TPAO doğalgaz ararken kömür bulmuş ama farkında bile değil

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) düzenlediği "Enerji Piyasalarının Liberalleşmesi" başlıklı arama konferansı için Sapanca’dayız.

"Arama"nın piri Oğuz Babüroğlu, özel sektör temsilcileri, bürokratlar, akademisyenler, milletvekilleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’den oluşan ekipten en iyi "ortak akıl"ın çıkması için çalışıyor.

Yemek molaları kısa tutuluyor, tartışmalar gece yarısına kadar sürüyor. Amaç, Türkiye’nin enerji politikalarına taban oluşturabilecek "strateji belgesi" hazırlamak.

Enerji Bakanı Güler, "tartışmaların akışını etkilememek" amacıyla genellikle dinlemede kalıyor. Güler, yemek ve kahve aralarındaki sohbetlerde aktardığı ayrıntıyı konferansın son günündeki sunumunda yineliyor: "Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) doğalgaz aramak amacıyla 3 bin sondaj yapmış. Bunların bir bölümünde resmen kömürü kesmiş ama haberi bile yok."

Güler, TPAO ekiplerinin sondajları sırasında kömür rezervleri bulmalarına karşın, bunların farkına varamadıklarını belirtiyor. "Nasıl olur" diye üsteliyorum, TPAO ekiplerinin rastladıkları kömür rezervi olasılıklarını Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) rapor etmediği anlaşılıyor.

Hilmi Güler, bu durumu madenle ilgili birimleri toplayıp "eteğinizdeki taşları dökün" deyince fark ediyor. "Göreve geldiğimizde kömür sahalarının çoğu kovboy filmlerindeki gibi terkedilmiş yerlere benziyordu" diyen Güler, kömür arama seferberliği başlatıyor. 19 sahada 800 milyon ton yeni kömür rezervine ulaşılıyor. Güler’e göre yeni kömür rezervlerinin parasal boyutu 16 milyar doları buluyor: "Türkiye’nin altında çok kömür var."

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy, bir kahve arasında şu noktaya dikkati çekiyor: "Biz geldiğimizde bir kelime değiştirdik. ’Su devletindir’ anlayışı yerine ’su milletindir’ dedik. Akarsular üzerinde mikro hidrolik santral kurmanın yolunu açtık."

Aksoy’un söyledikleri, Enerji Bakanı’nın sunumuyla anlam kazanıyor: "Çoğu mikro olmak üzere özel sektörün 44 tane HES projesi devreye giriyor. Bir bölümü 2.5 yılda tamamlanacak. Devlet Su İşleri’nin (DSİ) 50 yılda yaptığını bu yöntemle 6-7 yılda devreye sokabileceğiz. Başlangıçta ortaya çıkan HES projeleri devreye girince Karakaya Barajı’na denk enerjiye kavuşacağız."

Güler, Türkiye’nin jeotermal varlıkları ile rüzgar enerjisinden yararlanılabilecek alanları gösteren haritaları yansıtıyor. Her iki alanda da umut görünüyor.

Gerek Güler, gerekse konferansa katılan tüm taraflar, Türkiye’nin elektrik enerjisi sıkıntısını çözmek için yılda 4 milyar dolarlık yatırım yapılması gerektiği görüşünde birleşiyor. Güler, bu yatırımı artık çoğunlukla özel sektörden beklediklerini belirtiyor.

Özel sektör temsilcileri ise, başta "maliyet-fiyat dengesi"ni tutturamamak olmak üzere, yatırım ortamının kendileri için pek de uygun olmadığından yakınıyor.

Şimdi "ortak akıl"dan Türkiye’nin elektrik sıkıntısını aşacak formül bekleniyor.

Aynı elektrikle bir değil iki bardak üretelim

TÜSİAD’ın "Enerji Piyasalarının Liberalleşmesi" konferansında gündeme getirilen önemli noktalardan biri, "enerji yoğunluğu"ydu.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Sermin Onaygil, kullanılan enerjinin milli gelirle karşılaştırılmasıyla elde edilen enerji yoğunluğu oranının yüzde 0.38 düzeyinde olduğunu, bu oranın yüzde 0.20’ler düzeyine inmesi gerektiğini vurguladı.

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy, konuya örnekle katkı yaptı: "Şimdi bir bardak üretirken kullandığımız elektriği iki bardak üretiminde kullanır hale gelmeliyiz."

Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur da, "Enerji yoğunluğunu düşürmek önemli gündem maddelerimizden biri olmalı" mesajı verdi.

Eskisine göre daha az enerjiyle daha çok üretim örneğini bir-iki ay önce İsdemir’de gördüm... Bu örnekler birçok sektörde ortaya çıkıyor...

Örnekleri tüm üretime yayalım, "enerji yoğunluğu"nu düşürelim...

Elbiseyi siz teğelleyin dikimi bize bırakın

TÜSİAD’ın "Enerji Piyasalarının Liberalleşmesi" arama konferansında özel sektör temsilcileri mevzuatın hem yatırımda sıkıntılar yarattığını hem de işletmede önlerine engeller çıkardığını savunuyor.

Enerji Bakanı Hilmi Güler, hemen çağrısını yapıyor: "Aranızda oturun konuşun, karar verin. Hatta gerekirse yasa taslağı önerilerinizi getirin. Yalnız tek ses olmaya bakın. Her biriniz bir taraftan çekiştirmeyin."

Güler, mesajını netleştirmek için elbise örneği veriyor: "Elbiseyi siz teğelleyin getirin, son dikişi biz atarız. Son dikişi atarken de itirazınız olursa düzeltme yaparız."

Teğeli özel sektörden, son dikişi hükümetten olan enerji elbisesi üzerimize tam oturur mu acaba?..
Yazarın Tüm Yazıları