak kırmızı çizgilerini zirveden önce bir kez daha vurgulamak.
Yani asıl ABD ve Rusya’nın PYD’yi desteklememesi için bir nevi uyarıda bulunmak.
*
Malûm her G20 zirvesinde liderler o meşhur “aile fotoğrafını” verirler.
Geçtiğimiz yılki zirvede Putin’in Ukrayna krizi nedeniyle aile fotoğrafında kenara itildiği, bu yüzden zirveyi erken terk ettiği basına yansımıştı.
Bu yılki resimde yeri değişecek olan ise sadece Putin değil.
Türkiye’nin o resimde değişen yerini detaylarıyla Antalya’dan aktaracağım.
Paylaş