Paylaş
- Bakın, “sütaşkı” sloganımız her tarafa yansımış. Arkadaşlar helikopter pistlerini bile kalp şeklinde çizmiş.
Helikopterden inip 55 bin metrekare kapalı alanı olan fabrikaya yöneldiğimizde Muharrem Yılmaz, fabrikanın ilk adımının atıldığı günleri anımsadı:
- 1980’de burada 1000 metrekare kapalı alanı olan bir fabrika vardı. Şimdi 55 bin metrekare. 1980’de 4.5 ton süt işlerdik. Bugün 1200 ton.
Ardından toplantı odasına yöneldik. Yılmaz, başta Yönetim Kurulu Üyesi ve kızkardeşi Mürvet Tezel olmak üzere Tarım Grubu Başkanı Olgun Ergüz, Tedarik Zinciri Başkanı Tarık Tezel, Yönetim Kurulu Danışmanı Gülay Özcan ile Ar-Ge ve Teknoloji Başkanı Murat Arat’ı tanıştırdı.
Bir yandan Sütaş ürünü peynirleri tadarken, diğer taraftan Muharrem Yılmaz’ı dinledik:
- Süt, sonsuz doğal kaynaklardan yaratılan en yüksek katma değerli üründür. Güneş, toprak, su buluşur, sıfırdan, kilosu 10 liraya kadar çıkabilen ürünler ortaya konulur.
Yılmaz, sıklıkla şu vurguyu yaptı:
- Süt, zenginleşme ve servet yapabilmek için müthiş bir kaynaktır. Toplumun her kesimine katkı sağlar. Ayrıca da zenginleşmeyi adil paylaştırır. Bu nedenle ABD’den AB ülkelerine, Avustralya’ya kadar birçok ülke hayvancılığa verdiği desteği kesmez.
Hayvancılıkta öne çıkmış diğer işadamları Necati Kurmel, Ethem Sancak, Muharrem-Hilmi Kayhan kardeşler gibi Yılmaz da işin şu yönünün altını çizdi:
- İnek bir yandan süt verir, diğer taraftan kendi makinesini de üretir. Yani, yılda bir de doğum yapar. Bir inekten 6-7 yıl boyunca yavru almak mümkündür.
Yılmaz, bir yandan “Sütaşkı” üzerinde durdu, diğer yandan bize de çağrı yaptı:
- Bizde dördüncü nesil de süt işine girdi. Karacabey ve Aksaray fabrikalarımız ile çiftliklerimizde çalışan toplam 4 bin kişide hep “Sütaşkı”nı hissedersiniz. Siz gazetecileri de birer “süt gönüllüsü” olmaya çağırıyoruz.
Yılmaz, hayvancılığın bir başka özelliğinin daha altını çizdi:
- Hayvancılık bulunduğu yerde sanayiyle bütünleştiğinde, göçü de önlüyor. Vatandaşa, “Bir yere gitme, yerinde kal” denebiliyor.
Sonra söz nasıl o noktaya geldi anlamadım ama Muharrem Yılmaz, şöyle bir cümle kullandı:
- Ben 4 kolluya (tabut) bindiğimde alacaklı gideceğim. Çünkü, sütçülüğe çok emek verdim. Vermeyi de sürdüreceğim.
Birkaç yıl önce Necati Kurmel’in Develi’deki çiftliğini gezerken, şu mesajı vermişti:
- Et ve süt hayvancılığından iyi kazanmak mümkün. Ben şu anda iyi kazanıyorum. Ciromuz Saray Halı’yla eşitlendiğinde, halı işinden çıkabilirim.
Muharrem Yılmaz gibi babadan sektörün içinde olanlar da, sonradan girenler de hayvancılıktan memnun görünüyor. Yani, ölçeği tutan, istikrarı yakalayan, hayvancılıktan, sütçülükten iyi kazanıyor...
Bu işten “iyi kazanmak” için, onları izlemek gerekiyor...
4 liraya sperma satıyor
MUHARREM Yılmaz, Ar-Ge çalışmalarını anlatırken, söz sperma üretimine geldi:
- Sperma satışı yapıyor musunuz?
- Evet... İsteyen köylüler alabiliyor.
- Fiyatı ne kadar?
- Bizim buradaki amacımız büyük para kazanmak değil. Sembolik olarak 4 lira alıyoruz.
- İthal edilen spermaların fiyatı nedir?
Sütaş’ın Tarım Grubu Başkanı Olgun Ergüz yanıtladı:
- 100 Euro’ya kadar çıkan var.
Ergüz, devlete sattıkları boğalardan da söz etti:
- Biz Lalahan’daki üretme çiftliğine 3 boğa verdik. 12 tane daha gidecek. Onlardan alınan spermaları da devlet satıyor.
Ekmeği ‘temel’ gıda sütü ‘lüks’ sayıyorlar
SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, fırsatı yakalamışken, hükümetin sütçülüğe bakışındaki olumsuz yöne dikkat çekti:
- KDV’de ekmek ‘temel gıda’ sayılıyor. Bu yüzden yüzde 1 KDV alınıyor.
