Paylaş
Kışın soğuk ve karanlık günlerinde hayal kurarak sıkılan gönlümü ferahlatıyorum. Bu hayallerden bir tanesi Yunan adalarından birinde bir hafta. Deniz, güneş, kumsal, yapılaşma olmaması, doğanın korunması. Tabii bunlar önemli faktörler. Ama asıl özlediğim şeyler başka. Biri sabah mavi denizin karşısında, kimse tarafından rahatsız edilmeden, ‘frappe’ dedikleri o kötü buzlu kahveyi yudumlayıp kitap okumak ya da daha entelektüel takılıp tavla oynamak. Sonra akşamüstleri 5 Euro’ya güzel bir kokteyl.
Ama en önemlisi taverna denilen olay. Genelde yeni stil, modern, ‘chi chi’ diye kendimce bir deyim uydurarak tarif ettiğim, Michelin yıldız tipi lokantalardan kaçıyorum adalarda çünkü o ambiyansa uymuyorlar. Ama tabii tavernaları iyi seçmek lazım. Bazılarının mezeleri bayağı iyi ve taze ama çok sıradan olan da var.
İstanbul’da bu keyfi yaşamak zor. Hatta imkânsız. Peki canınız kışın bu anlattıklarıma en yakın bir mekân çekerse, ne yaparsınız? Benim aklıma gelen Balat’a bir uzanmak. Barba Vasilis bir apartmanın alt katında. Biraz dar ama zevkli döşenmiş bir mekân. Bazı günler müzik var. Ucuz değil ama kazık da değil. Servis güleryüzlü, ortam sıcak.
Mezeler belli bir kaliteyi hep tutturuyor. Yunan feta bizim beyaz peynirden farklı, daha yağsız. Bence gerçek Ezine olağanüstü bir peynir. Skordalya ilginç. Yunanistan’da sarmısaklı patates ezmesi skordalya ama burada daha çok eskiyi anımsatan tarator gibi. Bana hitap etti. Feta ve labne peyniriyle hazırlanan acılı tirokafteri adlı meze şaraptan çok rakılık. Yunanistan’dan gelen beyaz barbunyayla yapılan Rum pilakisi de lezzetli ve rakılık. Fava güzel. Barba Vasilis salata da tavsiye edilir.
Barba Vasilis, Balat sahilindeki Abdülezelpaşa Caddesi’nde. (0531) 947 93 93
Tercihim denizsalyangozu
Aman ara sıcaklara yer kalsın. Ahtapot ızgara spesiyalite. Dört gün güneşte kurutuluyor ahtapot. Sonra zeytinyağı, kekik, defne yaprağı ve sirkeyle iki gün sosta dinlendiriliyor. Sonra direkt ızgara. Tabii vantuzlarıyla. Ülkemizde çok kişinin alışık olmadığı bir stil ama bence mutlaka denenmeli. Kalamar da ızgara. Çıtır karidesler ben gittiğimde tazeydi. Ama benim tercihim çok az yerde bulunan denizsalyangozu.
Adının çirkinliğine bakmayın. Herhalde bunu çok seven biri “Aman kimse yemesin, bana kalsın” diye vermiş bu adı. Belki de görünüşünden dolayı. Ama nasıl insanların görünüşü içlerini yansıtmıyorsa, yemekler ve ürünlerde de bu böyle. Kapkara diye taze sübye bizde sevilmez halbuki tadına doyum olmaz. Bence birçok insan da küçük çocuklar gibi önce yemeklerin görüntüsüne ve rengine bakıyor. Ama bazı çocuklar büyürken, damaklar çocuk kalıyor.
İki sıcak meze daha var kaçırmamanız gereken. Peynir sevenler ‘peynir sağanaki’yi denesin. Diğeri de ‘Bekri meze’ dedikleri ve benim Selanik’te gördüğüm ve çok sevdiğim bir meze. Bu mezenin doğum yeri sanırım Girit. Ben bunu orada Agiorgitiko üzümünden bir kırmızı şarapla denedim.
Paylaş