BU oynanan kısa boylu lig, içeride oynarken puan kaybedilmeyecek bir lig. Onun için kazanmaları lazımdı diyorum.
Beşiktaş ilk 15 dakika çok iyi top oynadı. Bu arada golü buldu. Gol de harika bir gol. Tümer’in asisti, Ailton’un vuruşu gecenin en güzel fotoğrafı.
Sonra Beşiktaş o kadar top kaybetmeye başladı ki, bu kadar top kaybıyla oynayan takımın maçın üstesinden gelmesi mümkün değil. Böyle de oldu. Topu kaybeden futbolcular tekrar geri alacağım diye o kadar büyük efor sarfettiler ki, topu geri aldıklarında hücum etmeye güçleri kalmadı.
Ne Ulvi’ye, ne de Mehmet Ekşi’ye kimse bir şey diyemez. Allah’ın oğlu olsan bir şey yapamazsın. Yaptırdıkları idman da ter idmanı olur. Yalnız düşüncede iyiydiler. Geride dörtlü oynamak akılcı. Koray’ı orta sahanın önüne çekmek akılcı. Ama tatbik edenler yanlış.
Koray kardeş sana ne oldu? Rakibi ısırıyordun, dişlerin döküldü. Isırmayı bırak, her aldığın topu ya geri oynuyorsun, ya yana oynuyorsun. Demek ki top oynamaya halin yok. Kleberson da futbolculuğu kadar takımına yardımcı olamıyor. Bu oyuncu iyi değil, fevkalade bir oyuncu.
Eyvah eyvah
Takımda sakatlar çok. Dünkü oyunda da iki tane daha eklendi. Dün sahaya sürülen ilk onbir doğru onbir. Ama dediğim gibi bu kadar top kaybıyla oynanmaz. Maçın hakemi ne gördüyse onu üfledi. İki takımın oyuncuları da hakeme bir şey diyemez.
Tabii gözardı etmiyorum, rakip geçen sene İngiltere’de 6. olmuş bir takım. Ama dış saha tecrübeleri yok. Beraberlik işlerine geldi. Öyle oynadılar, öyle de bitirdiler. Beşiktaş’ın yediği gol enayi bir gol. 3 kişinin arasından gitti, Tayfur da tutacağı adama refakat etti, seyretti ve gol oldu.
Golün dışında rakibin pozisyonu yok. Şimdi burada kaybedilen iki puan dışarıdan alınacaklarla telafi olur. Zenith maçını da içeride oynayacak olan Beşiktaş, kazanırsa işini halletmiş olur. Yoksa ligdeki durum kötü. Avrupa’da da bir şey olmazsa eyvah ki eyvah.