- Ya süt?
- Sütün KDV’si yüzde 8. Sütü “lüks” gibi görmek yanlış. Sağlıklı toplum için süt en temel besin kaynağımız.
- Sütten kesilen toplam KDV ne kadar acaba?
- Türkiye’de yılda 12 milyon ton süt üretiliyor. Bunun yüzde 30’u kayıtlı. Sütten kesilen sadece KDV değil ki... Bir tarafta “Mera Fonu”, diğer tarafta çiftçiden kesilen stopaj...
Maliye Bakanlığı oturup konuyu yeniden gözden geçirse...
Madem 12 milyon ton sütün yüzde 30’u kayıtlı, KDV’si de hedeflenenin epey altında kalıyor olmalı...
Eğer ekmeğe göre sütte 7 puanlık fazla KDV Maliye açısından önemli bir kalem tutmuyorsa, yüzde 1’e çekilemez mi?
Buzağıyı 2 bin liraya alıyor, büyütüp 5 bin liraya geri satıyor
SÜTAŞ’taki turumuzun bir bölümünde Süt Hayvancılığı Uygulamalı Eğitim Merkezi’ne uğradık. 1996’dan beri faaliyette olan merkezde Uludağ Üniversitesi’nden Prof. İbrahim Ak’ı dinledik:
- Bu merkez, Uludağ Üniversitesi, Tarım Bakanlığı ve Sütaş’ın işbirliğiyle hem çiftçilere, hem de bu alanda eğitim gören öğrencilere eğitim veriyor.
Prof. Ak, merkezde çiftçilere hayvancılık işletmesi kurma, büyütme yollarının da gösterildiğini vurguladı:
- Eğitime gelen çiftçilerimizin önüne 12 baştan başlayıp, 180 başlık bir işletmeye çıkışın yöntemlerini anlatıyoruz. İsteyene yol boyunca her türlü desteği veriyoruz.
- İlgi nasıl?
- Türkiye’nin her noktasından gelen çiftçiler var. 14 yılda 10 bin 703 üretici burada eğitim gördü, sertifika aldı. Ayrıca 2 bin 670 öğrenci de stajını burada yaptı. 20 bin kişi de günlük eğitim aldı.
Muharrem Yılmaz, merkezin bir başka özelliğine dikkat çekti:
- Biz çiftçilerimize, “Buzağını 2-4 aylıkken bize ver. Temiz, hijyenik ortamda büyütelim, süt vereceği aşamaya geldiğinde sana geri verelim” diyoruz.
- Veren var mı?
- Elbette...
- Bu işten siz ne kazanıyorsunuz?
- Buzağıyı 2 bin liraya alırız. 12-15 ay büyümesi sürer. Sonra hamile bıraktırıp, köylüye 5 bin lira dolayında bir fiyatla satarız.
- Sütü de ilk doğumdan sonra mı başlıyor?
10 milyon Euro yatıracak gübreden elektrik üretecek
SÜTAŞ, tarımsal faaliyetlerini “Tarfaş” adlı bir şirket çatısı altında toplamış... Süt ürünleri faaliyetleri ise, Sütaş adı altında yürütülüyor.
Muharrem Yılmaz, güneş ve toprak örneğinden yola çıkıp, enerjiyle ilgili bir serüven anlattı:
- Tohum toprağa düşüyor. Su ve güneşle de bütünleşiyor. Ot yeşeriyor. Otu inek yiyor. Ondan süt oluşuyor. Bizim en temel gıdamıza dönüşüyor. Kalan kısmı hayvanın gübresi oluyor.
Sonraki adımı anlatırken, bir yatırım hazırlığına vurgu yaptı:
- Şimdi o gübreyi elektrik enerjisine dönüştürmek için yatırım yapıyoruz. 10 milyon Euro’luk yatırım 3 yılda tamamlanacak. Böylece Sütaş’ın Karacabey ve Aksaray fabrikaların tüm sıcak su ve elektrik ihtiyacı buradan karşılanacak.
Sözünü şöyle bağladı:
- Yani, güneşten aldığını da elektrik enerjisi olarak döndürmüş oluyor...
İneğe gebelik testi
SÜTAŞ’ın 2 bini aşkın hayvanın bulunduğu çiftliğini gezerken, bize en çarpıcı gelen görüntülerden biri, ineklere uygulanan “gebelik testi” oldu.
Bir genç hanım, yanında iki erkekle birlikte seyyar ultrason cihazıyla inekleri tek tek yokluyordu. Genç hanım, bir kolunu omuzuna kadar özel kılıfla kaplamış, ultrason cihazının ucunu da eline alıp, ineğin organından içeri sokuyor, bir-iki dakika içinde sonucu görüyordu.
O bölümden ayrılırken diğer gazeteci arkadaşlarla aramızda konuştuk:
- Genç hanımın yaptığı iş ne kadar zor...
Paylaş