Türkiye, yurtdışındaki önde gelen Türk bilim adamlarına doğrudan destek veremez mi

AVEA CEO’su Erkan Akdemir ve ekibinin Mobile Experience Laboratory ile işbirliğine imza attığı Massachusetts Institute of Technology’de (MIT), Gambit Game Laboratory’yi gezme, çalışmaları öğrenme fırsatı bulduk.

Haberin Devamı

MIT Mobile Experience Laboratory Direktörü Federico Casalegno rehberliğinde Erkan Akdemir, Avea Cief Technology Officer’ı (CTO) Coşkun Şahin ve IT Direktörü Egemen Kurdoğlu’yla birlikte laboratuvara girerken kapıdaki Singapur yazısı dikkatimizi çekti. Biz sormadan Gambit’in direktörü açıkladı:
- Bu laboratuvarı Singapur hükümeti destekliyor. Laboratuvarın bir benzeri de Singapur’da bulunuyor.
- Laboratuvarda neler yapıyorsunuz?
- Bilgisayar oyunları geliştiriyoruz. Bugüne kadar geliştirilen 5-6 oyun ticarileşti. Bir oyunumuzun iPad versiyonu 13 ülkede devreye girdi.
- Geliştirdiğiniz oyunların sağladığı gelir ne kadar?
- Bu konudaki bilgileri Singapur açıklayabiliyor.
Gambit Game Laboratory Direktörü, şu noktanın altını çizdi:
- Burada yılda 40 Singapurlu öğrenci eğitim görüyor. Sonra Singapur’a dönüp, bilgisayar
oyunları geliştirme konusunda çalışmalar yapıyorlar.
Ertesi gün Türkiye’nin Boston Başkonsolosu Murat Lütem’le buluştum. Lütem, bir yandan konsolosluk merkezi olacak binanın onarımını haziran ayına yetiştirmeye çalışırken, diğer taraftan Boston ve çevresindeki üniversitelerde görev yapan Türk bilim adamlarıyla görüşmeler yaptığını aktardı:
- Başta Harvard ve MIT olmak üzere buradaki üniversitelerde çok değerli, kendini kanıtlamış, önemli araştırmalara imza atmış ve atan bilim insanlarımız var. Onların buradan Türkiye’ye nasıl yararlı olabilecekleri konusu üzerine yoğunlaştım. Hepsi, ülkemize buradan her türlü katkıyı vermenin heyecanını yaşıyor.
Singapur’un MIT’deki bilgisayar oyunları laboratuvarını anımsattım:
- Gidip görmedim ama duymuştum. Üstelik Singapur, söz konusu merkeze çok ciddi kaynak desteği vermiş.
Sohbetimiz sürerken Murat Lütem, Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı Prof. Gökhan Hotamışlıgil’i aradı, 1 saatlik görüşme fırsatı yarattı. Hemen Harvard Üniversitesi’ne gittik.
Prof. Hotamışlıgil, söze çözüm üretme yolunda epey ilerledikleri diyabetten girdi:
- Dünyadaki diyabet hastası sayısının 2010’da 220 milyon dolayında olacağı tahminleri vardı. 375 milyon oldu. 2020’ye kadar bir bu kadar diyabetli sadece Çin’de ortaya çıkacak.
Sonra zaman zaman dikkat çektiği bir tahmine vurgu yaptı:
- Önümüzdeki 10-25 yıl içinde diyabet, kanser ve kalp başta olmak üzere 5 temel hastalığın dünyaya çıkaracağı fatura 70 trilyon doları bulacak.
Murat Lütem araya girdi:
- Gökhan Hocam ile geçenlerde buluştuğumuzda yine bu fatura üzerinde durmuştu. Korkunç bir fatura.
Hotamışlıgil, diyabetle ilgili son çalışmalarını aktardı:
- Diyabetin vücutta oluşmasını önleyecek bir aşı geliştirmek üzereyiz.
Bu noktada Singapur’un MIT’deki laboratuvarını Prof. Hotamışlıgil’e de anımsattım, Harvard’dan bir örnek verdi:
- Harvard’a destek verenler arasında Kıbrıs Rum Kesimi bile var. 25 milyon dolar bağışlamışlardı.
- Türkiye’den bir tek Koç Holding’in bağışıyla kurulan bir Vehbi Koç Kürsüsü var değil mi?
- Evet... 4 milyon dolar bağışla oluşan bir kürsü. Araştırmalara destek olmak üzere daha büyük adımlar atmak gerek...
Devam edecekken duraksadı:
- Şimdi birileri, “Gökhan kendine para istiyor” diye düşünecek.
- Ne ilgisi var hocam. Türkiye, sizin çalışmalarınıza destek veriyor olsa, diyabete bulacağınız çözümün gururunu daha fazla yaşamaz mıyız?
- Orası öyle ama yine de böyle düşünenler olabilir. Onun için altını çizmeliyim. Benim kaynak konusunda bir sorunum yok.
Bunun üzerine şu örneği verdim:
- Ekonomi Bakanlığı bünyesinde yürütülen Turquality programı var. Bu program kapsamında Türk markalarına dış pazarlarda destek veriliyor. Bundan 80 dolayında şirket yararlanıyor. Yurt dışında yaşayan modacılarımız Hüseyin Çağlayan, Atıl Kutoğlu ve Ayşe-Ece Ege kardeşler (Dice Kayek) de bu programdan yararlandı...
Prof. Hotamışlıgil’in yanından ayrılıp havalimanına doğru giderken şu soruyu gündeme taşıma gereği duydum:
- Türkiye, Turquality benzeri bir fon da yurtdışındaki bilim insanlarımızı desteklemek için oluşturamaz mı?

