Paylaş
U.S. Chamber of Commerce (Amerikan Ticaret Odası) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) ortaklaşa düzenlediği “Türkiye Yatırım Haftası” için ABD’de bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, New York’taki görüşmeleri değerlendirirken şu saptamayı yaptı:
- Amerikan Ticaret Odası’nın 3 milyon üyesi var. Bunların yüzde 1’inin Türkiye’ye ilgisini çeksek, 30 bin işadamı demek. Bırakın yüzde 1’ini, binde 1’i gelse, 3 bin Amerikalı işadamının ülkemize yönelmesi anlamını taşır.
Amerikalı yatırımcıların eğilimi üzerinde durdu:
- Amerikan Ticaret Odası, Türkiye’ye alım heyetleri getirmeyi planlıyor. Ayrıca Amerikalı yatırımcıların ellinde
3 trilyon dolar var ve bu dönemdeki öncelikleri Amerika dışında yatırım yapmak. Biz bu yatırımlardan pay almak istiyoruz.
Yeri gelmişken, Türk işadamlarının yurtdışındaki yatırımlarına değindi:
- Türk özel sektörünün yurtdışında 2012’de yaptıkları yatırım 4.5 milyar doları buldu. 2012’de bu konuda rekor kırıldı. Biz bir yandan bunun da olmasını istiyoruz ama ülkemize de daha fazla uluslararası yatırım çekmeyi hedefliyoruz.
Türk özel sektörüyle ilgili bir başka önemli rakama dikkat çekti:
- BIS (Bank of International Settlement) verilerine göre Türk özel sektörünün uluslararası kayıtlara geçen yurtdışındaki portföy yatırımları 130 milyar dolar düzeyinde. Yani, Türk özel sektörünün yurtdışında tuttuğu para minimum 130 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.
- Yurtdışında tutulan para daha çok nerede değerlendiriliyor?
- 50 milyar doları aşan bölümü Amerikan Hazine kağıtlarına yatırılmış durumda.
- Bu rakamın içinde, “Bıyıklı yabancı” diye tanımladığımız, yani Türk Hazine kağıtlarına yatırılan para da var mı?
- Bir miktar olabilir. Ancak, ne kadar olduğuna dair elimde veri yok.
- Bu verdiğiniz rakam kayıtlı olanı, yani bildikleriniz. Türklerin kayıtlara geçmeyen yurtdışındaki parası ne kadar?
- O konuda bir tahmin yürütmek istemem.
- Türk vatandaşlarının yurtdışında tuttukları paraları Türkiye’ye getirmeleri için birkaç yıl önce “Varlık Barışı”na başvurmuştunuz.
- Evet, o dönemde bir kaynak girişi olmuştu. Şimdi yine bu konu üzerinde çalışıyoruz.
- Yeni bir Varlık Barışı mı söz konusu olacak?
- Evet. Maliye Bakanlığı ile bu konuyu görüşüyoruz. Yeniden Varlık Barışı benzeri bir uygulamayı düşünebiliriz.
- Neden yeniden “Varlık Barışı”nı düşünmeye başladınız?
- İlkini çıkardığımızda dünyada kriz vardı. Türkiye bugünkü kadar öne çıkmamıştı. Bu dönemde “Varlık Barışı” daha etkili olabilir.
Türkiye’de 10-11 yıldır siyasi ve ekonomik istikrar ortamı var. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, bu istikrarı imrenerek izliyor.
Hükümet, Türkiye’yi yabancılara “Güvenli liman” olarak gösteriyor. Reyting kuruluşları da adım adım “yatırım yapılabilir ülke” notu veriyor.
Buna rağmen Türk özel sektörü 130 milyar dolarını yurtdışında tutmayı yeğliyor.
Bu rakam, Türk özel sektörünün hâlâ tereddüt yaşadığını göstermiyor mu?
Yeni bir “Varlık Barışı” o tereddütü gidermeye yeter mi?
Nasdaq’ın Borsa İstanbul’a ortak olmasını istiyoruz
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte New York’ta Nasdaq’ın kapanış gongunu çaldıktan sonra kurumun Başkan Yardımcısı Sandy Fruchner’le görüştü:
- Hangi konular üzerinde durdunuz?
- Nasdaq, dünyada teknolojik altyapısı en gelişmiş borsa konumunda. Borsa İstanbul’da Nasdaq’ın teknolojik altyapı birikiminden yararlanmak istiyoruz. Ayrıca stratejik işbirliğine girmeyi de planlıyoruz.
- Stratejik işbirliğinden ne anlamalıyız?
- Nasdaq’ın Borsa İstanbul’dan hisse almasına kadar uzanacak işbirliği olabilir. Gerek New York, gerekse Londra, İstanbul’un bölgede finans merkezi olacağına inanıyor. Onlar İstanbul’u kendilerine rakip görmüyor. Yani, işbirliğine sıcak bakıyorlar.
- Nasdaq’a hangi koşulla Borsa İstanbul hissesi verilebilir?
- Karşılıklı konuşup formülü bulacağız. Belki Borsa İstanbul da Nasdaq’tan hisse alır. Nasdaq ve Borsa İstanbul’un stratejik işbirliği, bölgemizdeki ülkelere dönük ortak adımları atmamızı da kapsayabilir.
Kişi başı 25 bin doları rahat yakalarız
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan’a Türkiye’nin orta gelir tuzağına düşüp düşmeyeceğini sorduk:
- Yargı ve eğitim başta olmak üzere önemli reformları gerçekleştirirsek, orta gelir tuzağına düşmeyiz.
Ardından 2015’e dönük beklentisini aktardı:
- Yaptığımız hesaplamalar 2015’te kişi başı gelirimizin 12 bin 500 doları aşabileceğini gösteriyor. Bu da “zengin ülkeler” ligine yükselmek demek.
2023 hedefini anımsattı:
- Ortalama yüzde 4-5 büyümeyle milli gelirimizin 2 trilyon dolara, kişi başına gelirimizin 25 bin dolara çıkması hiç de zor görünmüyor.
Dolar bazında milli gelirin ulaşacağı düzeyde güçlü Türk Lirası’nın da rol oynayacağını vurguladı:
- Uzun vadede Türk Lirası güçlenecek. Böylece dolar bazında milli gelirimizin yükselmesinde kurun etkisi de görülecek.
Büyüyen, güçlenen ekonominin ülke parasını da güçlendirmesinin normal seyir olduğunu kaydetti:
- Ekonomisi güçlenen Türkiye’nin parası da güçlenecektir.
- Türkiye 2023’te bu verilerle dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girebilir mi?
- Şu anda önümüzde bulunan 5-6 ülkenin performansına bağlı. Hedeflediğimiz tarihte ilk 10 ekonomi arasına girmemiz kolay olmayabilir.
Paylaş