Paylaş
ASLINDA IŞİD (İslam Devleti), El Kaide terörünü hatırlatıyor bizlere. Ne var ki bugün, 11 Eylül sonrası ABD’nin El Kaide’ye karşı oluşturduğu “gönüllüler koalisyonu”ndan eser yok. O zaman gönüllülerden kasıt, Irak işgâlini askeri ya da sözlü olarak destekleyen ülkelerdi. Ve Nisan 2003’te sayıları 49’u bulmuştu.
Bugün ise durum tam tersi. Ortada gönüllü yok. Dolayısıyla gerçek bir koalisyon da yok. Dün Galler’de sona eren iki günlük NATO Zirvesi’nden çıkan sonuç da bunu kanıtlıyor. ABD’nin başını çektiği ve Irak’ın sadece bir komşusunun, Türkiye’nin de, yer aldığı 10 kişilik bir koalisyon kurulduğu açıklandı zirvede. Ne var ki bu oluşumun amacı: “IŞİD’le savaşan bölge ülkelerini desteklemek.” Dolayısıyla buna “koalisyon”dan ziyade, “destek grubu” demek daha doğru olur.
*
ABD’nin şu anda IŞİD’e karşı elindeki tek stratejisi, bölgesel bir koalisyon oluşturmak gibi görünüyor. Bunu ilk önce Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey dile getirmişti. “Uzun ömürlü, Müslüman ülkeleri kapsayan, geniş ve organize bir bölgesel koalisyon” kurulmadan IŞİD’in yenilemeyeceğini söyleyerek. Ve bu Müslüman ülkeleri de mimlemişti “Bölgesel müttefiklerimiz Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan eminiz yardım edecektir.”
Başkan Obama da, NATO Zirvesi öncesinde ziyaret ettiği Estonya’da bunu açık etti. Bu zirvenin amacının, bölgesel bir koalisyon kurmak ve bölgesel bir strateji geliştirmek olduğunu söyleyerek. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Savunma Bakanı Hagel’ın bugün çıktıkları Türkiye’yi de kapsayan Ortadoğu turunun amacı da bu.
*
BUNUN ise iki sebebi var: ABD IŞİD’in bir Sünni problemi olduğuna inanıyor. Ve çözümünün Irak’ın içindeki ve dışındaki Sünnilerden geçtiğini düşünüyor. Yani IŞİD’in arkasındaki hem Iraklı Sünnilerin, hem de bölgedeki Sünni ülkelerin desteğini tamamen çekmekten. İkincisi, ABD başta olmak üzere Batı’nın ağzı Afganistan ve Irak savaşlarından fena yandı. O nedenle askeri yükü tamamen bölgeye yıkma derdindeler.
Ne var ki bölgesel bir koalisyon kurulması oldukça zor görünüyor. Her şeyden önce, daha ABD’nin kendisinin bir stratejisi yok. Dolayısıyla bölge ülkelerini ikna kapasitesi son derece sınırlı. İkincisi, bölge ülkeleri IŞİD’den korkuyorlar. Özellikle de Türkiye gibi, örgütün elinde rehineleri bulunanlar. Hem de özellikle Körfez ülkeleri, Suriye’de IŞİD’i vurmanın Esad’ı güçlendireceğini düşünüyorlar. Dahası, bu ülkelerin IŞİD’i destekleyen Sünni aşiret ve yerel yöneticilerle de sıkı bağları var. Ve son olarak, kendi kamuoylarında ve zenginlerinde IŞİD’i destekleyenlerin sayısı da hiç de az değil.
*
TÜM bunların ötesinde, NATO’nun durumu da malûm. 65 yıllık kurumun bir süredir kendisine bile hayrı yok. Kuruluş amacına 23 yıl önce ulaştığından beri, yani Sovyetler Birliği dağıldığından beri, kendisine sürekli yeni bir misyon bulmaya çalışıyor. Ama bir türlü olmuyor. Şimdi de IŞİD yarasına merhem olması bekleniyor. Ne var ki Soğuk Savaş zamanına ait bu kurumun, bugünün tehditlerine göre uyarlanması ve onları cevaplaması, neredeyse imkânsız. Zaten tam da bu nedenle zirveden IŞİD’e yönelik somut bir adım çıkmadı.
*
EZCÜMLE, ABD’nin şu anda bir “gönülsüzler koalisyonu” kurması bile oldukça zor görünüyor. Bu durumda ise sahada IŞİD’e karşı destekleyebileceği ve işbirliği yapabileceği, Kürt Peşmergeler ve Bağdat hükümeti dışında geriye sadece iki oyuncu kalıyor: İran ve Esad. Bu da bizi yazının en başına götürüyor. Seçici olmak bugünlerde ancak ulaşılamayacak bir lüks gibi görünüyor.
Paylaş