Sarkozy’ye küfür etmek sorun çözmüyor, Türk diasporasını canlandırmak için çalışıyoruz
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DÜNYA Odalar Federasyonu (International Chmaber of Commerce) Başkanlığını da yürüten Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Başkanı Rona Yırcalı’yla Amsterdam, Frankfurt ve Madrid’in ardından gerçekleştirdiği New York turunda karşılaştık.
18-19 Kasım 2011’de İstanbul’da gerçekleşecek Dünya Türk İşadamları Konseyi (DTİK) buluşması için tanıtım turuna çıkan Rona Yırcalı, New York’ta başkanlığını Celal Seçilmiş’in yürüttüğü Turkish American Chamber of Commerce&Industry’nin (TACCI) düzenlediği toplantıda çağrısını yaptı: - Bu yıl 18-19 Kasım’da 80 ülkedeki 2 bin kadar Türk işadamı ve önde gelen profesyonel yöneticinin buluşmasını bekliyoruz. Sözünü ettiğim buluşmada yerinizi almanızı bekliyoruz. Yırcalı, Türk işadamlarının çoğu Avrupa ülkelerinde olmak üzere ulaştıkları ekonomik büyüklüğü anımsattı: - Türk işadamları dünyada 150 bin işyerine sahip. Bu işyerlerinde 750 bin personel çalışıyor. Ciroları toplamı 70 milyar Euro’yu buluyor. Yurtdışındaki Türk nüfusuna dikkat çekti: - 5 milyonu Avrupa’da olmak üzere 7-8 milyon Türk dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç ile The Coca-Cola Company Başkan ve CEO’su Muhtar Kent’in de görev aldığı DTİK’i oluşturmasının, öncülük etmesinin nedenlerine değindi: - Çoğu başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine işçi olarak göç eden Türkler arasından güçlü işadamları çıktı. Onların ikinci ve üçüncü kuşağı daha önemli noktalara ulaştı. Dünyanın çeşitli noktalarında önemli faaliyetleri bulunan Türk işadamlarımız var. Ancak, bunlar arasında bir network yoktu. DTİK, öncelikle bunu sağlamak üzere kolları sıvadı. DTİK için TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve kendisinin de epey mesai harcadığını vurguladı: - Oluşturmaya çalıştığımız iletişim (network) ağıyla dünyanın çeşitli noktalarındaki Türk işadamlarının birbirlerinden haberdar olmalarını, gerektiğinde birlikte iş yapmalarını sağlamak istedik. Nitekim bunun ilk örneklerini de görmeye başladık. Yırcalı, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) nezdine Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan’ın da izlediği toplantıda DTİK’le varılmak istenen asıl hedefi anlatmaya koyuldu: - Türkiye, bugüne kadar devlet olarak başta ABD olmak üzere dünyanın önde gelen ülkelerinde lobi faaliyetleri yürütmeye çalıştı. Hâlâ da bunlara devam ediyor. Ancak, lobi çalışmalarından hedeflenen sonuç alınamıyor. Fransa’dan örnek verdi: - Fransa’da 500 bin Ermeni asıllı Fransız vatandaşı yaşıyor. Oradaki Türkler’in nüfusu da aynı düzeyde bulunuyor. Sözde Ermeni soykırımı konusunda Fransa’daki Ermeni kökenlilerin sesi daha çok çıkıyor, Türkiye’ye karşı kararlar alınmasını sağlıyorlar. Oradaki Türkler, Ermeniler karşısında aynı etkiyi gösteremiyor. Bu noktada şu mesajın altını çizdi: - Fransa’nın Ermeniler’in lobi gücüyle attığı adımlar karşısında biz ne yapıyoruz. Fransa Cumhurbaşkanı Nikolay Sarkozy’ye küfür ediyoruz. Sarkozy’ye küfür etmek bize birşey kazandırıyor mu? Hayır. Madem devletimizin yaptığı lobi faaliyetleri hedeflenen sonucu vermiyor, o zaman Türk diasporasının harekete geçmesi gerekiyor. DTİK’in hedefinde Türk diasporasını canlandırmak, sesinin güçlü ve etkili çıkmasını sağlamak var. İstanbul-New York uçuşu sırasında DEİK ve DTİK üzerine sohbet ederken Rona Yırcalı’ya kendilerine yönelen bir eleştiriyi aktardım: - Birkaç gün önce Hong Kong’da yerleşik Türk işadamı Mehmet Narin aradı. DTİK’in çalışmalarının pek işe yaramadığını savundu. Daha farklı formüller üzerinde durulmasını istedi. - Daha yolun başında sayılırız... DTİK’i hep birlikte önemli noktalara taşıyabiliriz... Rahmi Koç, Güler Sabancı, Rifat Hisarcıklıoğlu, Rona Yırcalı, Muhtar Kent, Atıl Kutoğlu, Atilla Doğudan başta olmak üzere birçok önemli isim, dünyadaki Türk işadamlarının gücünü etkin kılmak için çaba harcıyor... Bunun “güçlü diaspora”ya dönüşmesinin zaman alabileceği anlaşılıyor...
