Yabancı şirket Türk ortağından ’ya darbe olursa’ maddesi istedi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TÜRKİYE’nin önde gelen gruplarından biri, bazı özelleştirme ihalelerine birlikte girmeyi planladığı yabancı sermayeli şirketle anlaşma imzalamak üzere masaya oturdu.
Yabancı sermayeli şirket, Avrupa Birliği’nin (AB) 27 üyesinden birindendi. Ortaklık için hazırlanan anlaşmanın maddeleri iki tarafın CEO’larının önderliğindeki ekipleri tarafından gözden geçirildi, ayrıntılar üzerinde duruldu.
Yabancı sermayeli şirketin CEO’sundan ilginç bir istek geldi:
Türkiye’de geçmişte askeri darbeler yaşandı. Son dönemlerde bu konu ülkenizde sıkça gündemde tutuluyor. Aramızdaki anlaşmaya ’ya darbe olursa’ maddesi koymak istiyoruz.
Türkiye’nin önde gelen grubunun CEO’su şaşırdı:
- Nasıl yani?
Türkiye’de karşılaşılabilecek risklerle ilgili bölüme askeri darbe konusunu da eklemek istiyoruz.
- Nereden çıkardınız şimdi bunu?
Eğer darbe olursa, ortaya çıkacak riski paylaşmak istemeyiz.
Türk CEO, şaşkınlık ve üzüntü karışımı bir duyguyla, yeni ortaklarını ikna etmek için kendi yaşamından örnekler verdi:
- 1960 darbesi sırasında lisedeydim. Sonra 1971’deki 12 Mart Muhtırası’nı yaşadık. En son 12 Eylül 1980’de demokrasiye askeri darbe molası verildi. Şimdi ortaklık yapmaya geldiğiniz grubumuz 1960’lı yıllarda da Türkiye’de faaliyet gösteriyordu. Üstelik o yıllardan beri de sürekli büyüme trendinde.
Öyle ama sözünü ettiğiniz yerli bir grup. Aynı şey yabancı şirketler için söz konusu olabilir mi?
Türk CEO, bu kez uzun yıllardan beri Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketlerden örnekler verdi:
- Bakın Türkiye’de askeri darbeler yaşadığımız gibi sıkça başka siyası krizler de gördük. Elbette böyle dönemlerde ekonomik istikrarsızlık da gündeme geliyor. Bundan yerlisi, yabancısı birçok şirket etkileniyor.
Bakın siz kendiniz bir olumsuz etkilenmenin söz konusu olduğunu söylüyorsunuz.
- Ama ben genel bir etkilenmeden söz ediyorum. Askeri darbeler döneminde özellikle yabancı sermayeli şirketlerin üzerine gidilmesi söz konusu değil.
Türk CEO epey dil döktükten sonra yeni ortaklarını ikna etti, "Ya darbe olursa" maddesi imzalanan anlaşmaya girmedi.
Olayın kahramanı Türk CEO’yla Suzan Sabancı Dinçer’in ev sahipliği yaptığı Akbank’ın Bodrum’daki "Yaza Merhaba" davetinde karşılaştım. "Ergenekon Operasyonu yabancı ortaklarınızı nasıl etkiliyor?" diye sorunca, "Ya darbe olursa maddesi" öyküsünü anlattı...
Türkiye garip cephelere bölündü, AKP’ye muhalefet edenlere "darbe yanlısı" damgası yapıştırılır oldu. Böylece "darbe" kelimesi dillerden düşmez hale geldi. Üstüne Ergenekon Operasyonu eklendi...
Yabancı sermaye bu ortamda "darbe"den ürkmesin de ne yapsın?
Ergenekon Operasyonu’na uygun tavşan fıkrası
BODRUM’da Akbank’ın davetine gitmek üzere hazırlanırken, bir işadamı aradı, "Aklıma gündeme uygun bir fıkra geldi" diye söze girip, anlattı:
Tavşan, nefes nefese ormandan kaçıyormuş. Aslan durdurmuş:
Hayırdır tavşan kardeş, ne bu telaş? Orman dururken, şehirde ne işin var?
- Ormandaki tüm filleri hadım ediyorlar. Onun için kaçıyorum.
Madem filleri hadım ediyorlar, sen neden korkup kaçıyorsun?
- O karışıklıkta kime nasıl anlatabilirim fil olmadığımı...
Koç çalışanları arasında kaç bıyıklı var
KOÇ Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Ayşe Arman’a verdiği röportajda "işyeri disiplini" olarak algılanması gereken bazı kuralları saydı:
"Kendimize göre bir işyeri ciddiyeti var. Tişört olmaz, gömlekle gelinecek. Blucin giyilmez. Çorabı düşük adamı da sevmem.Eti gözükmeyecek. Ayakkabılar boyalı olacak. Sakallı, bıyıklı adamı katiyen işe almam. Her gün tıraş olunacak. Kadın personel çok frapan olmasın, mini etek giymesin."
Başbakan Tayyip Erdoğan, bunlardan sadece "sakallı, bıyıklıyı işe almam" sözüne odaklanıp, Rahmi Koç’a, "ilkel ve ayrımcı" diye yüklendi. Aslında ayrımcılığı yapan Erdoğan’dı. Konuya sadece bıyıklı, sakallı erkek açısından bakmıştı. Oysa Koç, kadınların giyimi konusunda Erdoğan’ın hoşuna gidecek, "Frapan giyimli, mini etekli kadın istemem"i de dile getirmişti.
Erdoğan’ın açıklamasını görür görmez, Koç Holding’in eski tepe yöneticilerinden birini aradım: "Koç Grubu şirketlerinde çalışan 90 bin dolayında kişinin kaçında bıyık var acaba?"
Yönetici güldü: "Öyle bir istatistik tutulduğunu sanmıyorum. Rahmi Bey’in sözünü ettiği kurallar daha çok yönetim kademesi için geçerli. Fabrikalarda bıyıklı işçiler vardır."
Koç Grubu yönetiminin yerinde olsam, 90 bin dolayında çalışan arasındaki bıyıklı erkekleri sayar, sonucu Erdoğan’a gönderirim. Belki o zaman Rahmi Koç’un, "ilkel ve ayrımcı" olmadığını anlar...