Paylaş
- Biz o çalışmaları yapıp, sistemi oturtalı 4-5 yıl oldu.
Ahmet Misbah Demircan’ın mesajını çağrı olarak kabul edip, hemen Beyoğlu Belediyesi’ne gittim. Demircan, 45 dakikada Beyoğlu’nun nasıl “Akıllı Kent” ya da kendi sloganlarıyla “Bilge Şehir”e dönüştüğünü anlattı:
- Birinci dönemimde göreve başladığımda birimler arası bilgi akışının bile olmadığını gördüm. Önceliği ortak veri tabanı oluşturmaya verdim. Bir turizmci refleksiyle tarif ederek yazılımlar hazırlattım. Böylece “Bilge Şehir Beyoğlu”nun temellerini attık.
- Bu size ne kazandırdı?
- Öncelikle belediyemizin çalışmalarında koordinasyonu, hızlanmayı ve şeffaflığı getirdi.
Hemen bir ayrıntıya dikkat çekti:
- Sorununu çözmek, işlem yaptırmak gibi nedenlerle belediyemize gelen vatandaşlarımızın oranı yüzde 2-3’ü geçmez. Bu durumda “Akıllı Kent” olmanın, vatandaşın belediyeye uğramayan yüzde 97’lik bölümüne ne faydası var?
Bana soruyu tekrarlamak düştü:
- Evet, ne faydası var?
- Bu altyapı bize “Vatandaş Başkan” modeline geçme şansı sağladı.
- Nedir “Vatandaş Başkan” modeli?
- Çok güçlü bir call center’ımız (çağrı merkezi) var. Vatandaş aradığında, eğer cep veya ev telefonu bizde kayıtlıysa, görevli arkadaşımızın önüne hemen o vatandaşın ekranı açılıyor.
- Görevli, vatandaşa ismiyle hitap ediyor o zaman değil mi?
- Evet... Bununla da yetinmiyor. Vatandaşın tüm bilgilerini gördüğü için, şikayetini, sorununu daha kolay algılayabiliyor.
- Sonra?
- Diyelim ki vatandaşımız sokağındaki çöp sorununu iletti. Vatandaşın şikayeti, o bölgeye yakın kim varsa, hemen onun cep telefonuna iletiliyor.
- Cep telefonuna giden mesajla, belediye çalışanı görevini yapıyor mu?
- Elbette... Çünkü, vatandaşın kendisine iletilen şikayeti, anında Belediye Başkanı’nın talimatına dönüşüyor. Talimatı alıp, işini yapıyor. Görevi tamamlayınca da yine çağrı merkezine durumu iletiyor.
Demircan, bu noktada, vatandaşın yüzde 97’si örneğine döndü:
- “Vatandaş Başkan”, Beyoğlu’nda yaşayanların “Bilge Şehir”e dönüşmemizle devreye giren uygulamalardan biri... Oluşan altyapı, bunun gibi birçok konuda adım atmamızı sağlıyor.
Ardından ekledi:
- Şimdi Turkcell’le yeni bir çalışma daha yapıyoruz. Vatandaş, sorununu, şikayetini, talebini isterse resimli olarak yapabilecek. “Olay yeri” fotoğrafı çekip, gönderebilecek.
Bundan 3-4 yıl önce dönemin Yalova Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu’yla otobüs yolculuğu yapmıştık. Binicioğlu, cep telefonuna sürekli sesli mesaj kaydedip duruyordu. Sorunca anlattı:
- Vatandaşlar bana sesli mesajla ulaşıyorlar. Ben de onlara sesli yanıtlar veriyorum.
Binicoğlu’nun uyguladığı sistem o günlerde bana çok farklı gelmişti. Vatandaş, sesiyle de olsa sürekli belediye başkanıyla diyalog kurabiliyordu...
Ancak, Beyoğlu’ndaki “Vatandaş Başkan” modeli, işi bambaşka noktaya taşıyor...
4 bin aile, kartla ‘Sosyal Market’ten alışveriş yapıyor
BEYOĞLU Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, elindeki kartı gösterdi:
- 4 bin yoksul ailenin elinde bu karttan var.
- Kart ne işe yarıyor?
- Bu karta biz ayda ortalama 150 kontör yüklüyoruz. Vatandaşımız alışverişini bizim “Sosyal Market”imizde yapıyor.
- “Sosyal Market” nedir?
- Bu marketin rafları işadamlarımızın, şirketlerimizin bağışlarıyla doluyor. Biz artık “yardım kolisi” falan dağıtmıyoruz. Vatandaşımız kartıyla gidiyor, giyim eşyası, gıda, deterjan, her neyse ihtiyacını karşılıyor.
- Karta yüklenen kontör alım gücü ne kadar?
- Aylık 400-450 lira dolayında.
Demircan, marketin şu yönüne dikkat çekti:
- Yapılan bağışlar olduğu gibi kayıtlara girer. Barkodlar yapıştırılır. Bir vatandaşımız diyelim ki 1 kilo pirinç aldı. O alışveriş anında pirinci bağışlayan örneğin Torunlar’ın da kaydına düşer. Yani bağışçı, verdiği ürünün kime gittiğini bilir.
Bağışların vergiden düşürülebildiğine de vurgu yaptı:
- Gıda, giyim, deterjan, her ne olursa olsun şirketlerin bağışları vergiden düşülebiliyor.
- Hem de yoksul vatandaş kendi başına alışveriş yapma özgürlüğüne kavuşuyor...
- Elbette... İhtiyacı neyse onu alıyor.
- Olaki bu kart alkolik bir vatandaşın eline geçti. “Alkollü içki alamaz” gibi bir sınırınız var mı?
- Marketimizdeki ürünler zaten bağışlardan oluşuyor. Adı üstünde, “Sosyal Market”... Yani, gıda, giyim, temizlik ürünleri gibi temel ihtiyaçları karşılıyor. Alkollü içki zaten orada yok.
Visa Europe Bölge Müdürü Berna Ülman’la bir süre önce buluştuğumuzda, “Sosyal yardımlar, kartlı sisteme bağlanmalı” önerisini ortaya koymuştu...
Beyoğlu Belediyesi’nin kurduğu sistem, hem yoksulu rencide etmiyor, hem de bağışçıyla ihtiyaç sahibi, doğrudan market rafındaki ürün üzerinden buluşabiliyor...
Öyleyse artık valilerin, belediye başkanlarının kömür, buzdolabı, yardım kolisi dağıtması modelini terketmek gerekiyor...
Gezici araçla nabız tutuyor
BEYOĞLU Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “mobil araç”a dikkatimi çekti:
- Bizde vatandaşın belediyeye gelmesini, aramasını beklemekle yetinmek yok. “Mobil Araç” adını verdiğimiz sistemle vatandaşı ziyarete gidiyoruz.
- Ziyaretlerin amacı nedir?
- 4 personelimiz gittikleri evlerden şikayetleri, bize dönük eleştiri ve övgü ne varsa kayda geçiriyor.
- Sizi şiddetles eleştirenler mutlaka oluyordur...
- Olmaz mı, elbette olabiliyor. Vatandaşlarımızla gereğinde ben de birebir irtibat kurmaya çalışıyorum.
Paylaş