BEN dün akşam maça gelirken, Beşiktaş'ın oyuncularının perşembe akşamı ayıplarını kapayacakları maç olarak düşünüp öyle geldim.
Kazanmak istemediler mi? Hepsi birden istedi. Ama yalnız istemekle olmuyor. Futbol oynama kolaylıklarının bir sürü yolu var. Beşiktaş hiçbirini yapamadı. Sergen de dün akşam için pas geçince, Beşiktaş gol pozisyonu üretemedi.
Rakip de kafasına Trabzon'dan çıkarken, ‘‘Beşiktaş'la berabere kalırsam, bu benim için iyidir’’ demiş ve gelmiş. Öyle de oynadılar. Arkada oynayan 3-4 tane oyuncuları santrayı geçmedi. Tabii gözden kaçmasın, iyi de bir kalecileri var. Samet'le Ulvi'nin de Trabzon'a eli değmiş. Fizik güçleri iyi. Oynama iştahları da var. Demek ki, Trabzon geçen seneden daha iyi olacak.
SADECE RONALDO
Beşiktaş bu kafayla giderse ligde çok zorlanacak. Sergen'in dışında orta sahada ayağa top yapan adam olmadığı için, iyi toplar çıkmıyor. Kenarlardan da iyi toplar gelmeyince tabii ki, az pozisyon bulacaksın. Dün akşam oyunun geneline baktığımda, Ronaldo'yu beğendiğimi söyleyeceğim. Hakikaten de sıfır hatayla oynadı. Kaleci Göksel için bir şey demek mümkün değil. İlk yarı bir top, ikinci yarı bir top geldi. İlk yarıda gelen direkten döndü. Onun dışında kalecilik bir iş yoktu.
Maçın hakemi benim tuttuğum bir kardeş. Ama dün akşam öyle ters düdükler çaldı ki, beni de şaşırttı, herkesi de şaşırttı. Artık voleybolda bile çalınmayan faulleri öttürdü, kılıç kalkan ekibi gibi fauller oldu, es geçti. Topun hep yanında olması, çok koşması iyiye delalet. Ama faul mu, değil mi, iyi ayıklamak mecburiyetinde.
Beşiktaş'ın muhteşem seyircisi dün akşamki maçın galibi. Bu kadar takımının yanında, içinde olan bir seyirci dünyada çok az. Onlar galip geldiler, takımın oyuncuları gelemedi.