YILLARDIR bir sürü çalkantılar yaşayan bir sektör. Kurdaki belirsizlik, kayıt dışılık, dünya ölçeğinde rekabetle sürekli mücadele. İzmir’de tekstil ve özellikle hazır giyim sektöründe Mimar Kemalettin Moda Merkezi’nin yeri ise ayrı. Sektörü geliştirmek, daha ileriye taşımak ve İzmir’i modanın merkezi yapmak amacıyla harcanan emekler. Bu hafta Mimar Kemalettin Moda Merkezi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Behçet Yılmaz ile söyleştik.
Mimar Kemalettin Moda Merkezi’nin İzmir ve Ege’deki yerinden ve dernekleşme sürecinizden bahseder misiniz?
Mimar Kemalettin Moda Merkezi Derneği, bölgenin tekstil ve hazır giyim sektörünün uluslararası alanda tanıtımını yapmak üzere 2002 yılında kuruldu. Yaklaşık bin tekstilci üyesiyle modanın kalbi, Mimar Kemalettin’de atıyor bugün. Derneğimiz, mensuplarının gücüyle kısa sürede önemli bir sivil toplum kuruluşu olmayı başarmıştır. Mimar Kemalettin’in çıtasını daha da yükseltmek, yurt dışına tanıtımını yapmak, yeni fuar alanları yaratmak amacıyla çalışmalarımız tüm hızıyla sürmektedir.
KİMDİR
1959 doğumlu. Asıl mesleği terzilik. 1990 yılında Lion Jean markasıyla üretime başladı. ’Lion’ kot markasını yaratarak tekstil sektöründe uzun yıllar faaliyet gösterdi. 6 ay önce Mimar Kemalettin Moda Merkezi Derneği Başkanlığı’na seçildi. Yılmaz, evli ve üç çocuk babası.
Marka firmanın ürüne attığı ayırt edici imzadır
Rekabette en önemli unsurlardan biri marka. İzmir bu konuda nerede? Marka-başarı birlikteliği için düşünceleriniz?
Bana göre sektörün başlıca sorunlarından birisi de yeni tasarım yapamamak, marka olamamak ve moda yaratamamak. Marka değeri taşıdığınızda, marka olduğunuzda başarı da sizinle birlikte yürüyor. Bunun için kalite, tabii ki en birinci şart olarak karşımıza çıkıyor. Sonuçta marka, bir şirketin farklılaşma aracıdır. Bizi birbirimizden ayıran en önemli unsurdur. Şirket, rakiplerinden sıyrılabilmek için markasını kullanır. Birçok firma, üretici değildir, fason ürettirdiği malların üzerine bastığı markayı satar. İzmir ne yazık ki bu konuda yeterli yol alamamıştır. Yani birçok tekstilci markalaşmaya önem vermediği için adını duyuramamakta ve dünyaya açılamamaktadır. Halbuki, marka şirketin ürününün üzerine attığı imzadır.
Tekstil sektöründe vizyon ve strateji belirleme eksikliği var
Tekstil sektörünün sıkıntıları ortada. Peki İzmir’in bu konuda yeni açılımları için dernek olarak projeleriniz? Hedefleriniz?
Sektörde vizyon ve strateji eksikliği var. Bu nedenle birçok işletme gelecekte çalışmalarını hangi yöne çevireceği konusunda kararsız. Strateji belirleme konusunda işletmelere, ilgili sivil toplum kuruluşlarının yardımı ve katkısı gerekir. Biz de bu amaçla çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin ’Karma Giyim’ adı altında yeni bir ihtisas fuarı açmak için çalışmalar yapıyoruz. Çarşımızın yollarının düzeltilmesi ve girişlerine tag yapılarak moda merkezine yakışır dikkat çekici bir restorasyon yapılması için belediyelerimizle görüşme halindeyiz. Ayrıca Mimar Kemalettin’in perakende satışa da açılması için görüşmelerimiz sürüyor. Biz, giriş katlarımız perakendeye açılsın, ikinci katlarımızda da toptan satış sürsün diyoruz. Bu kararın çarşımızı daha da hareketlendireceği inancındayız.
Kurlardaki dengesizlik ihracatçının rekabet şansını olumsuz etkiliyor
Peki maliyetlerdeki artış ve kur politikasındaki seyir sektörün geleceği hakkında size neler düşündürüyor?
Yurt dışındaki rakiplere göre, enerji, doğalgaz, işçilik, vergi, sigorta gibi maliyetler ülkemizde oldukça yüksek. Son birkaç yıldır kurlardaki dengesizlik tekstil ihracatçılarının rekabet şansını alt üst etti. En önemli sorunlardan birisi de kayıt dışılık. Kayıt dışı çalışan tekstil işletmeleri, rekabet ortamının bozulmasına neden oluyor. Ülkemizde işsizlik çok ciddi boyutlarda olmasına karşın, nitelikli eleman yetersizliği söz konusu. Tekstil sektörünün kayıt altına alınması için, vergi oranları düşürülmeli, kapsamlı bir vergi reformu yapılmalıdır. İşçilik maliyetleri üzerindeki yükler azaltılmalıdır. Fiyatı, devlet tarafından belirlenen sanayide kullanılan enerji giderleri dünya fiyatları seviyesine çekilmelidir. Türk Lirası’nın değerlenmesine karşı; ihracat yapan firmalara ülkeye döviz girişi yaptıklarında en az enflasyonun altında kalmamak suretiyle kur verilmelidir.