HEP konuşuluyor. Evde, sokakta, kahvede, işyerlerinde... Ekonomi nereye gidiyor? Bir belirsizlik, tedirginlik. Dünya ve Türk ekonomisi, İzmir, Ege Sanayici ve İşadamları Derneği’nin hedeflerini, Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer’le konuştuk.
Bir kriz söylentisidir gidiyor. Türk ekonomisi nelere gebe, düşünceleriniz?
- Ben kriz değil de dalgalanma gibi tanımlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Kriz çok daha hacimli hareketleri ifade ediyor. Bugün "Türkiye’de ekonomik alanda ne olacak" dediğimizde siyasi gelişmelere, Amerikan borsasındaki duruma bakıyoruz. Oradaki gelişme ertesi gün Türkiye’ye yansıyor. Türkiye’nin ekonomik verileri, dünya ekonomisiyle birebir ilişkili. Türkiye açısından neden kriz olmaz, çalkantı olur? Öncelikle dünyada mortgage sisteminden kaynaklanan dalgalanma sürecini tamamlamış değil, yansıma devam ediyor. Finansal sistemdeki zarar 945 milyon dolar tahmin ediliyor. Bu yüzden uluslararası risk alma iştahı, panik çizgisinin altında. Dolayısıyla dünyada dalgalanma devam ediyor. Türkiye gibi ülkeleri etkiliyor. Türkiye, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in ifadesiyle, "Bu sene 50 milyar dolar cari açık verecek". Cari açığa bakıyoruz, yaklaşık 40 milyar doları petrol ve diğer enerji ithalatı kaynaklı. Petrol dışarıda tutulduğu zaman, nerede ise 10 milyar dolarla dengeye yakın seviyede. Ama 50 milyar dolar açık var. Peki nasıl finansa edeceksin? Üç yol var. Türk hazine borsasına gelen dövizler. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı. Borçlanmak. İlk iki kalemde ciddi aksama var Türkiye, borçlanma yoluna gidecek. Bu da kredi demek. Türkiye kaçınılmaz sıkıntı yaşıyor. Likidite de daralma artacak. Krediyi işletmeler daha zor, yüksek fiyatla bulacak. Türkiye gibi ülkelerin öz kaynak sıkıntısı vardır. Öz kaynağa ihtiyaç duyan, bulamazsa ticareti döndüremez. Ne olur? Paran yoksa, ticarete devam ediyorsan, ya iflas edersin ya da işletmeler el değiştirir. Parası olan işletmeyi alır. Türkiye’de bu yaşanacak zaten, yoğun el değiştirmeler olacak. Şimdi Türkiye ne yaptı? Kredi almak zorunda kaldı. Ve elindeki tek silahı, faizi kullandı. Netice olarak, yüksek faizle sen şu anda kendini koruyorsun. Netice de mortgage de bir, iki yılda etkilerini hafifletecek, dünya bir resesyondan çıkıp genişlemeye doğru gidecek. Dünya 12 yıl sonra bir daha krize girer, bu söylentiler yeniden olabilir, oluyor da. Ama yine de umutlu olmalıyız. Ne olursa olsun çocukluğumuzda geleceğe dair hep bir mutluluk vardı. Onu sürdürmeliyiz.
İZMİR’İN TEK RAKİBİ VAR; İSTANBUL
Ya İzmir’in geleceği? İzmir için yapılması gerekenler? Geleceğin İzmir’ini nasıl görüyorsunuz?
- Bir kere İzmir kendi kendimize sitem ettiğimiz kadar kötü durumda değil. İzmir’in bir ekonomik büyüklük olarak bir tek rakibi var, İstanbul. İstanbul’un da aşağı yukarı üçte bir mertebesindeyiz. İzmir kişi başı sanayi katma değerinde Türkiye birincisi. Kişi başı sanayi elektrik tüketiminde Türkiye birincisi. İstanbul’dan çok ileride ve hepsinden önemlisi Türkiye ekonomisi 700 milyar dolar gelire gidiyor. Eğer bu ülkede 700 milyar dolar milli gelir yaratılmışsa tek ekonomik metropolle bu işler gitmez. İzmir’in mevcut durumuna ilaveten Türkiye’nin gelişen şartlarında mutlaka ekonomik patlamayı yapacak ve ikinci büyük ekonomik metropolü haline gelecektir. İstanbul artık doldu. Bundan sonra yabancı sermaye, yeni yatırım yapacak kuruluşlar, kuruluş yeri arayışında olanlar açısından önümüzdeki 10-15 yılın yıldızı ve tek adayı İzmir olacak.
1958 İzmir doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde lisans eğitim aldı. TPAO’da müfettişlik, Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanlığı ve özel sektörde mali yöneticilik görevlerinde bulundu. Halen Sun Bağımsız Dış Denetim Şirketi’nin ortağı olan Şükürer,evli ve iki çocuk babası.
BİZ TÜRKİYE İÇİN HERŞEYİMİZLE VARIZ
Peki ESİAD yeni bir yönetimle yoluna devam ediyor. Yeni dönemde farklı çalışmalar olacak mı?
- Öncelikle Avrupa Birliği konusundaki hassasiyetimiz sürüyor, bu kapsamda açılan projelere katılıyoruz, takip ediyoruz. Yürüttüğümüz projeler de var, başvurduğumuz, kazanma ihtimalimizin çok yüksek olduğu projeler de. Avrupa Birliği filomuz çok deneyimli ve gayretli. Ayrıca, yeni bir anayasaya çalışması yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın da doğrudan doğruya spesifik olarak iş dünyasını ilgilendiren yeni anayasa taslağı çalışması yaptık. Bununla ilgili oldukça geniş katılımlı komisyon çalıştı. Komisyon raporu tamamladı. Yakında da kamuoyuna açıklayacağız. ESİAD, bir kurumsal kimlik. Kendisinin geleneksel bir yönetim anlayışı var. O çizgi değişmez ama her başkanla birlikte o başkanın anlayışıyla o dönemde bir yönetim anlayışı sentezlenir. Biz de bu dönemde ESİAD’ın yönetim kurulu olarak İzmir iş dünyasının var olduğuna inandığımız entelektüel boyutun biraz daha ön plana çıkartmak istiyoruz. Biz, Türkiye’yi derinliğine kavrayan, hemen her konuda Türkiye üzerinde bilgisi olan ve bunları formüle edip ortamın istifadesine sunabilecek insanlarız. Bu dönemde becerebilirsem ben ESİAD havuzunda bu özü çıkarıp kamuoyunun istifadesine sunmak istiyorum.