Adadan üç tavsiye daha...

Geçen hafta Patmos Adası’ndaki en sevdiğim lokantadan bahsettim. Aynı adadan 3 mekân daha önereceğim. Birinde bahçe domatesli pilavı, birinde kabak-patlıcan kızartmayı çok sevdik. Ela! ise ucuz değil ama hiçbir Yunan adasında benzeri olmayan bir ziyafet sunuyor.

Haberin Devamı

İlginç olan temmuzun ortasında, adada hemen herkesin bizden olmasıydı. Adalılar servis sektöründe. Otel-lokanta sahibi ya da çalışanı ve şoför. İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba 12 Ada bizim elimizde olsaydı böyle bakir ve doğal kalabilir miydi? Cevabı siz verin.

Adaya gelen Türkleri mizaç olarak iki kesime ayırabilirim. Eğlence ve hareket arayanlar birinci kesim. Daha kafa dinlemek ya da partnerleriyle birlikte gelip özel bir deneyim isteyenler ikinci kesim. Tabii her genelleme gibi benimki de fazla basitleştirici ve nüansları göz ardı ediyor. Ama doğruluk payı da var. İlk bahsettiğim kesim “Ambiyans da ambiyans” diyor. Bunların tercih ettiği daha çok füzyon tipi lokantalar. Belli başlı üç lokanta. En eskisi Benetos. Sonra Kyma ve yeni açılan Nama.

Haberin Devamı

Kyma ambiyans olarak bir numara. Mutfak olaraksa son sırada. Bir kez gittim ve verdiğim parayı helal etmedim. Pek damak zevki olmayan ama gösterişi seven bir sevgiliniz ve de bol paranız varsa gidin. Kız etkilenir!
Nama bu sene açıldı. Menüye baktım, her Avrupa kentinde bulunabilecek füzyon mutfağı. Sahipleri Atmos plajını da kiralayan Dimitri ile eski ada belediye başkanının oğlu Stratis. Gitmedim ama gidenler beğeniyor.

Ben Benetos’u seviyorum. Rezervasyonsuz giderseniz bahçedeki masalardan birine oturup güzel bir kokteyl eşliğinde tadımlıkları deneyebiliyorsunuz. Biz böyle yaptık. 5 tadımlık aldık ve üçünü bayağı beğendik. Favorim bao bun (pirinç hamurundan yumuşak ekmek) içinde kabuk değiştiren yengeç. Levrek ceviche ve bahçe domatesli pilavı da sevdik.

22.30 gibi masalardan biri boşalınca oraya geçtik ve nefis bir taze denizkestaneli linguini aldık. İtalya’da düzgün bir trattoria düzeyiydi.

Burada her zaman her yemek tutarlı değil ama şansınız varsa ve mutfak aşırı stres altında değilse çok iyi yiyorsunuz. Bu sefer şanslıydık. İki-üç gün sonra giden bir Türk arkadaşım da çok mutlu ayrıldı. Fırında oğlağı tavsiye ediyor.

Fiyatlar son derece makul

Patmos’ta tanıştığım Çiğdem Hanım’ın tavsiyesiyle Tpexanthpi’ye gittik. Burası Skala denen merkezde, önünde hep kuyruk olan bir lokanta. Ama çok beklemiyorsunuz, sıra çabuk geliyor. Popüler olmasının nedeni taze balık bulunması ve fiyatların son derece makul olması. Tarama vasat üstü, kabak ve patlıcan kızartması çok iyi. Meze olarak marine hamsi de alın. Sonra da çıtır çıtır bir patates kızartmasıyla ızgara bir balık. Biz deniz levreği seçtik. Ben “Bu 1 kilo vardır” dedim ve masama oturdum. Biraz sonra Yorgos geldi ve “900 gram” dedi. Belli ki dürüst insanlar ve yemek yiyen herkes memnun kalıp arkadaşlarına tavsiye ediyor. Reklamın en güzeli de bu değil mi?
Sıra geldi Ela! adlı mekâna... Campos sırtlarında bir çiftlik... Kanadalı Will ve Tess bu sene yanlarına iki genç İtalyan şef almış: Christian ve Adrian. İkisi de 3 Michelin yıldızlı lokantalarda çalışmış şefler ama gönülleri fine dining’de değil. Ürün odaklı, teruar mutfağında. Çok da başarılılar. İki kez gittim. Salatalar müthiş. Kendi bahçelerinden topladıkları domateslerle keçi peyniri, çamfıstığı, kuşüzümü de kullanarak nefis vinegret’li bir salata yapmışlar. ‘Ela! salatası’ dedikleri bahçe salata, yeşillik ve farklı meyveli salataları da çok iyi. Baharatlı ve bisque soslu ızgara jumbo karideslerini sevdim. İtalya’da makarna sosu olarak kullanılan puttanesca soslu ızgara ahtapot bacağı-ahtapot souvlaki’ye bayıldım. Sosta kırmızı şarap, kapari, domates, soğan, ançüez ve aromatik otlar var. Ahtapot olması gerektiği gibi dişe dokunur ve elbette vantuzu ile pişmiş. Mangaldan önce tavada pişiriyorlar ahtapotu. Yoğurt-salatalık çorbası da yaz için idealdi. Ana yemekte de şefler sanatlarını konuşturmuş. Levrek balığını ‘unilateral’ (tek taraflı pişirme) şekilde ve ‘butterflied’ (kelebek açılmış fileto balık) dedikleri teknikle çok başarılı pişirmişler. Pişirirken yabani rezene yağı ve arapsaçı da kullanmışlar. Bayılacaksınız buna! Son olarak da çekirdeği alınıp fırında pişmiş ev yapımı kremalı siyah Napolyon kirazı deneyin. Anlaşıldığı üzere ucuz değil ama mükemmel ve hiçbir Yunan adasında benzeri olmayan bir ziyafet...

 

Yazarın Tüm Yazıları