Koç: Ülker’le kurduğumuz konsorsiyum otoyol ve köprü ihalesinde iddialı olacak
MURAT Köprülü’nün başkanlığını yürüttüğü American Turkish Society’nin New York’ta Turkcell için düzenlediği gala gecesinde Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’a Murat Ülker, Yıldız Holding ve UEM Group Berhad’ın ortak olduğu Gözde Girişim Sermayesi’yle kurdukları konsorsiyumu sordum: - Otoyol ve köprülerin işletmesinin özelleştirilmesi ihalesine Ülker Grubu’yla ortak girmek nasıl gündeme geldi? İlk teklifi kim yaptı? - Onlar da, biz de istekliydik. Tesadüflerle biraraya geldik. Malezyalılar o işte deneyim sahibi. - Ülker Grubu’yla ilk kez mi ortak yola koyuluyorsunuz? - Evet... Şimdiye kadar ortaklığımız olmamıştı. - Otoyol ve köprüler için tek paket halinde en az 4 milyar dolarlık değerden söz ediliyor. Yani, oldukça büyük bir ihale olacak. - Biliyoruz. Bunun için konsorsiyumumuz çalışmalar yapıyor. - İhalede iddialı olacak mısınız? - Elbette iddialı şekilde hazırlanıyoruz. 3 ortak, bu işe girmek istiyoruz. - İhale teminatının bile 200 milyon dolar olduğu belirtiliyor... - Oldukça büyük bir ihale, hayırlısı olsun... Otoyol ve köprülerin işletmesinin özelleştirilmesi için teklifler 16 Şubat 2012’ye kadar alınacak... İlk işaretlere bakılırsa ihalede çekişmeli bir yarış yaşanacak...
Güle güle Hikmet Bila
İLK mesaj Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden (TGC) geldi: - Hikmet Bila’yı kaybettik... Hemen internetten Hürriyet’e baktım: - Usta gazeteci vefat etti... Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’nın abisi, sevgili meslektaşım ve dostum Hikmet Bila, 1.5 yıldır savaştığı akciğer kanserine yenilmişti. Hikmet Bila’yı 1987-1992 döneminde, 5 yıl boyunca Milliyet Gazetesi’nin ekonomi servisinde çalıştığım günlerde tanıdım. O dönemde yazıişleri müdürlerinden biriydi. Mesleğimizin yarattığı stresli ortam, özellikle sayfaları, gazeteyi baskıya yetiştirme telaşının yaşandığı saatler çoğumuza gerginlikler yaşatır, kavgalara yol açardı. Öyle ortamlarda bile mesleğimizin “siyaset bilgesi” Hikmet Bila’nın sesi asla yükselmez, sakinliğini korurdu... Hikmet Bila’nın vefatıyla ilgili haberi okurken, kardeşi Fikret Bila’nın haber peşinde koşarken geçirdiği trafik kazası sonrasındaki yoğun bakım günlerinde hastane bahçesindeki bekleyiş anları gözlerimin önüne geldi... Güle güle Hikmet Bila... Nur içinde yat...