Bu bozuk düzen nasıl değişir?

Lokantalarda ‘kişisine göre fiyat’ konusunu ele aldığım yazıya tahminimin çok üstünde geri dönüş geldi. Anladım ki bu mevzuda herkes çok dertli. Meseleyi ‘müşteriler, ben ve fırsatçı lokantalar’ ekseninde tekrar ele aldım, topluca harekete geçmeyi kolaylaştıran önerilerimi sıraladım.

Haberin Devamı

Üç hafta önce ‘Kişisine göre fiyat’ başlıklı yazım çıktı ve tahminimden öte geri dönüş geldi. Arı kovanına çomak sokmak gibi bir şey. İnsanlar gerçekten dertli bu konuda.

Hemen belirteyim ki, ben lokantacıların diğer meslek erbabına göre ne daha dürüst ne de daha sahtekâr olduğunu düşünüyorum. Ortalamayı yansıtıyorlar. Bu anlamda CEO ya da avukat veya doktor gibi prestijli iş kesiminden farklı değiller.

Farklı olan yönetmelik ve bizlerin davranışları. Haksız yere, örneğin doktorlara yüklenen çok insan var. Bildiğim kadarıyla telefonda bir şikâyet sonucu doktorlar hakkında soruşturma açan tek ülkeyiz. Lokantacılar içinse ülkemiz tam bir cennet. Her türlü hakları ve serbest hareket alanları var ama sorumlulukları yok.

*  *  *

Ama sizin, benim ve yemek yazarlarının da kabahati var bu konuda. Önce kendimden başlayayım. Kaçınız bana Instagram’da ve Twitter’da verdiğim iletişim@vedatmilor.com adresine yazıp gittiğim lokantada fiyatların kapıda asılı ya da mönüde mevcut olup olmadığını sordunuz? Sadece gittiğim lokantalarda fiyat ne diye soruluyor. Eskiden yazıyordum, şimdi yazmıyorum. Çünkü içindeki öfkeyi kusan birçok kişi tarafından, en bayağı bir popülizmi yansıtan hakaret mesajları geliyor. Herkes internette araştırsın ve fiyatları bulsun.

Haberin Devamı

Bu bozuk düzen nasıl değişirBen insanların değil, sistemin bozuk olduğuna inananlardanım. Ama sistemi değiştirmek de ancak kolektif eylemle mümkün. Aksi takdirde yakınmakla kalırız.

Beni davet eden lokantalar kara listeye giriyor

Lokantacılardan da bir ricam var. Bazen beni bunaltacak derecede “Bu bizim ikramımız” diye aşırı ısrar ediyorsunuz. Bir-iki kez havlu atıp tahmin ettiğim yemek ücretini bahşiş olarak bıraktığım oldu. Bu beni maddi zarara uğratıyor çünkü o zaman fatura alamıyorum.

İkinci olarak da bin kez “Davet kabul etmiyorum” dememe rağmen çok davet alıyorum. O lokantalar kara listeye giriyor. Kendi ayağınıza kurşun sıkıyorsunuz. “Vedat Bey, İstanbul’da falanca mutfağı filanca şekilde icra eden bir lokanta açtık, inşallah bir gün habersiz gelirsiniz” derseniz sorun yok. Sorun yok çünkü haysiyetimi kırmadan beni bilgilendiriyorsunuz.

Haberin Devamı

*  *  *

 Gelelim lokantalarda fiyat saydamlığı olmaması ve kişisine göre fiyat konusuna... Bana göre müşterilerin de kusuru var bunda. Kanımca ‘koyun gibiyiz’ ve başımıza gelenleri hak ediyoruz. Önerilerim:

  1. Bir lokantaya gitmeden önce internetteki kaynaklardan ve lokantanın sitesinden yemek ve içecek fiyatlarını bulmaya çalışın.
  2. Balıkçı ve meyhanelerde ilk iş olarak verilen siparişlerin şeffaf bir şekilde adisyona yansıtılıp yansıtılmadığına bakın. Bir okuyucumun söylediği gibi, “Turizmi gelişmiş Balkan ülkelerinde her bir sipariş ayrı ayrı adisyonlara yazılıp bir kopyası da masada bekletilir. Böylece uzun süren, siparişi birden çok kişinin verdiği yemeklerde bile, istenilen anda hesabın ne kadar olduğunu kontrol edebilirsiniz.”
  3. Sipariş öncesi her bir mezenin/yemeğin fiyatını sorun. Diyelim dört kişisiniz ve patlıcan salatası istediniz. Fiyat da diyelim 8 TL. Birçok meze yiyeceksiniz. Tek bir porsiyon istediğinizi belirtin. Lokanta veya garson güven vermiyorsa gelen her yemeğin fotosunu çekin. Yemek sonunda gerekli olabilir.
  4. Bill Gates’ten varlıklı bile olsanız hesabı dikkatle ve kalem kalem inceleyin. Açık seçik yazılmamışsa işletme müdürünü çağırıp kafanızdaki soru işaretleri dağılana kadar teslim alın.
  5. İçki içiyorsanız önceden fiyatlara bakın. Eğer şarap içiyorsanız ve lokanta tek bir firmayla çalışıyorsa hoşnutsuzluğunuzu belirtin ve bunu internette yazın.
  6. Tabii bütün bunları yaparken sesini yükseltmemek, sinirlerine hâkim ama ısrarcı olmak şart.

Bunlar yapılmazsa iki sonucu olur

Bütün bu dediklerim yemeğin keyfini kaçırır mı? Bir ölçüde. Keyfi kaçsın istemeyenler iki yola başvuruyor. Ya dönerci/ciğerci/pideci dolaşıyor ya da Yunan adaları ve benzeri, şeffaflığın norm olduğu ülkelere kaçıyor. Haklılar.

Sorun şu ki, yeterli çoğunluk dediklerimi veya benzerlerini yapmazsa bunun iki sonucu var. İlki, şu andaki, hepimizin yakındığı statünün devam etmesi. İkincisi ise hiç hesabı kontrol etmez ve sonradan yemediğiniz şeylerin size yedirildiğini veya kişisine göre fiyat belirlendiğini anlarsanız moralinizin bozulması.

Haberin Devamı

*  *  *

Belki o para sizin için önemli olmayabilir ama manipüle edildiğinizi anladığınız an gururunuz zedelenir. O parayı, yani sizden haksız alınanı hayır işlerinde kullansanız tam tersine, kendinizi daha iyi hissedersiniz.

Ben insanların değil, sistemin bozuk olduğuna inananlardanım. Ama sistemi değiştirmek de ancak kolektif eylemle mümkün. Aksi takdirde yakınmakla kalırız.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları