Paylaş
*
TÜRKİYE bir haftadır Japonya’ya çıkarma yapmış durumda. AFAD’ın liderliğinde, benim de dahil olduğum çok geniş bir heyet, önce adanın kuzeydoğusunda, Sendai’deydik. Birleşmiş Milletler’in düzenlediği, 190 ülke liderinin katıldığı güvenlik konferansına katılmak üzere.
Hemen ardından başkent Tokyo’da aldık soluğu. Bu kez Ankara merkezli düşünce kuruluşu SETA’nın (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) düzenlediği toplantılar için. Bu sayede ülkenin önde gelen gazeteci, akademisyen ve sivil toplum temsilcileriyle buluştuk.
Ve buradan bakınca şunu anladık: Japonya’nın gündemini IŞİD ele geçirmiş durumda. Dahası, örgüt resmen ülkeyi dönüştürüyor. Bunun ucu Türkiye’ye de dokunuyor.
*
IŞİD’in ocak sonunda iki Japon gazeteciyi infaz etmesi, Japon halkını ciddi şekilde etkilemiş.
Japonlar tek tanrılı bir dine inanmıyorlar. Halkın bir kısmı Budist. Yüzde 80’i de Şinto. Ancak her ikisi de dinden ziyade, birer felsefi akım. Anketlere göre ise halkın yüzde 60’ı yine de kendini Şinto olarak tanımlamıyor. Zira Japonya’da somut, kategorik, ayrıştırıcı ve kurumsal bir din anlayışı yok.
*
DOLAYISIYLA IŞİD, Japonları ilk kez tek tanrılı bir dinle ve İslam’la doğrudan karşılaştırdı. Bu da halkta İslam’a karşı büyük bir merak uyandırmış durumda.
Ancak aynı zamanda IŞİD’i İslam’la özdeşleştirmelerine de sebep olmuş.
*
IŞİD’in bir diğer etkisi de, siyaset üzerinde.
Japonya ordusu 2’nci Dünya Savaşı sonrasında lağvedilmişti. Ülkenin savaş öncesi militarizmine geri dönmemesi için. Savaş sonrasında ABD’nin oluşturduğu Anayasa ve müfredat da, tamamen pasifizm (barışseverlik) üzerine kurulu. Ülkede gönüllü askerlik olsa da, burada sadece sivil savunma, sahil güvenlik ve afet yönetimi eğitimi veriliyor. Yani silah kullanılmıyor. Zaten 1951’de Japonya’nın ABD ile imzaladığı güvenlik anlaşması, ülkenin savunmasını tamamen ABD’ye devretmişti.
*
BAŞBAKAN Şinzo Abe ise uzun zamandır ülkenin pasifist anayasasını değiştirmeye çalışıyor. Ve bir ordu kurma zamanının geldiğini söylüyor.
Liberal Demokrat Parti’nin lideri olan Abe, aynı zamanda daha aktif bir dış politika savunuyor. IŞİD’in infazından beri de bu değişim isteğini daha yüksek sesle dile getiriyor.
*
NE var ki Abe’nin aktif dış politika istemesinin tek sebebi IŞİD değil.
Japonya’da 2011’deki büyük depremde meydana gelen Fukuşima nükleer kazası sonrasında, ülkenin çoğu nükleer santralı durduruldu. Yeraltı kaynağı olmayan Japonya’nın bu yüzden doğalgaza ihtiyacı ciddi şekilde arttı. Başka deyişle: Ortadoğu ile daha iyi ilişkilere.
Bir diğer sebep ise ABD. Washington, Asya-Pasifik bölgesinde Japonya’nın Çin’i dengelemesini istiyor. Bu nedenle Abe’nin bu açılımını destekleyen açıklamalar yapıyor.
Ve yine, Japonya bir saldırı olduğunda ABD’nin kendisini savunacağına eskisi kadar güvenmiyor. Bunda, Başkan Obama’nın hep öne sürdüğü “Asya Açılımı” stratejisini bir türlü hayata geçirememesinin payı büyük.
*
NE var ki yine de Japonya, Ortadoğu’ya yönelik bir politika geliştiremiyor. Zira dış dünyası Çin ve Kuzey-Güney Kore ile sınırlı olan ülkenin gündemine Ortadoğu ilk kez girmiş durumda.
Dahası bugüne kadar sırtını ABD’ye dayamış olduğu için, dış politika alanında yeterli tecrübesi yok.
Bu nedenle hem bölgeyi iyi bilen, hem de kendisi gibi ABD’nin yakın müttefiki olan Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. Görünen o ki, Türkiye ile ilişkileri geliştirerek bu yeni alana açılmayı düşünüyor.
*
ASIL ilginç olan ise bugün dünyanın her köşesinde aynı gündemin hakim olduğunu görmek. Artık hepimiz aynı şeylerden etkileniyoruz. Sadece farklı şekillerde.
Paylaş