Paylaş
Ne zaman bir eşik atlama sınavı için kolları sıvasak, eşiğe takılıp beşikteki sevenleri bile üzmekten geri kalmıyoruz.
Bursaspor’un tarihi kadar eski bu özelliğin sebebi içtiğimiz su, soluduğumuz hava olmadığına göre, geçmişten yeteri kadar ders almadığımız bir gerçek.
Peki nedir, çıkarmamız gereken dersler?
Zirvedeki rakiplerimizden bir kaçının, ummadıkları puan kaybı ile karşılaşmış olmaları iştahımızı kabartmış olabilir ama bu durumun, bizim başımıza da gelmeyeceğinin hiçbir garantisi yok, bu bir... O zaman ne yapacaksın?
Daha maçı oynamadan, henüz sahaya çıkmadan kazanmış gibi davranmayacaksın... Eksi 9’la başladığı sezonda, gencecik oyuncularıyla ‘onur’ mücadelesi veren rakibinin kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını ve bu yüzden canını dişine takacağını düşünerek, maçı maç öncesinde zihninde doğru oynayacaksın iki... Pazar gecesi gördük ki, oyuncular zihinlerinde maçı değil, maç sonrası soyunma odasında verecekleri zafer pozunun dersini çalışmışlar.
Bu takım bu sezon ilk kez yenilmiyor... Ama kabul etmeliyiz ki, ilk kez ‘böyle’ yeniliyoruz.
Camia olarak, her yıl buna benzer birkaç kırılma maçı hüznü yaşamayı alışkanlık haline getirmiş olsak dahi, bu hayal kırıklığına alışmak ve bağışıklık kazanmak mümkün olmadığı için, canımız elbette sıkkın, yüreğimiz elbette yanıyor ama aklı selim davranmak ve sakinliğimizi muhafaza etmek mecburiyetindeyiz.
*
Her maçın değil, umudumuzu devam ettirdiğimiz son maçın son saniyesine kadar sahadaki takımla, tribündeki taraftar birbirine sıkı sıkı sarılmalı ve bu inanmışlıkla hareket etmekten asla vazgeçmemeli. Birbirimize kızabilir, birbirimizi üzebiliriz ama oyuncunun taraftara, taraftarın oyuncusuna küsme şansı yok, bu böyle biline... Bazı maçlar vardır; yenilmiş olmak, yenmiş olmaktan daha fazlasıdır ve daha çok kazandırır.
Ben Eskişehir maçının sonucuna bir de bu pencereden bakmayı denemenizi isterim. Önümüzdeki iki zorlu maçın anahtarı, belki de bu yenilginin arkasında gizlidir, belli mi olur...
Paylaş