GAZETEM Hürriyet, perşembe günleri Hürriyet Seyahat diye bir ilave çıkartıyor. Müthiş bir çalışma olmuş. Sevgili Neyyire Özkan direksiyona geçmiş, mesai arkadaşlarıyla beraber özenilecek bir çalışma yapmışlar. Ellerine, emeklerine sağlık.
Ben de özendim, belki haddim değil ama, bir seferlik olsun istedim. Cennet dediğim yer Kalkan. Alışkanlığın bir adım ötesi tiryakiliktir. Beş sene önce ilk defa gittiğim Kalkan'dan artık yaz tatillerinde ayrılamaz oldum. Görmeyenler için anlaşılması zor bir yer. Benim için de anlatılması... Hemen hemen dünyanın her yerinde denize girdim ama böylesi vallahi yok. Bir yer ne kadar güzel olursa olsun, insanlarıyla keyiflidir. Bana bu tiryakiliği aşılayan insanların arasında bir tur dolaşayım istiyorum...
Ahmet ve Yalçın Gülhan kardeşleri ülkede tanımayan yok. Sanatçı boyutlarını kelimelerle anlatmam zor. Lügatımda laf bulamıyorum. Bu iki güzel adamı anlatmak için kelimelerin üzerine smokin giydirmek lazım. Büyüğünden başlayıp, küçüğüne geleyim.
Beş yıldır adres belli
Ahmet Gülhan, Kalkan'da ilk yer alıp, ilk ev yapan, yıllardır Kalkan'ın tanımı için emek veren bir Kalkan aşığı ve savunucusu. Yalçın, benim gençlik arkadaşım. Sekiz sene önce yaptığı bir butik otelin (Villa Begon) sahibi. Otel değil eczane. Böyle şıklık yok ki yok. Tam marinanın üstünde, nefis bir manzara. Verilen enfes bir hizmet, anlatılır gibi değil. Benim adres beş yıldır belli. Futbol istirahate çekildiğinde, ben Kalkan'dayım. Dostlara da tavsiye ediyorum.
Gelelim deniz faslına... Nereden girilirse girilsin deniz muhteşem. Benim takıldığım yer Marina Yat Kulüp. Sahipleri, iki deli Beşiktaşlı baba-oğul. Baba Bülent, oğul Bilkent Turizm mezunu Baran Yıldırım. Mekanlarında yok yok. Yemeğini ye, içkini iç, çok güzel bir platformda güneşlen ve enfes bir denize gir. Daha ne istenir ki?
Sultan Mustafa'yı atlamak istemem. Akşamları restoranında yemek yiyorum, sonrası bir alem. Mustafa esasında mimar. Yemek sonrası geçilen barda bu güzel kardeş kanun çalarak, insanlara keyif dağıtıyor. İstanbul'da bir çok yerde bulunamayacak lezzeti Sultan'da bulabilirsiniz.
Hıncal'a da mektup var
Hıncal, sen benim için çok önemli bir Türk büyüğüsün. Gözünle görmediğin, elinle tutmadığın bir sürü şeye ahkam kesiyorsun. Mesela Hülya'nın filmini seyretmeden eleştiri getirebiliyorsun. Geçen sezon da 'İhanet' diye bir yazı yazmışsın. İhanet, Kalkan'daymış. Sen hiç Kalkan'a uğradın mı? Sana dangalağın biri, iki satır birşey yazmış, sen de döşenmişsin. Çocukluk arkadaşım Önder Elitez, 20 sene önce Kalkan'a gelip, Türk Evi adını verdiği bir otel yaptı. Değil Kalkan'da, Türkiye'nin hiçbir yerinde böyle bir model yok. Gelen turistlerin aklı kaçıyor. Benim bu kardeşim eski futbolcu. Sporcu olmak başka birşeydir Hıncal. Anladığım manada sporcu tek başına bir ordudur. Senin o 'İhanet' yazından sonra Önder sana üç defa mektup yazmış, senden de tık çıkmamış. Yazdığı mektubu elime sıkıştırdı, ‘‘Bunu Hıncal Usta'ya ulaştır’’ diye de rica etti. Ben aradan çıkıyor, seni Önder'le baş başa bırakıyorum. Mektup, satırına dokunulmadan aşağıya konulmuştur...
‘Saygıdeğer dostum, kardeşim, arkadaşım, hocam.
Mektubumun başlığını böyle yazmamın sebebi, benim de senin gibi 30'lu yılların son senesinde doğmuş olmamdan kaynaklanıyor. 30 Haziran tarihli Sabah Gazetesi'nin, köşenizdeki yazının başlığı 'İhanet'. Soyadı sizde saklı olan Onur isimli kişinin Kalkan'da ne yaptığını bilmiyorum. 20 senedir Kalkan'da yaşıyorum, burayı çok küçük ve şirin bir yer olduğu için seçtim. Tesadüf, benim karşıma çok güzel ve temiz bir deniz çıkardı. Ben Erenköy'lüyüm. 1939 senesinde doğduğum için İstanbul'u herkes gibi biraz ben de bilirim. O güzelim Marmara Denizi'ni unutmama imkan yok. Her neyse biz dönelim konumuza...
Tanrı'nın Kalkan'a bağışı olsa gerek, Kalkan'da denizden tatlı su çıkar. Halk dilinde Geren Suyu dedikleri, 20 senedir koyun çeşitli yerlerinden denize giriyorum, denizin kirlendiğini hiç görmedim. Fakat Marmara Denizi'nin kirlendiğini gördüm. Denizi çok sevdiğim için burdayım. Allah'a şükürler olsun, koyun kirlenmesine tabiat olarak imkan yok. Bunu böyle bilmenizde yarar var, diye yazdım.’
Kalkan'da 1 Temmuz'da Denizcilik Bayramı Şenliği var. Üç kere yapıldı, dördüncüsü de bu sene. Kalkan'a büyük katkıları olan insanlara plaketler verilecek. Bunlar da, eski dost Erkut Taçkın, İstanbul'u Kalkan'a aşık eden ünlülerden. Turhan Kaşo, Club Patara ile seçkin bir Akdeniz adresi yaratan, Kalkan'ın kartvizit mimarı. Kemal Akın, beldenin ilk pansiyoncusu, bir turizm neferi. Ahmet Dalkıran, sağlık ocağı arsasını bağışlayan bir hayırsever. Mahmut Sönmezalp, bir koyda tatil beldesi yaratan ve yaşatan bir gönüllü. Ve Şeref Karabağ, Kalkan'ın altyapısını kuran, iki dönem belediye başkanı.
Bir Akdeniz akşamında, bir Akdeniz cennetinde, bir Akdeniz şarkısı söylemek için Haluk Levent ve orkestrası burada olacak. Beyazıt Öztürk, Yalçın Menteş gibi sanatçı kardeşlerim de büyük renk katacaklar. Ben, Kalkanlılar adına bu üç güzel kardeşime teşekkür ediyorum. Sağolsunlar, varolsunlar.