Ruanda’ya goril görmeye gitti tuvalette kendi kilidini gördü
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
AMİRAL gemisi Kale Kilit olan Kale Endüstri Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığını kısa süre önce babası Sadık Özgür’den devralan Sedat Özgür, dünyanın ilginç ülkelerini görme merakı çerçevesinde programlarından birine "Ruanda’da goril turu"nu da koydu.
Ruanda’da rehberle birlikte "goril turu"na çıkmadan önce, bölgedeki en yakın tuvalete girdi. Kapıya uzandı, "Kale Kilit" yazısını görünce duygulandı: "İhracat yaptığımız ülke sayısı 110 da olsa, bizim kilitlerin Ruanda’da bile bu kadar yayılabilmesi müthiş."
Sedat Özgür, bu anısını Kale Kilit’in İstanbul Göngören’deki fabrikasında, kız kardeşi ve holdingin yönetim kurulu üyesi Sema Safiye Gürün’ün de katıldığı sohbet sırasında anlattı.
55 yıllık geçmişi olan Kale Kilit, Göngören’deki fabrikasına 1977’de taşındığı sırada çevredeki işadamları onlara takılmış: "Bu kadar geniş bir fabrikayı ne yapacaksınız. Yoksa burada uçak mı üretmeyi düşünüyorsunuz."
Belli ki baba Sadık Özgür, uzak görüşlüymüş. Çünkü, fabrikayı gezerken Sedat Özgür özür diledi: "Üretim bölgesinde yürümek bile zor. Sıkışıklık konusunda kusura bakmayın. Artık bu fabrika bize dar geliyor."
300 milyon YTL cirolu Kale Kilit, yıllık 65 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşmış. Göngören’deki fabrikada 1000’den fazla irili ufaklı makine yılda 20 milyon dolayında kilit üretiyor.
Sedat Özgür, kilit üretiminde teknolojinin ne kadar ilerlediğini, kendilerinin de bu gelişime nasıl ayak uydurduğunu anlatmak için örnek verdi: "Bizim kilit üretiminde kullandığımız bazı pimler, Rolex’in saatlerinde de yer alıyor."
Kale Kilit, gelişen teknolojiyle birlikte son 10 yılda Ar-Ge’ye daha fazla önem vermeye başlamış. Hayatı daha kolaylaştırıcı kilitler geliştirir olmuşlar. Sedat Özgür, bazılarını şöyle sıraladı:
Apartman girişleri için "Passcard" kullanılabiliyor. Kartı gösterince kapı açılıyor, istenirse merdiven ışıklarını yakıyor, ayrıca asansörü de çağırıyor.
Bunlara en son cep telefonuyla kumanda edilen kilitlerimizi ekledik. 2009 yılı ilkbaharında piyasaya sunacağız. Diyelim ki Çin’desiniz. Ziliniz çaldı. Kapıdaki diafondan gelen kişiyle diyalog kurabiliyorsunuz. Gerekirse kapıyı açabiliyorsunuz.
Şimdi sıra "parmak izi tanıyan" kilitlere geldi.
Sedat Özgür,"Bu fabrikada aileleri dahil 10 bin kişinin sorumluluğunu taşıyoruz" anlayışıyla işlerini yönetiyor, kriz ortamında işçi çıkarmayı aklından geçirmiyor. Ekibine, "İhracat için daha çok bastıralım" derken, Çerkezköy’de 100 milyon dolara yakın yatırımla kuracakları yeni fabrikanın hazırlığını yapıyor.
Göngören fabrikasındaki işçilerine de, "Lojman da yapacağız, isteyen gelip orada çalışabilir" önerisi götürmeyi de planlıyor.
Türkiye’nin dev kuruluşlarından bile eleman çıkarma haberleri gelirken, Kale Kilit’in "işçi çıkarmak yok, haydi ihracata" tutumu insanı rahatlatıyor.
İşsizlik Fonu, işten atmaları önleyecek formül bulabilir mi
ÜLKER’in de yüzde 50 ortağı bulunduğu UNO’nun Yönetim Kurulu Başkanı Hasip Gençer’le sohbet ediyoruz. Sohbette Ülker Kurumsal İlişkiler Genel Müdürü Zuhal Şeker Tucker de var.
Aslında Hasip Gençer’le ekmeği konuştuk. Konu arada krizle gündeme oturan işten çıkarmalara geldi. Zuhal Şeker Tucker bir öneri ortaya attı: "İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsiz kalanlara belirli bir süre ’işsizlik aylığı’ ödüyor. Kriz nedeniyle acaba özel sektöre, ’Kriz ortamında fazla gördüğün personeli çıkarma, onların aylığının yarısı İşsizlik Fonu desteğiyle karşılansın’ denilemez mi?"
Haziran 2000’de devreye giren İşsizlik Fonu’nda bugüne kadar 38 milyar YTL’ye yakın para birikti. Mart 2002’den ekim ayı sonuna kadar olan dönemde 1 milyon 200 bin kişiye 1.7 milyar YTL’yi aşan "işsizlik aylığı" ödendi.
İşsizlik Fonu’ndan aylık ödemesi, çalışılan dönemdeki prime göre belirleniyor. Aylık 250 YTL’den başlayıp, 600 YTL’ye kadar uzanıyor. "İşsizlik Aylığı", sonsuza kadar sürmüyor. Süresi 6 ay-1 yıl arasında değişebiliyor.
Zuhal Şeker Tucker de, "1 kişiye bir yıl boyunca 600 YTL işsizlik aylığı ödemek yerine, şirketlere ’aylığın yarısı benden, işçiyi atma’ dendiğinde aynı parayla iki personelin çalışmaya devamı sağlanabilir" diyor.
Hükümet İşsizlik Fonu’na devletten giden ve 8 milyar YTL’yi bulan katkı payının faizlerinin 5 yıl boyunca GAP’a aktarılması kararını aldı, bunu uygulamaya koydu. Hükümet, bu planı yaparken, "GAP’ta istihdam yaratacağım" tezine sarıldı.
Giderek hızlanan işten çıkarmaların yaratacağı sosyal sorunlar göz önüne alınarak, en azından yaşadığımız kriz dönemi için, yani 1-2 yıllığına formül üretilemez mi?
38 milyar YTL’nin 1.7 milyar YTL’sinin 1.2 milyon kişiye 8-10 ay için "işsizlik aylığı" olması, toplumun yüreğine yeteri kadar su serpmiyor.
O yüzden "daha sosyal formüller" üretmek gerekiyor.