DÜN akşamki oyuna bakıp, kendimce bir matematik ortaya süreceğim. Belki kolay, hatta basit. Ama öyle.
Benim futbol matematiğimde her zaman için ayrı bir gözüm vardır. Öyle de bakarım. Dün akşam oyuna baktım, rakip takımın şu veya bu oyuncusu 'Ah benim takımımda olsaydı da ne iyi olurdu' diye imrendiğim oyuncuları yok. Demek ki ben, bu takımı yeneceğim. İyi de olsa yeneceğim, kötü de oynasam yeneceğim. Aynen de öyle oldu.
Çok çok mu, iyi oynadık? Hayır... İştahlı oynadık tamam. Kazanacak kadar fazla fazla oynadık, orası da doğru. Bizim takımızda kötü futbolcu yok. Maç öncesi korkuları sahaya hiç taşınmadı. Futbolcu kalitesi farklı olunca, bir takımın da farklılığı fark ediliyor.
Futbolda, ‘‘Kazanmak kültürü’’ diye çok geçerli bir formül var. Biz onu yakaladık. Artık benim oyuncum, rakibin adı ne olursa olsun kazanacağım diye çıkıyor.
YALNIZCA İNGİLTERE
Milli Takımımız'da isim ayrımı yapmam. Milli Takım'a çağrılan oyuncu formalardan birinin sahibidir. Ben buna böyle bakıyorum. Dün akşam da gördük. Hakan'ın, İlhan'ın olmadığı yerde, Arif ile Serhat forma buldu. Goller de onlardan geldi.
Bu grupta İngiltere dışında rakibimiz yok. Bizim işimiz zor değil. İngiltere'nin işi zor diye düşünüyorum.
Karşılaşmaya bakıp da hakem şöyleydi-böyledi, 4 düdük üfledi, yanlış kart gösterdi vıdı vıdısına girmek mümkün değil. Öyle bir oyun ki, hakemsiz oynandı.
Bizim takımımızın sakatlıklarından dolayı 3-4 tane büyük eksiği var. Maçlar yol alacak, o çocuklar da bu takıma girecek. İyi takım, iyilikte de ikiye katlanacak. Sahanın içine girip de, şu iyi oynadı, bu iyi oynadı diyecek halim yok.
Hep beraber düşündüler, hep beraber oynadılar, hep beraber de kazandılar. Bu ilk maçtı. Start almak için önemliydi. Becerdiler. Bundan iyisi de can sağlığı.