’Yerli kompresör istemem’ dedi, Türk şirketinin Almanya’da ürettiğini aldı

ORTA Anadolu Makine ve Aksam İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, bir işadamına ürettiği Dalgakıran kompresörünü almasını önerdi. İşadamı oralı değildi:

Asla yerli kompresör kullanmam. Alman malı düşünüyorum.

- Almanya’dan hangi marka kompresörü alacaksınız?

Hertz marka kompresörü alacağım.

Adnan Dalgakıran
, müşteriyi ikna etmeye çalıştı:

Bizim kompresörleri Avrupa’da birçok ülkeye ihraç ediyoruz. Avrupa ülkeleri de bizim kompresörü kullanıyor. Siz de deneyin.

- Ben Hertz’den vazgeçmem.

Aslında Adnan Dalgakıran, kompresör satmaya çalıştığı müşteriyi kaçırmamıştı. Çünkü, Hertz kompresörlerini de Almanya’da kendisi üretiyordu. Müşterilerin "İlle de Avrupa ürünü" diye tutturacağını öngördüğü için Almanya’da şirket kurup, Hertz markasıyla üretime geçmişti.

Aynı taktiği Rusya’ya taşıyan, İran’da montaj fabrikası kuran Dalgakıran, hem sevindi, hem üzüldü: "Demek ki Almanya’daki markayı iyi tutturmuşuz. Ama Türk makine sanayisinin ulaştığı kalite düzeyini anlatmakta hálá zorlanıyoruz."

Bu öyküyü Erensan CEO’su Ali Eren ve Yılmaz Redüktör Genel Müdür Yardımcısı Ender Yılmaz ve Adnan Dalgakıran’la yaptığımız sohbette öğrendim.

Erensan’ın CEO’su Ali Eren de, iç pazardaki ithal mal sevdasına bir örnek verdi: "Cambridge ve Manchester’deki üniversitelerin ısıtma kazanları Erensan. Aynı kazanı İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve İstanbul Üniversitesi’ne (İÜ) satamadım. Onlar ithal kazan kullanıyor."

Ali Eren
, TOBB Endüstri ve Teknoloji Üniversitesi’nin (ETÜ) bile ithal kazanla ısınmasına içerlemiş: "Özel sektörün çatı örgütünün üniversitesi neden ithal kazan kullanır?"

Türkiye, 2008’de makine ithalatına 24 milyar dolar ödemiş. Türk makine üreticileri 11 milyar dolarlık ihracata imza atmış. Türk makine sektörünün içerdeki satışları da 15 milyar dolar dolayında gerçekleşmiş.

Dalgakıran, makinedeki 13 milyar dolarlık açığa dikkat çekti: "Cari açıkta petrolden sonra en büyük etken makine ithalatı."

Şimdi Orta Anadolu Makine ve Aksam İhracatçıları Birliği’nin (OAİB) Türk işadamlarına çağrısı var: "Türkiye’de üretilen makineleri incelemeden, ithal makineye yönelmeyin. En azından krizde kaynaklar ülkemizde kalsın."

OAİB, bu çağrıyı kampanyaya dönüştürüp, içerde satışı 5-6 milyar dolar artırmayı deneyecek. Böylece ithalat aynı miktarda gerileyecek...

Dünya krizde kıvranırken çarkları Türkiye’de üretilen makinelerle döndürmek daha doğru olmaz mı?

15 yılda 87 milyar dolarlık ciro başka yerde olabilir mi

DÜNYA sigorta devi Allianz’ın Koç Holding’le yollarını ayırıp, Türkiye’de kendi markasıyla yola devam kararını kutladığı gecede Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü’ye sordum:

Mersin Akkuyu nükleer santral ihalesinde Rus JSC Atomstroyexport-JSC Inter Raoues-Park Teknik Ortak Girişim Grubu’nun kilovatsaat başına 21.16 sentlik elektrik fiyatına ne diyorsunuz?

- Alım garantili 15 yılda devlete elektrik satışı, bu fiyatla 87 milyar dolarlık ciro demek. Zaten konsorsiyum farkına varıp fiyat indirmek istedi.

Siz girseydiniz teklifiniz ne olurdu ya da beklentiniz ne düzeydeydi?

-Fiyat noktasına gelmemiştik. 18 senti aşmaz diye düşünüyordum.

Sonra Akkök Grubu CEO’su Mehmet Ali Berkman’la karşılaştım. O da fiyat üzerinde durdu: "Santralın 20 milyar dolara mal olacağını düşünsek bile, devletin alım garantisiyle 15 yılda öngörülen 87 milyar dolarlık ciro bana yüksek geldi."

Nükleer santralın önünü bir de "yüksek fiyat"la tıkamayalım.

Dil sürçmesi var

TÜRK Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil’in, "Kevin Costner’a 1 milyon dolar ödedik. Oynadığı reklamın THY’ye binde 1 katkısı olsa, 5 milyar dolarlık ciroda 50 milyon dolar eder" mesajını aktarmıştım. Kotil’in dili sürçmüş, ben de aynen yazmışım. Çünkü, 5 milyar doların binde 1’i, 5 milyon dolar ediyor. Kotil, sanırım "yüzde 1’lik katkı" demek istemişti...
Yazarın Tüm Yazıları