TARIM kesiminin yaşadıkları ortada. Her kesimden feryat var. Susuzluk, destek yetersizliği ve ilgisizlik. Son vurgun; kiraza. Ege’nin önemli ihracat ürünü.
KemalpaÅŸa’da, Salihli’de sıkıntı var. Fiyatlar yükselmiÅŸ durumda.  Â
Hal böyle olunca siyaset eli de değdi. Tarım kesimi hiç değilse sesinin duyulmasından hoşnut.
Ve bir de umudu var:
"Sesimiz duyulur da... Belki bir çözüm bulunur. Duyması gerekenler sağır değildir inşallah".
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de üreticinin sesine kulak verenlerden. Ege ve İzmir toplantılarında üreticiden yana tavrı destek aldı.
"Son yıllarda tarımda büyük bir üretim düşüşü yaşanıyor. Çiftçi zor durumda. Sahip çıkılması gerekir, ama nerede? Dünyanın neredeyse hiç destek almayan çiftçisi Türk çiftçisi. Tarımsız kalkınma olmaz. ABD, çiftçisini her yıl 50 milyar dolar ayırarak destekliyor. Bizde ise bu rakam 4.5 milyar dolar. Bir reform yapmalıyız. Geleceğimizi de yakından ilgilendiren tarım için ciddi anlamda projeler üretilip kaynaklar ayırmalıyız."
Doğru sözler bunlar da... Ne zaman olacak? Nasıl?
Ve çaresiz üreticiden bir espri:
"Destek için ABD’ye mi gitsek. Amerikan çiftçisi mi olsak."
Hani Amerikan filosunun Boğaz’dan denize döküldüğü 68 heyecanının 40. yılında ne anlamlı "yaşam kesitleri"... Nereden nereye?
Peki... Yarın nereye?
Koltuk sevdalısı olmayan da var
GEÇEN hafta "İki milletvekilliği için kimler yarışacak" diye sormuştuk.
İstekli de çok, başka pencereden bakan da... Bir tepki de AKP’li İl Genel Meclisi Üyesi Prof. Dr. Adnan Gülerman’dan geldi.
Ama... O başka türlü düşünüyor. İşte Adnan Hoca’nın aktardıkları:
"Ben Bornova’dan bir adım öteye gitmem. Beni 1979’da Demirel, TRT Genel Müdürü olmam için davet etti, kabul etmedim. 1983’de Turgut Özal, milletvekilliği, Çalışma Bakanlığı önerdi, yine kabul etmedim. Herkes yapabileceği işe girişmeli. Milletvekilliği benim işim değil. Ayakkabı boyacısına tıraş yap derseniz, kel tıraşı yapar. Berbere de ayakkabı boyatırsanız, çoraplarınızı boyar. Ben hala akademisyenim."