Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan kritik mesajlar

EKMELEDDİN İhsanoğlu deyince, aklınıza kim geliyor? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “çatı adayı” değil mi?

Haberin Devamı

Zaten belki de bu yüzden İhsanoğlu, seçimlerin hemen ardından izini kaybettirdi.
Ancak sonunda, geçtiğimiz hafta ortaya çıktı. Hem de Roma’da. Dünyanın en köklü kuruluşlarından Ducci Vakfı’nın kendisine verdiği “Barış Ödülü”nü alırken. Bu uluslararası ödül, dinler arasında köprü kuran kişilere veriliyor.


*


SANKİ bu ödül, bize İhsanoğlu’nun aslında kim olduğunu hatırlattı: 2004-2014 arasında İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri.
Yani Birleşmiş Milletler’den sonra dünyanın ikinci büyük uluslararası örgütünün, ilk Türk lideri. Ki bu, bir Türk’ün bugüne kadar ulaştığı en yüksek uluslararası makam.
İhsanoğlu aynı zamanda Türk kültürü, İslam Dünyası ve Doğu-Batı ilişkileri üzerine uzmanlaşmış bir profesör.
Aldığı ödülün hemen akabinde ettiğimiz başbaşa sohbette, gündeme dair çok kritik mesajlar veriyor.

Haberin Devamı


Irak’taki mezhep çatışmasını durdurdum


Hemen en “akut” soruyla başlıyorum: Tüm bölgeyi kan gölüne çeviren bu Şii-Sünni çatışması durdurulabilir mi?
İhsanoğlu bunun mümkün olduğunu anlatıyor: “2006’da Irak’taki mezhep çatışmasını durdurdum. Ülkenin tüm Şii ve Sünni dini liderlerini İİT şemsiyesi altında topladım. Ve kan dökmeyi yasaklayan, 10 maddelik, bağlayıcı bir metni kabul ettiler.”
Ancak daha sonra gelen siyasi liderlerin, mezhepleri kullanarak bunu bozduğunu söylüyor.


Ortadoğu kanser, Aspirin tedavi etmez


Peki buna karşı ne yapmak lazım? “Ortadoğu’da kanser var. Kanser aspirinle tedavi edilmez” diyor.
Ve reçeteyi veriyor: “Westphalia Antlaşması gibi bir anlaşma yapmak lazım (Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları’nı bitiren anlaşma). Ve aynı anda büyük bir ekonomik kalkınma planı başlatmak gerek.”

Haberin Devamı


Bu, Yemen’i Ele Geçirme Harekâtı


Geliyoruz Yemen’e.
Malûm hafta sonu Arap Ligi, bir “Arap ordusu” kurmaya karar verdi. “Bu karar, Arap Ligi tarihinde ilk defa alınıyor. Bunu kabul etmeleri dikkat çekici” diyor.
Ve Yemen operasyonunu “nüfuz çatışması, Yemen’i ele geçirme harekâtı” olarak niteliyor.
Peki İran’ın bu krizde rolü oldu mu? “Belli ki herkes bir tarafı destekliyor” diye yanıtlıyor.


Bu oyuna girmemek lazım


Yemen’de Zeydiler ve Şafiler, yani Şiiler ve Sünniler arasındaki farkın ise çok az olduğunu, bugüne kadar birbirlerinin camilerinde namaz kıldıklarını anlatıyor. “Aralarındaki farkın altını çize çize derinleştirdiler. Bu oyuna girmemek lazım” diye ekliyor.
Ve önemli bir uyarıda bulunuyor: “Bu mezhepçilik ateşine gaz dökmememiz lâzım. Bize de sıçratırsak, çok kötü olur. Çok dikkatli olmamız lazım.”
Peki Türkiye bir rol oynayabilir mi? “Bugünün Türkiyesi laik, demokratik, kalkınma ve sanayileşme yolunda önemli adımlar atmış bir ülke olarak, ilham kaynağı olmaya devam etmeli. Bunlar bölgede arzu edilen değerler” diyor.

Haberin Devamı


Aşırı sağ, borsa gibidir


Geliyoruz İslamofobi’ye. İhsanoğlu, Danimarka’da Hz.Muhammed karikatürlerinin yayınlanmaması için, Avrupalı liderlere karşı mücadele etmişti.
Ocak ayındaki Charlie Hebdo saldırısı sonrasında ise Batılı siyasetçiler söylem değiştirdi. “Dini hassasiyetler, ifade özgürlüğünün sınırıdır” demeye başladılar.
Ancak diğer yandan, Avrupa’da aşırı sağ yükselişte.
“Siyasetin ana akım temsilcileri, sonunda bizim 10 sene önce söylediklerimizi söylüyor. Bu önemli. Yoksa aşırı sağ, borsa gibidir. Bir yükselir, bir iner” diyor.
Peki Charlie Hebdo saldırısı hakkında ne düşünüyor? “Hayat hakkına ve insan hakkına tecavüzdür” diye cevaplıyor.
Ancak ekliyor: “Bundan İslamiyeti sorumlu tutmamak lâzım. Bu gençler yaşadıkları ekonomik ve psikolojik sıkıntıları, Batılı toplum içinde yaşadıkları uyumsuzluğu ve bundan doğan kinlerini bastırmak için İslam’ı örtü olarak kullanıyorlar.”

Haberin Devamı


İslam’ın değil, İslam dünyasının reforma ihtiyacı var


Peki İslam’ın reform yaşaması gerektiğine inanıyor mu? “İslam’ın değil, İslam dünyasının reforma ihtiyacı var. Dini siyasete alet ediyorlar. Oysaki dini, ulvi bir yere koymak lazım” diyor.
Son olarak: İhsanoğlu Aralık 2013’te Vatikan’da Papa’yı ziyaret etmişti. Bu, iki kurum için bir ilkti. Ve iki din arasında “tarihi uzlaşma” çağrısında bulunmuştu.
İhsanoğlu hâlâ bu önerisinin arkasında. Ancak siyaseti dışında tutuyor: “Siyaset dahil olursa, ilk günden başarısız olur.”

Yazarın Tüm Yazıları