BEŞİKTAŞ'ın kazanma hırsını geçen hafta da beğenmiştim, dün için de öyle. Bir takım, kazanmak için elinde avucunda ne varsa sahaya koyuyorsa, bu, iyiye gidişin işaretidir.
Ben, Beşiktaş takımında iki haftadır bunu yakaladım. Pek başka birşey de umurumda değil. Böyle birbirlerinin hatasını kapama çabasında olan takımdan hayır gelir. Hep beraber düşünüp, hep beraber oynamaya çalışıyorlar. Haa, şu gün için herşey çok mu iyi... Tabii ki değil. Ama zor oyunları zorlanarak da olsa geçiyorlar.
Bu İstanbulspor maçına başka bir gözle bakıyorum. Süper Ligimiz var diyoruz, İstanbulspor maçlarını da mahalle arasına sıkışmış bir statta oynatıyoruz. Seyrederken ben havaya giremiyorum. Oynayan nasıl girsin?
Maçın zorluk derecesi ilk başta İstanbulspor'dan değil de stadın isminden. Bir de köfte gol yiyip arkaya düşmüşsün, oradan maçı kurtarıyorsan, benden alkış gelir. Şöyle bir sahanın içine girip, ince bir tur atayım istiyorum...
KENARLAR YOK
Beşiktaş'ın iki kenarı yok. Ne Niyazi, ne İbrahim, Beşiktaş'ın oyuncusu değil. Heveslerini kırmayayım istiyorum ama gönlüm de beni yaz diye zorluyor. Pancu, benim ilk iki maçta hoşuma gitti, dün hiçbir şey yapmadı. Bir maça bakıp, kötü futbolcu demem. Kimseye de demedim. Bekleyeceğiz.
Beşiktaş'ın kalesinde iyi bir kaleci var. İntibak süresini yaşıyor. Oynadıkça daha bir uyum sağlayacak. Yediği gol için, büyük takımda oynayan kalecilerin hastalığı diyorum. Az top gelen kalede kaleci sıkıntısı başlar. Sıkıntıdan da abuk sabuk kaleyi bırakıp, dışarı çıkma hevesi her kaleci için geçerlidir. Cordoba da yediği golde bu sıkıntıyı çekti. Kalede dursa top kucağına gelecek ama O, çiçek toplamaya çıktı. Ronaldo da dün oyunu iyi götürdü, yenilen golde pozisyon hatası yaptı. Bir oyuncu o topun gol olacağını hissedip, kalenin içine giderse o topu çıkarır. Tümer'in son iki maçta izinli olduğunu düşünmüştüm, ama bu takımda oynamasın demedim, oynamasını da çok istiyorum. Tümer bu takımın önemli oyuncusu. Oynatmamak marifet değil. Bir türlü bir türlü oynatmak mecburiyeti var. Sergen de bir vurdu, pir vurdu.
Maç kadar maçın hakemi de önemli. Bu Ali Aydın'a iki lafım var... Kardeş, senin iki metre boyun var, maçı yukarılardan seyrediyorsun, hiçbir şey kaçırmaman lazım. Voleybolda bile çalınmayan faul düdüklerine sarı kart çıkardın. Belki sabıkalı ama Nouma'yı neden kırmızı kartla dışarı yolladın? Neyin gösterisini yaptın be kardeş? Ayıp kere ayıp ettin.