Paylaş
- Frankfurt, bizim için “İnsülin Şehri”dir. Çünkü, Höchst 1923 yılında Avrupa’da sabit kalite ve saflıkta insülini ilk üretenlerden biri oldu. Üretim Frankfurt’ta gerçekleşti. Daha sonraki yıllarda Sanofi’ye geçen merkez, insülinin etken maddesinin üretildiği tek adres oldu. Etken maddenin üretim adresi 90 yılı aşkın süredir değişmedi, değişmeyecek.
Merkezde sunum yapan Sanofi Diyabet Ar-Ge Merkezi’nden Reinhard Becker, 1923’deki üretime ilişkin şu ayrıntıyı aktardı:
- Höchst, başlangıçta diyabet sorunu yaşayan insanların tedavisinde kesime giden hayvanların pankreasından yararlandı.
Ardından “İnsülin Merkezi”ne yapılan yatırıma değindi:
- Buraya 1.3 milyar Euro’luk yatırım yapıldı.
Söz yatırımdan açılınca Guidi, Sanofi’nin Türkiye’deki yolculuğunu anımsattı:
- Sanofi, 65 yıldır Türkiye’de. Grubumuz, Türkiye’de faaliyet göstermekten çok memnun. Grubumuz 2009’da Zentiva’yı alınca Lüleburgaz’daki fabrikası (Tesis daha önce Eczacıbaşı’nındı) 613 milyon dolara bize geçti. Dünyada Sanofi’nin 100’ü aşkın üretim tesisi arasında Lüleburgaz 3’üncü sırada.
Sanofi Türkiye cirosunun 2015’te 352 milyon Euro olduğunu kaydetti:
- Grubumuz Ortadoğu’yu da İstanbul’dan yönetiyor. Fabrikamız Türkiye’deki her 6 kutu ilaçtan birini üretiyor. 46 ülkeye ihracatımız var. Ayrıca, tesisimizde 19 farklı ilaç şirketi için de üretim yapıyoruz.
Lüleburgaz’da 71 kişilik Ar-Ge Merkezi’nin bulunduğuna dikkat çekti:
- Son 5 yılda Ar-Ge’ye 193 milyon lira yatırım yaptık.
İnsülin üretiminin etken madde sonrasındaki aşamalarını içeren bir yatırımın Türkiye’de yapılıp yapılamayacağını sorduk, yanıtladı:
- Yolumuz açılırsa düşünürüz.
Hükümetle bu konuyu bir süredir görüştüklerini kaydedip ekledi:
- Yolumuz tümüyle kapalı değil ama “kazan-kazan” formülü istiyoruz. Çünkü, etken madde hariç de olsa insülin üretimi büyük yatırım gerektiriyor.
Hükümetin ilaç fiyatlarını çok baskı altında tuttuğunu savundu:
- Bu durum Türkiye’ye yenilikçi ilaç girişini zorlaştırıyor. Ayrıca, yatırım kararı alınırken soru işaretleri oluşuyor. Bizim gibi yenilikçi ilaç şirketleri, fiyat baskısının aşırılaşmasından endişe ediyor.
15 Temmuz darbe girişiminin etkileri hâlâ çok taze... Hükümet, OHAL yetkisini kullanıp “kılcal damar temizliği” yapıyor.
Oluşan belirsizlik, yerli-yabancı yatırımcıda soru işaretleri yaratıyor...
Bu ortamda Sanofi gibi yabancı yatırımcıları “işaret fişeği”ne dönüştürecek formülleri bulmak gerekmez mi?
ŞEKER HASTALIĞININ FATURASI 10 MİLYAR LİRA
FRANKFURT’taki “İnsülin Şehri” turunda Sanofi Türkiye Ülke Başkanı Fabrizio Guidi’ye şirketin Strateji ve Ticari Operasyonlar Direktörü Eren Çaşkurlu, Diyabet ve Yenilikçi Ürünler İş Birimi Direktörü Pelin Yunusoğlu, Diyabet Medikal Alan Müdürü Dr. Nurdan Bulur Demirel ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Proje Müdürü Dilara Fırat eşlik etti.
Guidi, halk arasında “şeker” diye bilinen diyabet hastalığının dünyadaki etkisine dikkat çekti:
- Dünyada her 6 saniyede 1 kişi diyabetten vefat ediyor. Diyabet, tek başına ölüm nedenleri arasında dünyada 6’ncı. Dünyada 415 milyon diyabetli hasta var. Bunların harcamaları 673 milyar dolara ulaşıyor.
Ardından Türkiye’ye döndü:
- Türkiye’de 7.2 milyon diyabetli hasta var. Bunların 5.6 milyonu tedavi görüyor. Türkiye, diyabetli insan sayısında Rusya ve Almanya’dan sonra Avrupa’da 3’üncü. TİP 2 diyabet maliyeti yan komplikasyonlar hariç10 milyar lirayı buluyor.
1983’E KADAR SIĞIR VE DOMUZ PANKREASI TEMEL KAYNAKTI
SANOFI Diyabet Ar-Ge Merkezi’nden Reinhard Becker ile Üretim Müdürü Dr. Ingolf Stückrath, insülinin ilk kez 1921’de Kanada’da keşfedildiğini vurguladı:
- Frankfurt’un “İnsülin Şehri”ne dönüşmesinde öncü rol oynayan Höchst, 1923’te insanların tedavisi için gereken insülini domuz ve sığır pankreasından elde etti.
Stückrath, bu yöntemin 1983 yılına kadar sürdüğünü belirtti:
- 1983’te ilk semi sentetik (doğadaki benzerleri örneksenerek insanlar tarafından yapılanı) insan insülini üretildi.
2000’li yılların başından itibaren insülinin biyoteknolojik yöntemlerle üretildiğini kaydetti:
- Bu yöntemde DNA sarmalından insülin üreten hücre, memeli hayvanların bağırsağında yaşayan E.coli (Escherichia coli) adlı bakteriye enjekte ediliyor. Geometrik çoğalma yeteneği bulunan E.coli, glikozlu (şekerli) bir kaba yerleştiriliyor. Hızla inanılmaz büyüklüğe ulaşıyor. Sonra E.coli içindeki hücrenin ürettiği insülin ayrıştırılıyor.
Becker, son 15 yılda Frankfurt’ta 50 ton aktif madde üretildiğini ifade etti:
- Artık etki süresi daha uzun insülin üretimi söz konusu.
Sanofi Türkiye Ülke Başkanı Fabrizio Guidi, araya girdi:
- Türkiye pazarındaki insülinden daha ileri aşamada olan ürünü 2017’nin ilk çeyreğinde getirmeye hazırlanıyoruz.
Paylaş