Haberin Devamı

Diyabeti cerrahi yolla çözmek bilim insanları açısından korkunç olay

Haberin Devamı

HARVARD Üniversitesi’ndeki gururumuz Prof. Gökhan Hotamışlıgil’le konuşurken, bir süre önce karşılaştığım ve Alman Hastanesi’nde görev yapan Doç. Alper Çelik’in anlattıklarını anımsadım:
- Doç. Çelik, Tip 2 diyabeti cerrahi müdahaleyle iyileştirebildiğini anlatmıştı. Bu mümkün mü? Çünkü, kendisi de, yaptığı operasyonlarını obezite ameliyatlarıyla karıştırıldığından şikayetçi.
- Aslında bu yöntem obezite ameliyatları sırasında bulundu. Obezite operasyonu geçirenlerin diyabet konusunda sorunlarının kalmadığı görülünce üzerinde çalışıldı. Obeziteden farklı bir formülle operasyonlar başladı.
- Yapılan operasyonla sindirim sisteminde bünyenin insülini kullanabilir hale gelmesi sağlanıyormuş.
- Dediğim gibi, bu yeni bir sistem değil. Dünyada uygulanıyor. Ancak, bizim
gibi bilim adamları, araştırmacılar açısından bu korkunç bir olay.
- Neden hocam? Yanlış birşey mi yapılıyor?
- O anlamda değil. Bizim cerrahi müdahaleye gerek bırakmadan diyabet sorununu çözebilmemiz gerek.
Prof. Gökhan Hotamışlıgil ve ekibi diyabete çözüm olacak aşıyı ortaya çıkarabilirse, sağlıkta yeni bir devrime imza atmış olacaklar...

Haberin Devamı

Bilim insanı özgür olmalı

PROF. Gökhan Hotamışlıgil, su noktanın altını çizdi:
- Singapur, MIT’de laboratuvarı kurmuş ama bilim insanlarını özgür bırakmamış. Bilim insani özgür kaldıkça daha üretken olur.

Odasının kapısında nazar boncuğu asılı

PROF. Gökhan Hotamışlıgil, odasının kapısının yanıbaşında asılı büyük nazar boncuğunu gösterdi:
- İstanbul’a gelen bir öğrencime, “Kapalıçarşı’ya git. Bulabildiğin en büyük nazar boncuğunu benim için al” demiştim. Bunu bulmuş.
Ardından ekledi:
- 20 yıldır Harvard’dayım. Ancak, kendi kültürümüzden, geleneklerimizden kopmuş değiliz. Bu büyük nazar boncuğunu asmak bana iyi geliyor. Buna inanıyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları