Paylaş
Odada Malatya Valisi Mustafa Toprak, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Malatyalı İşadamları Derneği Başkanı Yunus Akdaş, Malatya Eğitim Vakfı eski Başkanı Şaban Taçyıldız ve Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Prof. Hakan Parlakpınar var.
Rektör Prof. Kızılay, MİAD Başkanı Akdaş’a döndü:
- Derneğinizin öncülüğünde Malatyalı işadamlarının katkılarıyla Turgut Özal Tıp Merkezi’ne yapılan Konukevi çok büyük bir boşluğu dolduruyor. İlçe ve köylerden, Malatya dışından gelen hasta yakınları burada konaklıyor. Hastane bahçesi ve banklarda uyumaktan kurtuluyor.
Konukevi’nin önemini anlattıktan sonra ekledi:
- Ancak, mevcut Konukevi yetersiz kalıyor. Yanına yeni bir Konukevi daha yapmak gerekiyor. Orada müsait arsamız var. Yeni Konukevi için de desteğinizi bekliyoruz.
Akdaş, hemen olumlu yanıtı verdi:
- Sayın Rektörüm, yeni Konukevi için kaynak bulma görevini üstleniriz. Kısa sürede de çözüm buluruz.
Akdaş, birkaç gün sonra İstanbul’da Nuryıldız’ın patronu Şahin Nalbant’la tavla oynarken konuyu açtı:
- Şahin Abi, Turgut Özal Tıp Merkezi’ne yeni bir Konukevi yapılması gerekiyor. Rektör, kaynak konusunda bizden yardım istedi.
Mayıs 2010’da o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla düzenledikleri gecede gerçekleşen kampanyayı anımsattı:
- O gece Kenan Işık’ın sunuculuğu, Sayın Erdoğan’ın desteğiyle 41 işadamımız 10-15 dakikada 59 odaya denk gelen 3 milyon 540 bin lirayı bağışladı. Bağış yapanların başında sen de vardın. Necmettin Bitlis, Ahmet Akbalık, Vahap Küçük, Abdullah Kiğılı, Turan Tuna, Naci Ekşi, Ercihan Ekşi, Derviş Peker bağışta bulunanlar arasındaydı.
Nalbant, araya girdi:
- Yunus başkanım, yeni Konukevi’ni ben tek başıma yapmaya hazırım.
Akdaş, yeni kompleksin daha büyük olacağını belirtti:
- Abi yeni bina 101 odalı olacak.
Nalbant, o anda kararını vermişti:
- Başkanım, ben masrafı neyse karşılarım. Yalnız, Malatya Büyükşehir Belediyesi’ni işlerin hızlanması, rayında gitmesi için yanımda isterim.
MİAD’ın geçen hafta içinde Bülent Tüfenkci, AK Parti Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar, Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Yeni Malatyaspor Başkanı Adil Gevrek, Beşiktaş Kulübü Genel Sekreteri Ahmet Ürkmezgil’in de katıldığı iftar buluşmasında yeni Konukevi imzası atıldı.
İmza sonrası Nalbant’a ne kadar harcayacağını sordum, önce masadaki turizm sektörünün duayeni Tavit Köletavitoğlu’nu işaret etti:
- Tavit Bey, ücret almadan çok güzel bir projenin ortaya çıkması için danışmanlık hizmeti verdi. Projeyi yine ücretsiz olarak mimar Turgut Toydemir çizdi. Ben 5 milyon liralık kaynak ayırdım.
Ardından ekledi:
- Malatya Büyükşehir Belediyesi bu projede bana destek olmalı.
5 milyon lirayı yeni Konukevi’ne yatıracak Nalbant’a omuz vermek Malatya Büyükşehir Belediyesi için zor olmasa gerek değil mi?
ENİS’E ‘CASUS’ DEMEK VİCDANA SIĞAR MI
GEÇEN akşam önce “Adalet” nöbetinin tutulduğu Maçka Demokrasi Parkı’na uğradım, sonra ağırlıklı AK Parti’ye yakın işadamlarının bulunduğu bir iftara katıldım. İftarın onur konukları arasındaki AK Parti’nin önde gelen kurucu isimlerinden biriyle konuşurken, Enis Berberoğlu’na müebbetle başlayıp 25 yıl hapis cezası verilerek hemen tutuklanmasının canımı çok yaktığını söyledim:
- Enis’le 1981’den beri tanışırız. Uzun yıllar omuz omuza çalıştık. Can Dündar’a MİT TIR’ları dosyasını sızdırdığı iddiasını “casusluk” sayıp, akla, mantığa, vicdana sığmayacak bir ceza verdiler.
AK Parti’nin önde gelen kurucu ismi, evrensel gazetecilik kurallarını anımsattı:
- Can Dündar, neden “Dosyayı solcu bir milletvekilinden aldım” gibi bir tarif yaptı ki? Haberinin kaynağını açıklamayabilirdi.
Ardından cezanın çok ağır olduğuna katıldı:
- MİT TIR’ları da olsa bir haberin dosyasını servis etmek, müebbetle yargılanmayı gerektirecek olay değildir.
Deniz Zeyrek, cuma günkü yazısında Enis’e verilen cezayı “sır” ve “casusluk” açısından değerlendirdi. 21 Ocak 2014’ten itibaren yayınlanan haberler, MHP ve AK Parti’den yapılan açıklamalarla MİT TIR’ları dosyasının “sır” olmaktan çıktığını örnekleriyle ortaya koydu:
- Cumhuriyet’in söz konusu haberi, olaydan 18 ay sonra yayınlanmıştı. O haberin içindeki bilgi ve belgelerin çoğu, daha önce yazılı, görsel ve sosyal medyaya yansımıştı.
İçeriğini önceden sağır sultanın bile duyduğu dosyanın bir gazeteciye iletilmesi “casusluk” tanımına girer mi?
Enis’i “casusluk”tan 25 yıl hapse mahkum edip, hemen tutuklamak vicdana sığar mı?
Paylaş