Belleğimde iz bırakan iki yılbaşı yemeği

Yılbaşı sofrasının tadı damağımızda... Ben de unutamadığım iki soframı size anlatmak istedim. Birinde henüz 11-12 yaşımdaydım ve siyah havyar istemiştim. Diğeriyse maddi zenginlik hayalimden vazgeçmemi sağladı.

Haberin Devamı

Belleğimde iz bırakan iki yılbaşı yemeği
HAVYAR YA DA KETÇAP

Büyükbabam Tahir Milor ve büyükannem Handan Milor’la büyüdüm. Konya’nın Tahir Paşa’sının torunu ve Mecidiyezade ailesinin büyüğü olan dedem çok tutumluydu. Annesi Şerife Hanım 14 yaşında Almanya’ya okumaya göndermiş. Tarih 1914. Birinci Dünya Savaşı ve ardından gelen yokluk yıllarını görmüş dedem. Paranın değerini bilir, har vurup harman savurmazdı. Tek bir lüksü vardı. Aralık sonu iki gün eşini alıp Şişli’den Tepebaşı’na gider, Pera Palas’taki favori odasında kalırdı. Onlar yokken, iki gün, yakın akrabalardan bir hanım gelip bana göz kulak olurdu.

Seneyi tam hatırlamıyorum. Ya 1966 ya da 1967, yani 11 veya 12 yaşındayım. Dedemlerin yokluğunda gelen hanımı hayal meyal hatırlıyorum: İklil Teyze. Yılbaşı ikimiz birlikte olacaktık.

Haberin Devamı

İklil Teyze “Gel dışarı çıkalım, lokantada yiyelim” dedi. Sanırım ilk lokantaya gidişimdi. Daha önce gittiysem de hatırlamıyorum. Maalesef İklil Teyze’nin beni hangi lokantaya götürdüğünü de hatırlamıyorum. Tek hatırladığım kelli felli garsonun ıstakoz gibi kızarması. Neden mi? Anlatayım... Garson geldi ve ne istediğimizi sordu. İklil Teyze “Canın ne çekerse ısmarla” demişti.

Önceden babaannem Handan Hanım’a yılbaşında ne yediklerini sormuştum. “Siyah havyar” demişti.  Lezzetini bilmiyordum. Merak ettim. Garsona “Siyah havyar var mı?” diye sordum. “Elbette” dedi. “Getir” dedim ama masanın altından İklil Hanım beni tekmelemeye başladı. Suratına baktım: Kaşlarını yukarı kaldırıyor, “Olmaz, çocuklar yemez” gibi şeyler söylüyordu. Havyarın çok pahalı olduğunu ve son derece iyi kalpli, kibar bir hanım olan İklil Teyze’nin yanında muhtemelen yeterli para olmadığını ne bileyim o yaşta? Neyse. O an en sevdiğim yiyecek aklıma geldi. Bol ketçaplı makarna... Garsona “Ketçap var mı?” diye sordum.

Adamın adeta kalp spazmı geçirir gibi kızarıp terlediğini hatırlıyorum!

İklil Teyze herhalde lokantaya ayıp olur diye düşündü ve beni bonfile yemeye iknaya çalıştı. Nafile! Haşlanmış makarna ve ketçap... Yanında da rendelenmiş kaşar peyniri. İki porsiyon götürdüm!

Haberin Devamı

Belleğimde iz bırakan iki yılbaşı yemeği

21'İNCİ YÜZYILA GİRİŞ

Tanıdığım pek çok insan yılbaşında ciddi kararlar alır. “Perhize gireceğim”, “Daha çok spor yapacağım”, “Kötü alışkanlıklardan vazgeçeceğim”, “Aileme daha çok vakit ayıracağım”, “Sevmediğim işimden ayrılıp kendimi müziğe adayacağım”...

Bunların gerçekleştiğini hiç görmedim. En azından benim çevremde... Gördüysem de en fazla bir-iki hafta sürer bu yenilik. Kısa sürede eski alışkanlıklar yeniye galebe çalar, eski tas eski hamam olur.

Bu yüzden ben yıllardır yılbaşında hiç karar almam. Alırsam ve amaçlarımı gerçekleştiremezsem moralimin bozulacağını bilirim. En azından irade gücümün sınırlarının farkındayım.

Buna tek istisna yeni yüzyıla girdiğimiz yılbaşı. Nasıl mı? Kısaca anlatayım...

Haberin Devamı

1999 aşırı dinamik ve adrenalinimin tavan yaptığı bir seneydi. 1998’de Stanford Üniversitesi’nin Hukuk bölümü bitti. Sonra bir hukuk şirketinde iyi maaşla ama haftada 100 saat çalışma... Vazgeçip, birkaç arkadaşla ‘high-tech’ şirketi kurup ‘yatırım sermayesi’ bulmaya çabalama... Sonra yeni kurulan bir şirkete girip dört sene sonra benim olacak hisse senetlerinin getireceği muazzam zenginlik vaadiyle haftada 120 saat çalışma...

Yılbaşı için eşimle Fransa’nın Bask bölgesindeki minik bir kasabaya kaçtık: Saint-Jean-Pied-de-Port. Otel de Les Pyrenees... Lokantası çok iyi. Kasabaysa cennetten bir köşe. Artık emekli olan Philippe Arrambide hem çok tatlı bir insan hem dört dörtlük şef.

Haberin Devamı

Yemek salonu doluydu, şef döktürdü. Kaz ciğeri, deniztarağı, ıstakoz ravioli, yabangüvercini, peynir ve tatlı. Tek yabancı ben ve eşim. Herkes Fransız. Hemen hepsiyle arkadaş olduk. Herkes orta sınıf. Herkes mutlu ve haysiyetleriyle yaşayan saygıdeğer insanlar. En önemlisi de hepsi dengeli yaşıyor. Çalışma, ev yaşamı ve eğlence arasında iyi bir denge tutturmuşlar.

Hisse senetlerinden feragat etme pahasına çalıştığım şirketten ayrılıp düşük maaşa rağmen akademik yaşama geri dönme kararı aldım o akşam.

Yazarın Tüm Yazıları