Paylaş
“Bağdat’ta oturan bir adam, Kürt memurların maaşlarını ve yemeklerini keserek baskı uyguluyor. Bunu kesinlikle reddediyoruz! Devir değişti. Kürdistan bundan böyle feragat etmeyecek!”
*
SÜLEYMANİYE Forumu’na katılan tüm Iraklı ve Kürt politikacıların derdi aynı: Bağdat-Kürdistan arasındaki kavga.
Malûm, kavga Kürt bölgesinden çıkarılan petrolün pay edilmesiyle ilgili. Mesele kıssadan hisse şöyle: Irak Anayasası, petrol gelirinin yüzde 17’sini KBY’ye tahsis ediyor. Bağdat ise KBY’ye, “petrol gelirinin hepsini önce ben alayım, sonra sana yüzde 17’sini veririm” diyor. Kürdistan ise, “yok ben önce yüzde 17’lik payımı alayım, sonra geri kalanını sana veririm” diye itiraz ediyor.
Dahası, Bağdat’a göre kendi onayı olmadan KBY’nin petrol anlaşmaları yapması yasadışı. Kürtlerin Ankara ile yaptığı anlaşmalar da bu ihtilafın üzerine tuz biber ekti.
İş burada bitmiyor. Bir de petrolün yönetimi sorunu var. Bağdat, kendi şirketi olan SOMO aracılığıyla petrolün ihracını avucunun içinde tutuyor. Kürtler ise petrolde ortak yönetim istiyor. Neyse ki SOMO’da bundan böyle bir Kürt temsilci bulunması üzerinde anlaşmak üzereler.
Öyle görünüyor ki, petrol geliri ve yönetimi konusunda Bağdat ve Erbil öyle ya da böyle yakında uzlaşacak.
*
NE var ki anlaşmaya varmaları uzun vadede bile pek mümkün görünmeyen bir mesele var: Kerkük. İki taraf da Irak petrolünün büyük bölümünün bulunduğu Kerkük’e sahip olmak istiyor. Kerkük’ün Bağdat’a mı yoksa Kürdistan’a mı bağlanmak, ya da özerk mi olmak istediğini ise referandum belirleyecek. Anayasa’nın 140. maddesi öyle diyor. Bu yüzden nasıl ki vakti zamanında Saddam, Kerkük’ü göç ettirdiği Araplarla Araplaştırdıysa, şimdi de aynı şeyi KBY yapıyor.
Hem Kerkük’ü, hem de elindeki gücü kaybetmek istemeyen Bağdat da, Irak’ın fiilen federal olmasına geçit vermiyor. Irak Anayasasının federal olmasına rağmen. O yüzden aksine, yönetimi gittikçe daha da merkezileştiriyor. Baskıyı arttırıyor. İki aydır Kürt memurların maaşlarını ödememesi bu yüzden. Kürtler ise bir an önce federasyon istiyor. Kerkük’ün kendilerinden yana oy kullanacağından emin bir şekilde.
*
KÜRTLERİN Bağdat’a, Bağdat’ın Kürtlere olduğundan çok daha fazla ihtiyacı var. Bağdat’ın tuzu kuru. Kaybedecek hiç bir şeyi yok. Oysaki Kürdistan’ın kaybedecek şeyi çok. Ne kadar kaybedeceği ise Bağdat’ın elinde. Kaldı ki, 30 Nisan’da yapılacak seçimlerden Irak Başbakanı Maliki’nin yine galip çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. Tam da bu yüzden istisnasız tüm Kürt politikacılar merkezi hükümetle ilişkilerini düzeltmekten başka çareleri olmadığını söylüyor.
*
BU kavganın ortasında kalan Türkiye’nin ise tarafsız kalması elzem. Sadece petrol ve para aşkına değil. Mezhepsel olarak da Şii Bağdat hükümetine karşı algılanmaması için. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Süleymaniye’de “Bağdat’la Erbil arasındaki sorunu çözmek için elimizden geleni yapacağız” sözünü vermesi, Ankara’nın doğru yolda olduğunun göstergesi.
Paylaş