Paylaş
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ve Yönetim Kurulu Üyesi Celal Toprak’la birlikte mesleki sorunlarımızla başlayan sohbette Kılıçdaroğlu’na güncel sorular yönelttik. Öncelikle emniyetteki görevden almalara dikkat çekti:
- Savcıların istediği yolsuzluk operasyonlarını başlatan emniyet müdürleri, müdür yardımcıları, amirler anında görevden alınıyor. Askeri darbe dönemlerinde bile bu kadar yaygın görevden alma görmedim.
- Hükümetle “Gülen Cemaati” arasında yaşanan kapışma nereye kadar uzanır? Bu iş nerede biter? Bir öngörünüz var mı?
- Ne cemaat, ne de hükümetle yakın ilişki içinde değiliz. Kapışmanın nerede durabileceği konusunda öngörüde bulunamam.
Konuya “hükümet-cemaat kapışması” penceresinden bakmadığını belirtti:
- Ortada bakanların, Başbakan’ın oğluna uzanan yolsuzluk iddiaları var. Bunlarla ilgili soruşturma yürümeli, gereği yapılmalı.
Hükümetin özellikle olayı “kapışma”ya çektiğini savundu:
- Ortada evdeki ayakkabı kutularından çıkan paralar, bakan oğlunun evinde bulunan para sayma makineleri var. Bunların araştırılması, bakan oğlu, Başbakan oğlu, genel müdür demeden soruşturulması gerekirken konu “hükümet-cemaat kapışması”na kaydırılıyor.
Yolsuzlukların üzerine gidenlerin görevden alınmasının dış dünyada soru işaretlerine yol açtığını vurguladı:
- Yolsuzlukların üzerine gidenlerin görevden alınması, Türkiye’nin dünyada itibar kaybetmesine yol açıyor. Uluslararası sermaye, şu anda Türkiye’de iyi bir gelecek görmüyor.
Uluslararası sermayenin demokrasinin, oturmuş hukuk sisteminin bulunduğu ülkelere yöneldiğinin altını çizdi:
- Bir ülkede demokrasi yoksa, sağlıklı işleyen hukuk sistemi olmazsa, uluslararası sermaye orada yatırım yapmaz.
Uluslararası piyasalarda “Türk ekonomisinin çıpası” sayılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, “Kontrol bizde, erozyon olmaz” demesi, yolsuzlukların üzerine gidenlerin görevden alınmasının yarattığı kuşkuyu ortadan kaldırmaya yeter mi?
1 metrekare arsanın satışı Başbakan’a bağlanır mı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’dan Hakkari’ye kadar Türkiye’nin her köşesindeki 1 metrekarelik arsa satışının dahi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kişisel kararına bağlandığını belirtti:
- Maliye Bakanlığı’na, Milli Emlak’a güvenmiyor musun? Tek başına devlet yönetmek olur mu?
- Başbakan, özellikle madenlerle ilgili tüm izinleri kendine bağladı. Buna gerekçe olarak da, geçmişte verilen rusatlarla devletin zarara uğratılmasını gösterdi.
- Devletin soyulması bu şekilde önlenir mi? Ortada bir soygun varsa yapanın burnundan getirirsin, bir daha kimse tevessül etmez.
CHP’yi yönetmek ülkeyi yönetmekten daha zordur
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sorduk:
- Bugün iktidar olsanız, piyasalarda istikrarı, güven ortamını sağlamak için ne yapardınız?
- İş dünyasına öncelikle, “İşinizi yapın, üretmeye bakın, öncelikle demokrasi ve hukuk sistemi çok iyi işleyecek, önünüzdeki tüm engeller kalkacak” güvencesi veririz. Siyasi Ahlak Yasası’yla, siyasetteki kirliliği ortadan kaldıracağımızı ortaya koyarız. Gelir idaresi’ni özerkleştirip, vergi denetimini siyasetin silahı olmaktan çıkarırız. Bağımsız kurumlarda gerçek bağımsızlığı sağlarız.
Dış politikaya da değindi:
- Komşularımızla yeniden barışa, güvene dayalı ilişkiyi sağlarız. Bu, bölgeye ihracatımızı patlatır. Bakın Irak’ın önümüzdeki 10 yılda 500 milyar dolarlık altyapı yatırımı olacak. Bunu Maliki bize söyledi. Bundan Türk işadamlarının en büyük payı alması iyi olmaz mı?
- Kamuoyunu buna nasıl inandıracaksınız?
- Söz verdiklerimiz yaptıkça bize güven artar. Bir yılda bu güveni sağlarız.
CHP’den örnek verdi:
- CHP’yi yönetmek, Türkiye’yi yönetmekten daha zordur. 3 yılda CHP’de çok şey değişti.
Paylaş